Hasta yemekleri ve şifalı bitkiler 2
Hasta yemekleri ve şifalı bitkiler 2
9- OKSALAT KUMU: Çok sebze yemekten
hâsıl olur. Bilhassa oksalat (hummaz) bulunan sebzeler yasaktır. Kuzukulağı,
ıspanak, beyaz fasulye, semizotu, elma, armut, frenk üzümü (ahududu), kiraz,
vişne, çilek, yasaktır. Domatesin zararlı olmadığı anlaşılmıştır. Biber,
çikolata, kakao yasaktır. Mesane ve böbrek hastalığı yoksa, her et, bilhassa
beyaz et verilir. Kepeksiz beyaz ekmek yemelidir.
Sultan dördüncü Muhammed han zamanında hâkim başı iken 1669’de Yeni şehirde
vefat eden Doktor Salih efendinin (Gayet-ül-itkan) kitabını,
Mustafa Ebülfeyz efendi, 1728’de, Arapçadan Türkçeye tercüme ettirerek (Nüzhet-ül-ebdan) adını
vermiştir. Gayet güzel hat ile yazılmış ve 850 sayfa olan bu kitabın bir
nüshası Türkiye gazetesi kitaplığında mevcuttur. Bu kitapta diyor ki: Böbrek
taşı yapan gıdalardan perhiz etmelidir. Taş hâsıl olmasını men eden şeyler
yemelidir. Buzağı eti ve oğlak eti, yumurta sarısı, kaya balığı, fıstık, acı
badem, şam fıstığı, zerdali ve kayısı çekirdeği, incir, siyah nohut yemelidir.
Ebe gümeci, maydanoz, kuşkonmaz, hindiba yemelidir. Yemeklere tarçın
koymalıdır. Tatlı yemelidir. Ayda iki kere müshil almalıdır. Müshillerden
hıyarışenbih, kudret helvası, gül şurubu, ravend, terementi münasiptir.
Kırımtartarı ravendli şekerle vermelidir. Böbrek taşına karşı en iyi ilaç terementidir.
Taşları paralar. Terementi dört gram ve ravend bir gram, tarçın yarım gram,
meyankökü ve altın otu, yani ipeka yirmişer santigram hap yapıp haftada bir
kere bir gram vermelidir. Sarı sabır bir dirhem ve ravend ile garikon birer
buçuk dirhem ve mahmude, yani skamone on iki santigram ve tarçın, sümbül ve
mustakiden, yani damla sakızından, meyankökünden yirmişer santigram, kafi
miktar terementi ile hap yapılıp, haftada bir kere bir dirhem verilir. Yahut
dört gram hıyarışenbih balını iki gram terementi ve yarım gram meyankökü, kâfi
miktar şeker ile karıştırıp bir defada içmelidir. Taşı parçalamak için,
sassafras ağacı kabuğu, taragyon, yani peninla zamkı, maydanoz, raziyane,
ventilla, turp, betonika, yani yer pırasası, baldırı kara, yer sarmaşığı, yapışkan
otu, altın otu, katır kuyruğu çiçeği, sarmaşık tohumu, acı badem, kara nohut,
zerdali çekirdeği, ağaç kavunu çekirdeği, kaküne, yani güvey feneri veya frenk
yasemini, terementi, kahrüba, kırımtartar tuzu, tuzruhlu su, zaçyağlı su,
ağaçkavunu, limondan herhangi birini vermelidir. Terementiden ceviz kadarını
şekerle veya menekşe şerbeti ile içmek çok faydalıdır. Tecrübe edilmiştir.
Terementinin taş düşürdüğü Fransızca tıp kitaplarında da yazılıdır. Yer
sarmaşığı çayını veya tozunu her sabah kullanmak da çok faydalıdır. Her sabah
on iki adet arı-ar, yani ardıç tohumu yutmak ve hatmi kökünü üzümle kaynatıp
içmek ve incir yemek de çok nafidir. Tecrübe edilmiştir.
(Teshil-ül-menafi)de, 27 ve 153. sayfalarında diyor ki, (Böbrek taşını
parçalamak için şekerli karpuz suyu içmelidir. Mantar, kaymak, herise yani
keşkek, cübün yani beyaz peynir, balık, pelte ve sütlü şeyler böbreklerde taş
ve kum yapar. Bunları yememelidir. Tuzlu, kireçli su içmemelidir. Bayat et,
sığır, tavşan eti, pirinçli yemekler yasaktır. Kara nohut suyu veya tarçın suyu
veya mahleb, yani andız otu, anason ve kimyon ve hulbe, yani buy tohumu yenir
veya suları içilirse ve çemen ekmek ile yenirse, böbrekteki ve mesanedeki
taşları parçalayıp döker. Siyah turp rendelenip sıkılır. Suyu, aç iken birer
çay bardağı, birkaç gün içilir. Büyük, küçük taşları eritir. Tecrübe
edilmiştir. Hulbe, dört defa su ile kaynatılır. Her defa suyu atılır. İnce toz
edilip, havanda kuyruk yağı ile karıştırılır. Hafif ısıtılıp, içine yüzerlik
tohumu tozu ve şeker karıştırılır. Cilde sürülünce, mafsal ağrısı, şiş,
öksürük, karın ağrısı, yara ve çiban iyi olur, yinirse, idrar söker. Böbrek
taşlarını parçalar. Öksürüğü keser.) Teshil kitabını Hakikat Kitabevi
bastırmıştır. Sabahları, aç iken bir fincan zeytinyağı içmek de, kum döker.
1972’de Parisde basılmış olan (Dictionnaire pratique Thérapeutique) kitabında
Magnésium, Vitamine B6, aspirin, Bleu de metiléne tavsiye etmektedir.
20- HEMOFİLİ (Kanama): Kendiliğinden veya yaradan,
çıbandan kan akmasıdır. İrsi veya sonradan olabilir. Bazen, deri altındaki
damarcıklardan akar. Bazen, mafsal yerlerine akar. Ekseriya burun, diş etleri
kanaması o kadar çok olur ki, ölüme sebep olabilir. Bağırsak ve rahim kanaması
nadir görülür. Kanın alyuvarları azalmıştır. Formül lökositler normaldir. Kanın
pıhtılaşma kabiliyeti azdır. Kanda hematoblast sayısı artmıştır.
Sahil yerlerde oturmalı, kuvvetli yemelidir. Taze ve kanlı et yemelidir. Kemik
suyu, sığır ayağı haşlaması vermelidir. Bunlarda jelâtin çoktur. Kanın
pıhtılaşmasını arttırırlar. Taze buğday, çavdar ekmeği, bulgur yemelidir. Mısır
yasaktır.
Yeşil sebze çok yemelidir. Bilhassa taze ıspanak, sirkeli salata yemelidir.
Ekşi meyve iyidir. Frenk üzümü (ahududu), kiraz, limon, portakal yemelidir.
Konserve, salamura (tuzlama) yasaktır. Suyu ve her şeyi az içmelidir. Burun
kanamasında başı geriye eğmemeli, oturup ileri eğmelidir. Burun deliklerini
birer birer silmelidir. Baş ve şehadet parmaklar ile burnu sıkmalıdır. Bir
pamuğa kan kesici toz serpip burna sokmalıdır. İlaç olarak, her iki ayda bir,
deri altına yirmi santimetreküp serum zerk edilir. Deri kanamalarında, önce
tuzlu su ile yıkayıp temizlenir. Sonra, (Thrombase Rousel) denilen kutulardaki,
ampuldeki sıvı, şişe ağzı kesilip, şişeye dökülür. Çalkalayıp, iyice eritilir.
Gazlı bez veya pamuk, bununla ıslatılıp, kanayan yere konur. Buruna sokulur.
Kanı keser. İki ampullük kutu halinde satılmaktadır. Bayerin (Manetol)
ampulleri erimiş, hazır olarak satılır. Daha kolay kullanılır. Beş ampullük
kutu halinde satılmaktadır. (K) vitamini bulunan ilaçlar,
mesela, (Vitabiyol K) da faydalıdır.
(Hemeroid) denilen kanlı basurda, makattan az veya çok kan akar.
Basur kanına karşı en iyi ilaç perhizdir. Baharat, biber, kabuklu hayvanlar,
midye, tahan [tahin], bayat av etleri, domuz eti, alkollü içkiler ve tavada,
yağda kızartmalar, çay, kahve ve soğuk su yasaktır. Unlu az yemelidir. Ekmek ve
patates zararlıdır. Sellülozu çok gıdaların hazmı güç olur. Bunun için, lahana,
karnabahar, kuzukulağı, ıspanak, domates, helvacı kabağı, pırasa, kuşkonmaz yememelidir.
Taze yumurta, komposto, reçel, peynir, şeker, ılık meyve suyu, tereyağı, yağsız
balık, taze et, sebze, meyve yemelidir. Çok istirahat etmelidir. Üzüntü,
uykusuzluk ve dimağı yorgunluk ve soğuk meşrubat basura zarar verir. Hafif
müshil olarak ravend, podofillin, hind yağı vermelidir. Müshil tuzları
kullanmamalıdır. Otuz ikinci sayıdaki, prostat perhizine uymalıdır. Üzüm
iyidir. Her gün sıcak su ile yıkanmalıdır. Kanı ve ağrıları kesmekte
atkestanesi [maron dind] çok faydalıdır. At kestanesi romatizmaya da iyi
gelmektedir. Birinci sultan Mahmud hanın sertabibi olan Hayati zade Muhammed
Emin efendinin Veli-ahd üçüncü Osma’na verdiği basur hapı fayda vermişti. Şöyle
idi: Kara helile [mirobalan] bir gram, sarı helile bir gram, belile veya
belilec bir gram, makul-i ezrak [Bdellium] denilen zamk altı gram, toz edilip
pırasa ile kaynamış su ile hamur ve yirmi hap yapılır. Her gece yatarken iki
hap yutulur. Yahut elli gram kara helile, kahve gibi kavrulup el değirmeninde
toz edilir. Yatarken ve sabah aç karna birer gram yutulur. İshal yapıp pis
kanları çıkarır. Bir daha kan gelmez. Ağrı kesilir.
(Nüzhet-ül-ebdan) kitabının sahibi “rahmetullahi teala aleyh” diyor
ki, (Basur akmaz ise, pis kanı akıtmalıdır. Yer fesleğeni, yapışkan otu,
sığırdili, incir yaprağı, buhur-ı Meryem kökü, yani cyclame, kantaryun-ı sağır
kaynatıp içilir veya buğusuna oturulursa kanı akıtır. Basurun ağrısını kesmek
için, makat üzerine kavak [Populeum] merhemi sürülür. Bu merhemin kavak
tomurcuğundan nasıl yapıldığı Fransızca formülerde yazılıdır. Tereyağı ve gül
yağı sekizer dirhem, esfidac yani üstübec dört dirhem merhem yapıp sürmek de
faydalıdır. Menekşe yağı ve gül yağı ve pamuk tohumu merhemi de iyidir.
Ebegümeci yaprağı, papatya ve sığırkuyruğu, yani bouillon blanc yaprağı ve keten
tohumu su ile kaynatıp lapa yaparak sürmek veya buğusuna oturmak da ağrıyı
keser.) (Teshil-ül-menafi)de, (sıcak şey [beze sarılı sıcak ince
tuğla] üzerine devamlı oturmak ağrıyı ve şişleri izale eder) yazılıdır.
Çok okuyanlarda, çok düşünenlerde makattan gelen kan faydalıdır. Dimağa
toplanan kanın tazyikini azaltarak, beyin kanamasına mani olur. Kaba etler
arasına pamuk koyup, yatılırsa, bu kan kesilir.
Kan kusmada, hareket ettirilmez. Buzlu bir şey içirilir. Vitamin K, kardeşkanı
kan kesicidir. Anti-koa-gülan ilaçlar çok iyi, fakat tabip nezareti lazımdır.
21- İKTER KATARAL (Safra yolu nezlesi ile sarılık): Deri
ve zarlar, gözler sararır. Çünkü safra, kana karışmıştır. Safra yolu az çok
tıkanarak, safra yolunun spasmından veya nezlesinden (mikroplanmasından) hâsıl
olur. Bağırsaklarda her zaman bulunan mikroplar safra yoluna geçerek, safra
yollarında infeksiyon (fesad) yapması ile olur. Bazı ilaçların çok kullanılması
da karaciğeri bozmaktadır. Sülfamidler ve bazı antibiotikler böyledir.
İdrar koyu renklidir. Gaita renksizdir veya çok boyalıdır. Nabız yavaştır.
Kaşıntı ve hazımsızlık, kay ve kanama olur.
Sağlam insanda, safra boyaları, bağırsakta redüklenerek idrobilirübin ve
ürobilin haline döner. Safra bağırsağa gelemezse, ürobilin hâsıl olmaz. Bu hal
ise nadirdir. Sağlam idrarda, çok az ürobilin bulunur. Sarılıkta, miktarı
artar.
Sağ böğürde ağrı olunca, idrarda safra boyası (bilirübin) aranır. İdrarda
bilirübin bulunması, kana geçtiğini, sarılık olduğunu gösterir. İdrarda safra
tuzları bulunur. Buna, boya ve tuz sarılığı denir. Bu sarılıkta kanda
kolesterin miktarı artar. İdrarda safra tuzları yoksa yalnız boya sarılığıdır
ki, safra ile ilgisi yoktur.
Sağlam insan kanında bilirübin yoktur. Bazı kimselerde az bulunur ve bozukluk
yapmaz. Safra yolu tıkanınca, kanda birikir. Elli binde bir olunca idrara
geçer.
Safra kesesi kuvvetsiz ise, safra söktürücü maddeler verilir. Taze tereyağı,
kaymak, yumurta sarısı, zeytinyağı verilir. Yağlı, tavada kızartma, baharat,
alkollü içkiler, kahve, çay verilmez. Tavada kızartmalar çok zararlıdır.
Spazm sebebi ile olan sarılıkta, safra söktürücüler verilmez. Süt, kaymak,
tereyağı, iç yağı, zeytinyağı, yumurta, fırında pişmeler, yağlı balık,
pastalar, ceviz, fındık, badem gibi yağlı meyveler, çiğ portakal ve şeftali verilmez.
(Buscopan), (Tribrom) gibi Antispasmodik ilaç verilir.
Et ve yağ yenir. Sebze suyu, sebze püresi ve yeşil sebze yenir. Hamur işi
verilir. Süt az verilir. Yumurta yasaktır. Süt fermantasyon yapar. Pişmiş meyve
verilir. En sonra, iyi pişmiş et yenir. Alkali, bikarbonatlı su içmeli, her gün
müshil vermelidir. Her sabah aç karna, bir su bardağı serin suda, bir kahve
kaşığı dolusu (Karlsbad tuzu) eritip içmelidir. Safra yollarını açar. Yarım
gram sodium salisilât ve yarım gram sodium bikarbonat karışımı paketlerden her
gün üç adet, su ile yutmalıdır. Safra söker. Karaciğeri kuvvetlendirmek için
(Bilsan) veya (Metikodin), (Dycholium) yahut (Sülfarlem) veya tercihan
(Fosepar) hapları vermelidir. (Bilagit) hapları, (Boldo) otunun yaprakları
kaynatılıp içilirse, safra yollarını açar ve hazmı kolaylaştırır. Hazmı
kolaylaştırmak için ve gaz için (Festal) hapları da iyidir.
Kaşınan yerlere (Saltazinç) losyonu veya sirkeli su sürmelidir. (Doxergan) veya (Polaramine) hapları
almalıdır. [8 ve 39. hastalıklara bakınız!].
22- İKTER HEMOLİTİK (Boya sarılığı): Karaciğerde bir
bozukluk olmadığı halde, kan boyalarının değişmesi demektir. Çok defa zararsız
ise de, vahim sarılığa ve kansızlığa dönebilir. Dalak şişebilir. Hemati
(alyuvarlar) çabuk harap olur. İdrarda ürobilin bulunur. Deri saman sarısıdır.
Gaita çok renklidir. Kaşıntı yoktur. Kanda kolesterin normaldir. Yani 1,2 gram
ile 1,8 gram arasındadır.
Kolesterini bol şeyler yemelidir. Verem hastasının perhizine bakınız. Sıcak su
banyosu, friksiyon iyidir. Açık hava, istirahat ve çelikli şuruplar ve
karaciğer hülasası verilir.
23- VAHİM SARILIK: Mikroptan ileri gelir. Bulaşıcıdır.
Kalb çok zayıflar. Her şeyden önce, kalbi kuvvetlendirmelidir. Kendiliğinden
zehirlenmeği önlemelidir. Bunun için bağırsakları soğuk su ile yıkamalıdır. Çok
su içmelidir. Yatakta istirahat lazımdır.
Çok miktarda (Extrait Hépatiue) yani karaciğer hülasası ve K vitamini ve
cortisone (Kortizon) verilir. Hastalığa yakalanmamak için, eller, çamaşırlar ve
hala temiz olmalıdır. Kalçaya (Gamma-globuline) yapmak bir ay korumaktadır.
24- ENFEKSİYON (Sâri hastalıklar): Bulaşıcı
hastalıklarda sindirim organı zayıftır. Kolay hazım olan şeyler verilmezse,
bağırsaklardan, kana mikrop girer. Bunun için süt perhizi verilir. Süt de ağır
gelirse, sebze suları, hububat suları verilir. Sütlü çay, sütlü kahve de
verilir. Hastanın ateşi tabii hale (37 C) düşünce, yumurta ve bol et verilir.
Mesela, beyin, dalak, çikolata, bonfile, piliç, dana gibi kolesterini bol şeyler,
günde bir kere verilir. Sonra, sütlü, tereyağlı hububat püreleri verilir. Püre
ağır gelirse, muhallebi, sütlaç, nişastalı pelte verilir. Az miktarda ve sık
sık yemelidir.
Yağlı et suyunda, kuvvet verici tuzlar vardır. İdrarda albümin yoksa, karaciğer
ve kalb yıpranmamış ise, verilmelidir. Bulaşıcı hastalıklar ateş yapar. Ateşi
düşürmek için (Piramidon) veya (Optalidon), (Veramon) hapları verilir.
Mikropları öldürmek için (Ultra dizayin) veya (Diyazinol) gibi haplar veya
(Antipen), (Penisilin) iğnesi yapılır. (Dürenat), (SP3) ve (Sülfagenisil-V)
hapları çok iyidir.
Sâri [bulaşıcı] hastalıklardan korunmak için, aşı, serum yaptırmak,
anti-biyotik, sülfamid kullanmak lazımdır. Doğar doğmaz B.C.G. verem aşısına,
üç aylık olunca, kabakulak, beş aylık olunca diğer aşılara başlanabilir.
Yapılan aşılar, sıhhat karnesine yazılmalıdır. Cilt ve böbrek hastalığı
geçinceye kadar hiç aşı yapılmaz. Bir aşı yapılırken, başka aşı yapılmaz. Sâri
hastalığa yakalanmış veya yeni kurtulmuş olana aşı yapılmaz. Aşıdan ateş olursa,
aspirin verilir. Cilt kızarır, şişerse, alkollü bez [kompres] konur. İnsan
kanının (Gamma globülin) maddesi, sâri hastalıklar ve alerji
halleri için aşı olarak kullanılmaktadır. Her yirmi günde bir yalnız adaleye
yapılır.
Çiçek aşısı 4 ile 12 ay arasında yapılmalıdır. Aşıdan 4 gün sonra kızartı
(Papule), altıncı günde kabarcık (Vésicule), 8-11 inci günlerde kayh,
cerahatlanma (Pustule) ve ateş, bezlerin şişmesi (adénite) ve on beşinci günde
kabuk hâsıl olur. Ateşin artmaması için, çiçek aşısını yaz aylarında
yapmamalıdır. Kabuk 21 inci günde düşer. Yedi ve yirmi bir yaşlarında ve salgın
zamanlarında tekrar aşılanmalıdır. Ekzemalı kimselere ve lösemiklerde çiçek
aşısı yapılmamalıdır. Çiçek aşısı 1762’de Müslüman Türkler tarafından
keşfedildi. 1796’de Jenner bu aşıyı Avrupa’ya götürdü. Haksız olarak çiçek
aşısını bulan kimse ünvanını aldı.
25- EKZEMA: Kaşıntılı, kanlı deri yarasıdır. Sulu veya
kuru olur. Çabuk veya yavaş meydana gelir. Deri kızarır. Su, cerahat akar.
Kabuklanır. Bir yerde olur veya bütün deriyi kaplıyabilir. Hazım bozulur. Kısa
ateş yapar. Çok acı kaşınabilir. Bedenin her yerinde olabilir. Hastanın
alerjisi ve alerjiye sebep olan şey aranmalı, bunlar yok edilmelidir. Yapılan
testlerle kati teşhis elde edilememektedir.
Soğuktan korunmalıdır. Rivanol binde bir eriyiği ile ıslatılmış bez sarmalıdır.
Su temas etmemelidir. Mide ve bağırsak zarlarından zehirlenmeyi önleyecek
perhiz yapmalıdır. Mide-bağırsak zarları ile, dış derimiz arasında, sıkı
bağlılık vardır. Mide ve bağırsaktaki bozukluklar, dış derideki gösterileri ile
tanınabilmektedir. O halde, ekzema, sivilce, kaşıntı, sedef hastalığı, deri
yağlanması, çıban prürigo (kaşıntılı kabarcıklar), deri kaşınması, kurdeşen ve
baras gibi cilt hastalıklarında, sindirim yollarından biraz zehirlenme
yapabilecek gıdalar yasak edilmelidir. Midede, bozuk asitler meydana gelmesine
sebep olacak gıdalar da yememelidir. Çok kimseler, balık, çilek ve haram olan
midye gibi maddelere karşı hassas olur. Böyle şeyler verilmemelidir. Yavaş
yavaş ve iyi çiğnemelidir. Yağsız, kızarmış et, piliç kebabı, patates, hamur
işi, pirinç, yağsız pişmelidir. Sebze yağsız pişmeli, yerken taze tereyağı
koymalıdır. Pişmiş veya çok olgun meyve yemelidir. Yağlı ve yağda kızarmış
vermemelidir. Lahana, baharat, salça, turşu, mayalı peynir, çikolata, alkollü
içkiler yasaktır. (Anti-histaminique) haplar, tedaviye
yardımcı olmaktadır. On binde bir permanganatlı su ile yıkamalıdır. Kunfüz,
yani kirpi eti yemenin yukarıda yazılı cilt hastalıklarına ve gelincik, yani
fil hastalığına iyi geldiği, (Hayatül-hayvan) kitabında
yazılıdır. Hanefi ve Hanbeli mezheplerinde kirpi yemek haramdır. Hasta, diğer
iki mezhepten birini taklit ederek yiyebilir. Kirpi suya konur. Başını sudan
çıkarınca boynu kesilir.
26- MİGREN (Yarım baş ağrısı): Zafiyetten ileri gelir.
En çok, sinirleri, hücre sindirimi zayıf olanlarda görülür. Başın yarısı
şiddetli ağrır. İştahsızlık, kay ve kabız olur. Ağrı durunca hiçbir şey yoktur.
Gıdaların parçalanmasından hâsıl olan zehirleri dışarı atamaz.
Bazı insanlarda, yumurta, süt, balık, peynir ve bazı gıdalardan birine karşı
anaflaksi, hassasiyet vardır. Bunu yiyince baş ağrısı ve öteki alametleri hâsıl
olur. Albüminli gıdalar yasaktır. Üç yemekten bir saat önce yarım gram pepton
vermelidir. Albümine karşı anaflaksiyi önler. Deriyi her gün ılık su ile
ovmalı, haftada iki kere ılık su ile hamam yapmalıdır.
Hazımsızlığı önlemelidir. En iyisi, sebze perhizi yapmaktır. Sebze çorbası,
püresi vermelidir. İyi pişmiş kırmızı et veya suyu verilebilir. Beyin, paça
verilmez. Yağsız balık, meyve yemelidir. İyi pişmiş kızarmış ekmek, az
yemelidir.
YASAK OLANLAR: Yumurta, turşular, av hayvanı, hamur işi, salata, peynir, çörek,
kızartmalar, baharat, kaymak ve tereyağı yasaktır. Süt, çok defa, iyi gelmez.
Kahve, çay, alkollü meşrubat vermemelidir. Deri altına (Histamine) yapılması,
birçok hastaya iyi gelmektedir. Kalsiyum bileşikleri tedaviye yardımcı
olmaktadır. Bellergal hapları da iyi gelmektedir.
27- NEVRASTENİ: Sinir hastalığıdır. Sinir sisteminin
hepsi bozuktur. Çok yorulmaktan, sıkıntı ve heyecanlardan olur. İrsi de olur.
Ağır hastalıktan kalkınca da, arıza olarak kalabilir. Yorgunluk, yataktan
halsiz kalkmak, başın tepesinde ağrı, gelip geçici ağrılar, evham, korku
halleri, hazım zafiyeti, bağları gevşeyerek bağırsakların düşmesi, kabız, hafif
uzun süren bağırsak nezlesi, unutkanlık, umumi zafiyet, halsizlik, damarları
açıp büzen sinirlerin zafiyeti görülür. Yüzü, birdenbire kızarır veya solar.
Elleri, ayakları soğur. Bazen çok terler. Kalb çarpıntısı, nefes darlığı, yürek
sıkıntısı olur.
Duş, hamam, ovma iyidir. Zihni ve bedeni istirahat lazımdır. Tenbih edici,
harekete getirici ve hazmı güç gıda yememelidir. Açık yerlerde oturmalı,
teselli edici, kuvvet verici kimselerle konuşmalıdır. Fosfatlı, çelikli gıda ve
ilaç vermelidir. Sabah gevşekliğini gidermek için, (Validol)u şekere üç damla
damlatıp, her sabah yemelidir. Kınakına ile kuru üzüm kaynatıp, yemeklerden
yarım saat önce içmelidir. (Anxiété) denilen korku, sıkıntı
için trankilisan haplar iyidir. Bromür, afyon ve morfin vermemelidir. (İberol)
hapları kanı ve sinirleri kuvvetlendirir. Ruhi tedavi, nasihat çok faydalıdır.
Her gün yarım saat istirahattan sonra, ılık banyo yapmalı, sonra gezmelidir.
Yayla hayatı iyidir. Deniz iklimi iyi gelmiyor. Elektrik tedavisi de iyidir.
Gaz yapıcı şeyler yememeli, gazoz içmemelidir. Kahve ve tütün içmemelidir.
Her gün çok defa, (Estagfirullah min külli mâ kerihallah) okumalıdır.
28- ŞİŞMANLIK: Şişmanların yüzde otuzu şeker
hastalarıdır. Ağırlığı, normal ağırlıktan yüzde on [% 10]’dan fazla olan
kimseye şişman denir. Boydan yüz elli santimetre çıkarıp kalan dörde bölünür.
Bölüm yüzden çıkarılır. Kalanın boydan farkı, tabii ağırlığı gösterir. Kadının
tabii ağırlığı, erkekten birkaç kilogram azdır. Boza, şıra gibi mayalanmış
şeyleri içmemelidir. Yağ yapan maddeleri (şekerli, unlu şeyleri) yememelidir.
Tuzsuz yemelidir. Tuz iştaha açar. Diğer maddeleri az yiyebilir. Sıkı perhiz
yapmamalıdır. Zafiyete sebep olup hazım da bozulur. Bu da, kendi kendine
zehirlenme yapar. Latif şeyler yemelidir. Yalnız süt veya sebze perhizi
yapmamalıdır. Beş türlü perhiz vardır:
A) ÇOK YİYENLERİN PERHİZİ: Günde iki kere yemelidir. Bir yemekte: Sirkeli,
limonlu salata, domates, kereviz, hıyar, sirkeli sebzeler, turp. Hepsi yüz
gramdır. İstediği şekilde bir yumurta, iyi pişmiş et veya balık. Et miktarı,
hastanın kilosu kadar gram olacaktır. Yağsız et suyu, pişmiş meyve yenir. Kuru
meyve yasaktır.
B) AZ YİYENLERİN PERHİZİ: Her yemekte: Bir tabak et, bir tabak sebze, bir tabak
meyve. Karbonhidrat ihtiyacı, taze meyve ile alınmalıdır.
C) AZ ŞİŞMANLARIN PERHİZİ: Her yemekte: Bir yumurta veya elli gram balık, bir
tabak et, yeşil veya nişastalı sebze yüz gram. Meyve yemelidir. Sıcak su ile
hamam yapmalıdır.
D) ÇOK ŞİŞMANLARIN PERHİZİ: Birinci gün müshil verilir ve yalnız su ile perhiz
yapılır. İkinci gün müshil verip sebze püresi, suyu verilir. Sonraki günlerde
iki yemek verilir. Her yemekte: Sebzeli turşular, (Sirkeli sebze, domates,
kereviz, hıyar, salata, turp, hepsi yüz gramdır.) Bir yumurta veya balık, bir
et, sabah sebze, akşam yüz yirmi gram kızarmamış patates, meyve ve kahve. İki
yemekten sonra açlık olursa, kahve veya süt veya bir yumurta ve meyve
yenebilir. Ekmek yasaktır. Yemek arasında su içmemeli, bir saat önce yalnız su
içilir. Yağ yapan şeyleri, mesela, ekmek, hamur işi, tatlı, tereyağı
yememelidir.
E) NORMAL KİLOSUNDA OLANLARIN PERHİZİ: Otuz gram tereyağlı ekmek ve sütlü kahve
ile sabah kahve altısı yapılır. Öğle ve akşam yemeklerinde: İki yumurta veya
balık, seksen gram et, yeşil sebze veya yüz gram nişastalı sebzeler, yoğurt,
yirmi gram taze peynir. Arzu edilen bir meyve (muz yasaktır), kırk gram ekmek
ve kahve. İkindi kahve altısı - Galeta ile çay. Su, yemek arasında içilir.
Şurup içilmez.
İstenilen ağırlığa ininceye kadar, bu perhize dikkatle devam etmelidir.
Haftada, bir kilodan fazla zayıflamamalıdır. İştiha kesici ilaç kullanmak
faydalı değildir. Perhiz esnasında, atar damar tansiyonu on dörtten aşağı
düşmemelidir. Fransız tıp akademisi üyesi profesör Doktor Andre de Gennes 1964
Nisan ayında yaptığı konuşmada, (Ağırlık, boydan otuz kilo fazla ise, kalb
fazla yorulur. Tehlikeli olur. Veremden daha korkunç olur. Şişmanlık, her
zaman, çok yemekten ileri gelmez. Yağ sindirimini düzenleyen sinir merkezinin
bozulmasından hâsıl olabilir. İstirahat lazımdır. Gıda günde 1500 kaloriyi
aşmamalıdır) demektedir.
29- ÖDEM (Deri altı su toplaması): Ödemlere perhiz
yapmak için eskiden, sebep olan hastalıklara, başka başka perhiz yapılırdı.
Hâlbuki ödemler, uzviyette sodium klorür (yemek tuzu) toplanmasından hâsıl
oluyor. Hastalığın sebebi ne olursa olsun, dokularda suyun toplanmasına sebep,
bu tuz toplanmasıdır. O halde ödem, anasark (istiska, deri altı su toplanması),
Ascite (habn, karında su toplanması) için (Régime desodé), yani
tuzsuz perhiz lazımdır.
Tuzsuz perhiz (Régime déchlorure), böbrek hastalığından hâsıl olan ödemlere de
iyi gelmektedir. Önce, su giderici rejim (perhiz) yapılır. Sonra tuzsuz perhiz
yapılır. Yahut, ikisi birlikte yapılır. Tuzsuz perhiz yapan, her gün yarım kilo
kadar hafifler. Sütte, litrede bir buçuk gram (az) tuz olduğu için, böbrek
hastaları, süt ile, tuzsuz perhiz yapar. Çiğ ette de az tuz vardır. Öğle
yemeği: Tuzsuz ekmek 200 gram, patates 700 gram, tereyağı elli gram. Akşam
yemeği: Tuzsuz ekmek 250 gram, patates 300 gram, pirinç 100 gram, şeker 100
gram, tereyağı 25 gram.
Tuzu az gıdalar: Patates, un, bezelye, sebze, meyve, taze peynir, tereyağı,
şeker, çay, kahve, çikolata, yumurta.
Et suyu yasaktır. Kalb hastasına tuzsuz perhiz çok faydalıdır.
Kızıl için, tuzsuz perhiz sütten daha iyidir ve hastanın hoşuna gider.
Süleymaniye Kütüphanesi, (Esad efendi) “rahmetullahi teala
aleyh” kısmındaki [3697] sayılı kitapta, 109 sayfadaki dua yazılıp, Gelincik
[Fil hastalığı] denilen hastalığa karşı, şişmiş yere sarılıp bağlanırsa şifa
bulur. Müslümanlara kolaylık olmak için, bu dua, (Teshil-ül-menafi) kitabının
sonuna da yazıldı. Bu kitap, (Hakikat Kitabevi)nde satılmaktadır.
Gelincik hastalığı bir nevi istiska (hidropisi) olup, kollarda, bacaklarda su
toplanarak şişer, ödem olur.
30- SU AZALTMA PERHİZİ: Yatakta istirahat. Beş gün,
sabah, öğle, ikindi, yatsıda 200 gram süt. İkinci beş günde, her gün 800 gram
süt ile, birinci günü, sabah bir yumurta, ikindi vakti bir bisküvi, ikinci gün
iki yumurta, üçüncü günü bir parça da ekmek, dördüncü günü, kıymalı sebze ve
sütlaç da alır. Kalb hastası, süt alamazsa, sebze, patates, kaynamış havuç suyu
günde 250-350 gr.lık üç tabak verilir. İkindi ve yatsıda 150 gram açık çayla
bir bisküvi verilir.
31- FOSFATÜRİ: İdrarda fosfat bulunmasıdır. Fosfor
bulunan organların mesela sinir sisteminin iyi beslenmemesinden meydana gelen
bir hastalıktır. İdrar, turnsola karşı baz reaksiyonu gösterir. Alkali kum adı
verilir. Çok et, az sebze verilir. Yani fosfat verici gıdalar yemelidir. Maden
bileşikleri çok olan gıdaları vermek de faydalıdır. Kırmızı et (sığır, koyun)
vermelidir. Beyaz etlerde fosfor azdır. Yağlı et suyu, beyin ve yağlı
karaciğer, dalak, tarla kuşu, havyar, tavuk yumurtası yemelidir. Yumurta sarısında
çok fosfor vardır. Fasulye, mercimek, bakla, şalgam, nohut, turp, kereviz,
enginar bilhassa taze iken yemelidir. Her meyve iyidir. Hamur işi, şekerli,
baharlı, sirkeli yememelidir. Süt ve kahve iyidir. Fosforlu ve amonium klorürlü
ilaç verilir.
32- PROSTAT (İdrar yolu bezi şişmesi): İdrar yolunu
halka gibi saran salgı bezinin uzun zaman mikrop alarak cerahatlanması ve
şişmesidir. İstibra yapmayanlarda daha fazla hâsıl olur. İdrar yapmak güç olur.
Kati ilacı ameliyattır. Calcibronat gibi hafif müsekkinler ve Magnesium
bileşikleri gibi ilaçlar, ağrıyı önlemeye ve ameliyatı geciktirmeye yarar.
Damar sertliği hâsıl olur. Damar sertliği perhizine benzer. Kırmızı et, taze
kümes ve av eti, çok taze yağsız balık yemelidir. Etler, salçasız, sade olacak,
garnitürlü (terbiyeli) olmayacak. Tereyağı serbesttir. Hayvan yağı, vita, sana
az verilir. Konserve ve tuzlama, yağlı balık, yağlı karaciğer böreği, bayat av
eti, mayalı peynir, çay, kahve, alkollü meşrubat, baharat yasaktır. Ateşin
artması, (Prostatit) alametidir. Antibiyotik ve sülfamid
verilir. Düronat veya (Azo Gantrisin) tabletleri ve Almanya’da
yapılan (Sitosterin) hapları, prostatit, sistit ve üretrit
gibi idrar yolları iltihapları tedavisinde faydalı olmaktadır.
Sebzeler bol verilmelidir. Unlu, aşırı gitmemeli. Çünkü, besleyici kuvvetleri
çoktur. Prostatlılara çok gıda vermek iyi değildir. Yeşil sebze, (yeşil
fasulye, ıspanak) iyidir. Kuzukulağı, domates, kuşkonmaz yasaktır. Taze salata
verilebilir. Fakat, biber ve sirke yasaktır. Meyve konserveleri, komposto
yenir. Kırmızı meyve ve çilek yememelidir. Her gün çok yürümelidir.
Ekmek az yemeli, pasta, gevrek yememeli, kuru pasta az yemelidir. Hamur işi
yemekler serbesttir. Maden suları iyidir. Mideyi temizler.
Kriz ve ateşli zamanlarda süt verilir. Yemek zamanları dışında bir şey
yememeli. Yemeği iyi çiğnemelidir. Azotlu çok yememelidir. Bunlar, idrarda kum
yapar. Baharat ve münebbihler yasaktır. Akşam yemeklerinde et az olmalıdır.
33- RAŞİTİZM (Kemik hastalığı): Küçük çocuklarda olur.
Kemikler kıvrılır. Şekilleri değişir. Hazım yolları bozulur. Lenfa bezleri
şişer. Sâri hastalıklardan sonra, kendiliğinden zehirlenme, frengi, verem veya
iyi gıda alamamaktan meydana gelir. Hayvan sütü verilen çocukların bağırsakları
bozulmasından veya vaktinden önce, memeden kesilmeden de olur. Sebebini
anlayıp, bu sebebi tedavi etmelidir. Ana sütü verilmeyen çocuklara D2 vitamini
vermelidir. Hastalığa yakalananlara, ışık tedavisi, ultra-viole ışınları
yapılır. Ergosterol halinde D vitamini verilir. D2 vitamini, tabip nezareti
altında verilmelidir.
Kemik dokularda fosfat azalmıştır. Mide ve bağırsaklarda zehirlenme vardır. Bu
ise, fosfatların hazım olunmasını güçleştirir. Küçük çocukların ana sütü
emmesi, bu iki şeyi düzeltir. Ana sütü olmazsa, fenne uygun süt verilmeli, pastörize
veya kaynamış süt vermelidir. Sütten kesilmiş çocukların sütüne mısır ve yulaf
unu katmalıdır. Bunlarda fosfat vardır. Yağ ve yumurta sarısı, lesitin,
glisero-fosfat, fasulye ve mercimek püreleri de katmalıdır. Bu fosfatlı
perhize, kireçli gıdalar da eklenmelidir. Gıdasında, asit (hamız)
bulunmamalıdır. Sirkeli yemekler, eski peynir, limon, portakal vermemelidir.
Hazım yollarında asit mayalanması olmamalıdır.
Çocuk, sekiz ay yalnız ana sütü emmeli, sonra bir, daha sonra iki emzirme
yerine, süt ve un bulamacı ile iki kere doyurmalıdır. On-on beş aylık iken, iki
kere bulamaç yapıp, beş kere de emzirmelidir. On beş-on sekiz ay arasında, üç
bulamaç vermeli, üç kere de emzirmelidir. On sekiz aydan sonra, yukarıda yazılı
çeşitli şeylerle beslemelidir. Ayakta çok tutmamalı, yürütmemelidir. Güneşli ve
havalı odada bulundurmalıdır. Deniz iklimi çok iyidir. Deniz ve kum banyosu,
birinci ilaçtır. Haftada iki-üç tuzlu ılık banyo, bu işi görür. Müleyyin,
lavman ile kabzı önlemelidir. Büyük çocuklara balık yağı, günde bir çorba
kaşığı içirmelidir.
34- SPERMATORRE (Bel gevşekliği): Bu hastalık üç
türlüdür:
1 - Hasta kuvvetli, sağlamdır. Ruhi bir kusuru da yoktur. Her gece ihtilam
olmaktadır. Yorgun kalmaktadır. Halaya gidince, önünden birkaç damla muhat
çıkmaktadır.
2 - Asabı bozuktur. Nevrasteni vardır. Çok ihtilam olur. Çok yorgun kalkar.
Gündüz, hareketleri esnasında akan muhatı, çamaşırında görür.
3 - Akıntının sebebi reflekstir. Yani bir nevi gıdıklanmadır. Avret yerine
hafif dokunma, varikosel, yani zeker varisi, damarda kan birikmesi, hemoroid
(kanlı basur), makat kaşınması, kabızlık ve başka sebeplerle sarsılan sinirler,
refleks ile, akıntı sinirlerini harekete getirerek olur. Birinci hal
fizyolojik, sıhhidir. Birinci, ikinci halde, erken kalkmalı, yatak sert olmalı,
yastık kullanmamalı, yatağa kafuri serpmeli, sabah akşam ılık su banyosu
yapmalı.
Tenbih edici (sinirleri harekete getirici) gıdalar, baharat, biber, turşu, çay,
kahve, konserve etleri, mayalanmış peynir yasaktır. Hazmı kolay şeyler
yemelidir. Akşam yemeği yalnız su ve ıhlamur olmalıdır. Belladonlu, kafurili
ilaç alınır.
Çocukların gece idrar yapması, ruhi, asabi hastalıktır. Büyüklerin idrar
kaçırması [Silis-ülbevl], bir hastalık değildir. Başka bir hastalığın
alametidir. İdrar kaçırmaya karşı, kıssa yani hiyarı suda kaynatıp suyu içilir.
Hıyar çekirdeği veya reyhan, yani fesleğen tohumu da böyledir. Meşe palamutu
toz edilip, her gün bir kaşık alınır. Sabah aç karna nohut kadar günnük veya
sarımsak yahut kimyon, soğuk su ile yutmalıdır.
35- TÜBERKÜLOZ (Verem): Veremlilere, hem besleyici, hem
de zayıflamaya önleyici şeyler verilmelidir. Fazla doyurmak doğru değildir.
Mide ve bağırsakları bozulur. Karaciğer, böbrek gibi uzuvlar yıpranır. Hasta
zamanla veya süratle zehirlenir. Zehirlenme ise, nefes darlığı, hazımsızlıktan
albüminüri, karaciğer şişmesi, tansiyon yükselmesi, kan tükürmesi gibi şeylere
sebep olur.
Bugün (Pirampicine) veya (İsoniozide) ihtiva
eden müstahzarlar ve (Cyclocérine Roche) tabletleri ve (İso-Benzacyl Wander)
komprimeleri veremi tedavi etmektedir. Bu haplar, tabibin tarifine göre,
dikkatle yutulunca ve aşağıda yazılı perhiz yapılınca, verem hastalığı tamamen
geçmektedir. (Streptomycine) de iyi gelmektedir. Vereme
yakalanmamak için, (B.C.G.) aşısı ile aşılanmalıdır. Bacille de Calmette et
Guérine kelimelerinin ilk harfi ile gösterilen bu aşı, yeni doğan çocuğa
yapıldığı gibi, tüberkülin deneyi yapılarak, negatif bulunan büyüklere de
yapılır. Tüberkülin deneyi, çiçek aşısı gibi kola yapılır. Kızarır,
kabuklanırsa, pozitif demektir. Bu kimseye aşı yapılmaz. Grip ve tüberkülozda
öksürüğü kesmek için (Lüdikodin) veya (Perebron) şurupları veya hapları iyi
gelmektedir.
Her şey verilir. Fakat aşırı verilmez. İştahı olduğu kadar yemeli, kendini
zorlamamalıdır. Kolesterini bol lipoid yağları yemelidir. Kolesterin maddeleri,
verem basillerini ve toksinlerini çok iyi tahrip etmektedir.
Damar sertliği, bunun aksinedir. Onlara kolesterin vermemelidir.
VERİLECEK ŞEYLER: Beyin ve karaciğerde çok kolesterinli lipoid vardır. Yumurta
sarısı da böyle ise de, kabız yapar. Az vermelidir (günde iki, üç yumurta
kâfidir.) Fazlası, zehirlenme yapabilir. Sütte de lipoid vardır. Bunu da, fazla
vermemeli, yemeklerde su yerine içmemelidir. Yemekten uzak zamanda içilir.
Balık tohumu ve havyarda, yağlı balıkta çok lipoid vardır. Bunları yemelidir.
Balık yağı çok kıymetli gıdalarıdır.
Hayvan yağlarında lipoid azdır. Kolesterinleri de azdır. Hazımları güç olur.
Et çok lazımdır. Büyük hayvan kırmızı eti, taze olarak verilmelidir. Genc ve
beyaz etler sonra gelir. Kümes hayvanları yenir. Av hayvanları yememelidir. Et
suyu faydalıdır. İçinde maden bileşikleri çoktur.
Ciğerci etleri, dalak, ciğer, böbrek çok lipoidlidir. Sık sık verilmelidir.
Haşlama et, ancak iştahı olmayan hastalara verilmelidir. Başka şey
yiyebilenlere verilmemelidir.
Hamur işi, nohut, mercimek, fasulye, bakla, kestane iyidir. Azot, fosfor ve
karbon kaybını telafi ederler. Bunların kurusunu vermek çok faydalıdır.
Yeşil sebzeler, kabızlığı önler ve kalsiyum verir. Bunlarda manganez ve çelik
de bulunduğundan kireç temin eder ve kan yapımına yardım ederler.
Çok ekşi olmayan bütün meyveler serbesttir. Az çay verilir. Veremlilerin karaciğeri
arızalı olduğundan, bunlara da alkollü içki vermemelidir.
KAN TÜKÜRENLERE PERHİZ: Tansiyonu yüksek ve kanlı olanlara ve az kan
tükürenlere et az verilir. Yumurta, beyin ve ciğerci etleri de, bunlara az
verilmelidir. Böyle, artritik kimselerin lipoide çok ihtiyacı yoktur. Bunlara
daha çok, kuru sebze verilir. Ateşi olmayanlara yalnız sebze ve az süt verilir.
Ateşli olanlara, sebze suyu, sebze çorbası ve süt verilir. Ateş azalınca,
patates ve meyve kompostosu verilir.
Alkolik olanların karaciğerleri bozulur. Vereme çabuk yakalanırlar. Tedavileri
de güçtür. Karaciğerleri, zehir temizleme vazifesini göremez. Safraları az
lipoid çıkardığından vücutları mikroplara karşı dayanıksız olur. Bunlara, gıda
zehirlenmesi az olan şeyler vermek lazımdır. Et çok verilmez. Bunların lipoid
ihtiyaçları çoktur. Beyinli, ciğerli, ciğerci etleri ile sebze vermelidir.
Hamur işi de verilir.
Lipo, yağ demektir. Lipoid, yağa benzeyen demektir. Yağları eriten, eter,
benzol, kloroform gibi sıvılarda eriyen kolloid cisimlerdir, yani kimyevi
yapıları başka olduğu halde, fizik özellikleri yağlara benzeyen cisimlerdir.
Fosfatidler, sterinler lipoiddir. Sinir hücrelerinde bulunan miyelin de,
lipoidlerin karışımıdır.
36- BRONCHİTE (Bronşit): İltihab-ı kasabat denilen bu
hastalık, nefes yolunun iltihaplanmasıdır. Öksürük ve renksiz yahut sarı koyu
ifrazat olur. Şiddetli hallerinde nefes darlığı ve hırıltı, ses hâsıl olur.
Sigaraya devam edenlerde şiddetli olur. Ekseriya soğuk ve rutubetli rüzgâr buna
sebep olmaktadır.
Ağız ve diş iltihaplarını hemen izale etmelidir. Her sene, sonbaharda
antibakteriel ve anti-gripal aşı yapılmalıdır. Birkaç gün anti-biyotik vererek
ağız ve bronche intanına mani olmalıdır. Terpin, benzuat vererek, göğüs
ifrazatının dışarı atılmasını kolaylaştırmalıdır. 24 saatte 1 ila 2 gram olarak
ve 15 gün fasıla ile 3-4 gün antibiyotik vermelidir. Kloramfenikol
vermemelidir. Öksürüğü kesmeli, fakat afyon sınıfı kullanmamalıdır.
Rutubetli, soğuk havadan, rüzgârdan ve soğuk su ve meşrubattan çok sakınmalı.
Göğüs ve boyun daima örtülü olmalıdır. Astım ve nefes darlığına karşı, çok az
kortikoid verilir. Kalb ve kan deveranı zayıflarsa, tuzsuz perhiz yapılır. Su
azaltılır, idrar söken ilaçlar, bilhassa asetazolamid verilir.
Dafi-i süal (Béchique) ilaçlar, öksürük keserler. (Teshil-ül-menafi)de
diyor ki, yaş öksürüğü kesmek için, yüz otuz gram süzülmüş bal hafif ateşte
ısıtılır. İçine bir gram günnük, bir gram damla sakızı konup, karıştırılır.
Bunlar eriyince ateşten indirilir. Katılaşmadan önce içine birer gram kavrulup
toz edilmiş çörek otu ve hulbe tohumu ve zencefil ve karabiber konup
karıştırılır. Sabah aç karna ve yatarken ve öksürük artınca, bu macundan bir
kahve kaşığı alınır. Yahut yatarken beş adet karabiber yutulur. Soğuktan olan
öksürükte saf bal yememelidir. Bal, damarları ve adaleyi büzer ve safraya zarar
verir. Safra kaşıntıya sebep olur. Balgam sökmek için, ılık su içmelidir. Sıcak
suda günnük eritip içmek ve sabah aç karna kuru üzüm, bayat ekmek de söker.
Kuru öksürük için, hulbe tohumu beş ayrı su ile kaynatılır, her defasında suyu
dökülür. Aynı miktar un koyup, süt, şeker ve tereyağı ile macun yapılır. Sabah,
akşam bir çay kaşığı yenir. Zeytin yağı ve badem, muz ve taze süt, meyan kökü
balı iyidir. Hulbe buy tohumu olup, taze fasulye gibi olan meyvelerinin içinde,
kırmızı, buğday gibi tohumlar bulunur. Farsçada Şemliz, Fransızcası (Semence
fenugrec)dur. Pastırmaların üstüne sürülen çemen ismindeki macun (sarımsak,
kırmızıbiber ve buy tohumu unu)dur. Bunun için hulbeye çemen otu da denir.
Ekmek ile çemen yemek de öksürüğü keser. Hadis-i şerifte, (Ümmetim
hulbenin faydasını bilse, ağırlığı kadar altın verip, satın alırdı) buyuruldu.
Teshilden tercüme tamam oldu. Ağız ve boğaz temizliği için, binde üç fenosalil
mahlulu veya (fenol 1 gr, gliserin 10 gr, su 250 gr) ile sabah ve akşam gargara
yapılır. Müsavi miktarda (sığırkuyruğu, gelincik, hatmi, kedi ayağı, deve
tabanı ve menekşe) çiçekleri karışımına (Espes pektoral) denir. Beş gramı bir
litre su ile çay gibi hazırlanıp içilirse, öksürüğü keser. (Kitab-ürrahme)de
diyor ki, (Öksürük için, Mürrü safi, günnük, damla sakızı ve kavrulup toz
edilmiş hulbe tohumu birer gram, 120 gram zeytinyağı ile karıştırıp, hafif
ateşte eritilir. Yatarken bir kaşık alınır. Yahut müsavi miktar mürrü safi,
hulbe ve şeker tozları karıştırıp, sabah ve öksürünce, sıcak su ile birer kaşık
yutulur. Hulbe tohumu, un, bal karışımı da iyidir. Hulbe, kereviz tohumları ve
kimyon tozları karışımından [bir çay kaşığı], aç iken su ile içilince göğüs
hırıltısına, mide ve karın ağrısına iyi gelir.)
37- UÇUK: Fransızca (perléche) denir. Alt ve üst
dudakların birleştiği yerde çıkan ufak yaradır. Kabuk bağlar. Ağız hareket
edince, kabuk çatlayarak çok acı yapar. Dâhili hastalıklardan veya mikroptan
hâsıl olur. Mikroba karşı iki gram gümüş nitrat, yani Cehennem taşı, yüz gram
inbik suyunda eritilir. Bu eriyik renkli şişede ve karanlık yerde senelerce
saklanabilir. Bir pamuğa veya tülbende birkaç damla damlatıp, bu yaş bez bir
dakika kadar uçuk üstüne dokundurulur. İki üç gece yatarken bir kere yapılır.
Uçuk tamamen geçer. İlacı çamaşıra damlatmamalıdır. Siyah leke yapar.
Antibiotikli merhem sürmeli, C ve B12 vitaminleri vermelidir.
38- DUDAK ÇATLAMASI: Yatarken, yağlı krem ile ovulur.
39- EL ÇATLAMASI: Kış mevsiminde soğuktan, el, ayak
derileri çatlar. Hatta kanar. Küçük bir şişeye bir limon sıkılır. Üzerine iki
misli gliserin konup çalkalanır. Gece yatarken, çatlak yerler bununla ovulur.
40- KAŞINTI: Kaşıntıya karşı bir fincana, birer kahve
kaşığı asit salisilik ve boraks tozları konur. Üzeri çocuk pudrası ile
doldurulur. Hepsi bir havanda iyice karıştırılır. Kaşınan yere ekilir.
Eczahanelerde muhtelif isimler ile satılmaktadır. (Doxergane) veya (Polaromine) hapları
ve (Volog) kremi kaşıntıya iyi gelmektedir. [21. hastalıktaki
ilaçlardan da almalıdır.]
41- ARI SOKMASI: Önce, iğnesi, pensle ucundan çekerek
çıkarılır. Üç misli sulandırılan amonyakla ıslatılmış pamuk konur. Amonyak
yoksa bir kibrit çöpü yanarken söndürülür. Kıvılcımı kalmayınca, ucu kızgın
iken yaraya bastırılır.
42- YANIK: İnşaat yerinden fındık kadar sönmüş kireç
alınır. Bir fincan su ile çalkalanır. Durulunca berrak kireç suyu alınır.
Üzerine, aynı miktar zeytinyağı konur, karıştırılır. Hâsıl olan merhem yanık
üzerine sürülür.
43- ARPACIK: Göz kapakları çapaklanmasını ve arpacık
denilen şişi gidermek için, bir cezve suda yarım çay kaşığı asit borik
kaynatılır. Sıcak asit borikli suya pamuk batırılır. Sırt üstü yatan hastanın
gözü üstüne konur. Soğuyuncaya kadar, iki üç dakika, göz üstünde durur.
Koyarken, pamuğun çok sıcak olması lazımdır. Antibiotikli göz merhemi de
iyidir. Göze ilaç koymak, orucu bozmaz.
Başı açık güneşte, rüzgârda kalanın yüzüne kan toplanırsa, sabah akşam, göze
bir damla taze limon suyu damlatılır. Çok yakarsa da, acı bir dakikada geçer.
44- SAÇ DÖKÜLMESİ: (Alopecie) denilen saç dökülmesinin
çeşitli sebepleri vardır. Bulaşıcı hastalıktan, bazı ilaçlardan, hamilelik veya
tiroid salgısının az olmasından ve ruhi bozukluktan dolayı saç dökülmesi az
değildir. Seborrhé [Seborre] denilen yağlı, kepekli saçların dökülmesi de
çoktur. Bunların ayrı ayrı tedavileri vardır. Müşterek, umumi bir tedavi
yoktur. Saç dökülmesine karşı, başı esmer sabun, yani yumuşak potas sabunu ile
yıkamalıdır. Süleymaniye Kütüphanesi, (Laleli) kısmında,3735
sayılı kitapta diyor ki, (Saçı dökülen kimse, sabah-akşam başına menekşe yağı
sürse, saçı dökülmez ve yenisi gelir. Menekşe veya başka çiçeğin yağını yapmak
için, Fransızca (Dorvault)da diyor ki, yüz gram saf, yani asitsiz zeytinyağı,
yirmi beş gram çiçek ile karıştırılır. El ile yoğrulur. Yahut havanda ezilir.
Şişeye koyup ağzı kapanır. Ara sıra çalkalayarak üç gün güneşte tutulur. Sonra,
sıkarak yağı süzülür. Posa sıkılıp yağ iyice alınır. Posa atılır. Bu yağa
tekrar yirmi beş gram çiçek konup, yine üç gün güneşte tutulur. Böylece üç kere
yapılır. On günde kuvvetli çiçek yağı elde edilmiş olur. Yahut, yüz gram yağa
iki gram menekşe esansından koyup çalkalanır. Bunun gibi yapılan lavanta çiçeği
yağı ile, baş ovulmasını, Doktor Heraud, Fransızca (Tıbbi nebatlar)kitabında
yazmaktadır.
Sinameki yaprağı kaynatıp içmek veya tozunu yutmak saçı çoğaltır. Hatmi
çiçeğini kaynatıp, hamamda, o su ile saçı yıkasalar, kıl diplerini
kuvvetlendirir ve dökülmesini önler. Havuç yaprağı da böyledir.) (Gayet-ül-itkan)da
diyor ki, (Saç dökülmesi, kan bozukluğundan ise, kan aldırmalı ve müshil
ilaçlar vermelidir. Zafiyet var ise, kuvvetli gıda yemelidir. Mersin yaprağı
yağı, sakız yağı veya ladün ağacı [cistüs] yağı sürmelidir. İvadne, baldırı
kara, gül, biberiye, sarız ağacı yaprakları kaynatılıp, bu su ile kıl biten
yerleri yıkamalıdır. Kaysum, yani kara pelin [Aurone] ve kamış kökü, labada,
asaron, yani çoban düdüğü, arı ve kirpi külü, fare tersi ve ayı yağı da
kaynatıp sürmek veya yıkamak, saç dökülmesini önlemektedir.)
45- ÇIKIK ve BURKULMA: (Nüzhet-ül-ebdan)da diyor ki, insan düşünce veya
bir yere çarpınca, iğri basınca, oynak kemiği yerinden çıkar. Buna, (çıkık)
denir. Fransızca’da, (Luxation) denir. Yerinden oynar, fakat
çıkmazsa (burkulma) veya (Entorse) denir. Her ikisinde de, bu
oynak yerini hiç hareket ettirmemelidir. Çıkan kemik başı yavaşça yerine
oturtulmalıdır. Bunu oturtması için hemen doktora veya çıkıkçıya gitmelidir.
Yerine oturunca ve burkulma üzerine kardeşkanı reçinesi, kilermeni, nar kabuğu
ve çiçeği, günnük ve delice tanesinin unu ile yumurta akı karıştırıp yapılan
lapa sürülür. Üzeri bezle sarılır. Yetmiş beş gram sarı balmumu ve on beş gram
sakız ve on beş gram ratinc, yani reçine sıcakta eritilip yapılan lapayı koymak
da iyi gelmektedir. Bunlar bulunamazsa, bir bez üzerine et kıyması serip
üzerine karabiber ekilir. Burkulan yer üzerine konup, üzeri sarılır. Ağrı, sızı
birkaç saat sonra kesilmezse, kemikte çatlama veya kırık ihtimali olur ki,
hastahaneye götürmelidir. Orada alçıya koyarak tedavi edilir.
46- EZİK, BERE, CİLD MORARMASI, BEL TUTULMASI: İnsanın
derisi bir yere sıkışınca, ezilince, oraya kan toplanır. Morarır. Çok acır,
sızlar. Buna (Ezik) veya (Contüsion) denir. Kurşun suyu
veya (Eaude Goulard) denilen süt gibi beyaz, bulanık su, eczanelerde
bulunur. Bir gaz bezi bu su ile ıslatılıp, morarmış deri üzerine konur. Acı,
sızı birkaç dakikada kesilir, gider. Kurşun suyu yok ise, bir gaz bezi
üzerine (Lasonil) denilen merhem sürüp, deri üzerine koymalı,
üzeri sargı bezi ile bağlanmalıdır. Deri yırtılmış, kan çıkmış ise, bunları
sürmemeli, yara (Oxigenli su) ile yıkanıp, üzerine (Tetra-cortril) veya (Cortril) merhemi
sürülüp, üstü (Hansaplast) denilen gazlı bez ile örtülmelidir.
Bel tutulması için, tüpten üç santimetre (Lasonil) veya (Ben-gay) merhemi
çıkarıp, cilt üzerine konup, iki avuç ile sürmeli, birkaç dakika ovmalıdır.
Sabah akşam yapmalıdır.
47- DİZ KALÇA SIZLAMASI: Soğuk zamanlarda, tavşan
tüyünden yapılmış diz örtüsü giyilir. Almanya’dan gelmektedir. Bulunamazsa,
kalın yün fanilanın iki kolu omuzdan ayrılıp, bacaklara geçirilir. Her gün, 2-3
incir yemelidir.
48- ÇIBAN: Deri üzerinde, sivilce, çıban delinmemiş
ise, gaz bezi üzerine mercimek kadar siyah (ihtiyol merhemi) konup sivri yerine
kapatılır. Gaz bezi üzerine pamuk konur. Üzeri filaster denilen yapışkan bez
şerit ile örtülür. Şeridin iki ucu deriye yapıştırılır. Her akşam hepsi
değiştirilir. Birkaç günde çibanın ucu delinir. Sonra, her açışta, oksijenli su
damlatılmış pamukla delikteki kıyh, cerahat temizlenip ihtiyol merhemi ile
kapatılır. Cerahat hâsıl olmazsa, gaz bezine beyaz (oksid dü zenk) merhemi
koyup, delik üzerine kapatılır. Gaz bezi üzerine filaster şerit konur. Bunlar
da her akşam değiştirilir. Birkaç günde tedavi tamam olur.
49- AKREP, YILAN SOKMASI: Sokulan yer, aleve tutulmuş
veya ispirtoya sokup çıkarılmış jilet veya bıçak ile hafif yarılıp, emilir ve
tükürülür. Yukarı tarafa bir şey sarıp hafif sıkılır. Yarım saatten fazla
sıkmamalıdır. Kızgın şey sürmek faydasızdır. Hemen çok sulu [yüzde on] (Javel
suyu) [yani çamaşır suyu] veya [yüzde bir] (Permanganat) ile
yıkamalı ve yaraya yakın (Serum antiscorbio), (Akreb Serumu) (Serum
Anti-Venimeux) yani (Yılan Serumu) deriye veya adaleye şırınga
etmelidir. Serumun cinsi, yılanın cinsine göre değişir. miktarı, hastanın
veznine ve aradan geçen zamana göre değişir. Bir adam için, 20-30 c.c.dir. Önce
10. c.c. yapılıp, 2-3 dakika fasıla ile 1 c.c. yaparak, 10 dakikada tamamlanır.
Serum +4 derece serinde 5 sene muhafaza edilir. Antibiotik ve ağrı kesici ilaç
vermelidir. Afyonlu ilaçlar verilmez. Lüzum görülürse (corticoide solouble
forte) iğnesi yapılır. 24 saatte 1-2 gram Hemisuccsinate hydrocortisone uygundur.
Hasta olmamak için ve hastalıktan kurtulmak için, dört şey yapmak
lazımdır:
1- Fazla yememeli,
2- Alkollü içkileri hiç içmemelidir.
3- Üzülmemeli, asabileşmemeli,
4- Vücudu, eşyası, yiyecekleri temiz olmalıdır.
Grip hastalığını yapan virüsün, etrafımızı çeviren hayvanlarda, bilhassa
domuzda bulunduğu ve bunlarda ürediği Amerika’da tesbit edilmiş olup, eczacılık
bülteni 1974 senesi, 6. sayısında yazılıdır. Evlerde köpek bulundurmamalıdır.
50- VİTAMİNLER - Hayvan ve nebatlarda bulunan ve
gıdalar vasıtası ile insanlara gelen ve yaşamamız için lazım olan uzvi
maddelerdir. Günlük gıdalarımızla, ağırlıklarının on milyonda biri kadar
vitamin almaktayız. Vitaminler, yalnız nebatlarda teşekkül eder. Hepsinin kimya
yapıları anlaşılmış olup, bazıları suni yapılmaktadır. Vitaminler birer büyük
harf ile gösterildiği gibi, hususi isimleri de vardır. Vitaminlerin ilaç olarak
kullanıldığı başlıca hastalıklar şunlardır:
A - Bebeklerin, hamile kadınların ve ihtiyarların zafiyet hallerinde, görme
zayıfladığında, yaraların iyi olmasının gecikmesinde ve tansiyon yükselmesinde.
B Komplex - Mide ve hücrelerdeki hazım bozukluğunda.
B1 - Sinir zafiyetinde, çarpıntıda, ödemde ve romatizmada.
B2 - Dil ve deri hastalıklarında, adale gerilmesinde, konjonktivitte,
tüberkülozda.
B3 - Hazım yolları iltihaplarında, karaciğer kifayetsizliğinde, kurşun,
barbitürik ve sülfamid zehirlenmesinde.
B4 - Agronülositosda, kan zehirlenmelerinde, romatizmada.
B6 - Sinir hastalıklarında, adale tesennücünde, ispirto ile ve ispirtolu
içkilerle zehirlenmelerde.
B12 - Kansızlıkta, sinir bozukluğunda.
C - Skorbüt ve kanamalarda, soğuğa ve yorgunluğa mukavemeti az olanlarda,
romatizmada, ruh hastalıklarında.
D - Kemik hastalıklarında, tüberkülozda, alerjide.
E - Cinsi zafiyetlerde, Ayise kadındaki asabi rahatsızlıklarda, kalb ve damar
hastalığında, romatizma ağrılarında.
F ve H1 - Cilt hastalıklarında.
H2 - Ateşli cilt hastalıklarında, nefes darlığında.
I ve J - Karaciğer zafiyetinde.
K - Kanamalarda.
M - Cilt sertleşmesi, siyatikte
.
N - Zehirlenmelere karşı mukavemeti arttırır.
O ve T - Hazımsızlıkta, kemik hastalığında.
P - Damar zafiyetinde, basurda, ödemde, egzamada.
B2, B6, B12, C ve E vitaminleri, fazla alınırsa, zarar vermez. A vitamininin
fazlası, kafada tansiyonu arttırıp, ruhi ve asabi bozukluk yapar ise de,
alınmayınca düzelir. B1 fazlası, hassasiyeti bozar. P’nin fazlası, tansiyonu
düşürür. D’nin fazlası, kanda kalsiyumu arttırıp, bulantı, kusma, ruhi ve asabi
bozukluk yapar. Fitate de sodyum verilerek, kalsiyumun kana geçmesi azaltılır.
Derviş Muhammed Nidai efendinin 1578 senesinde yazdığı, Türkçe (Menafiun-nas) kitabında,
hastalıklar ve ilaçları uzun bildirilmektedir. Kitap altmış bab, 376 sayfadır.
33. sayfasında diyor ki, (Baş ağrısı deva ile gitmezse, Bekara suresinin 196.
ayetini, femen’den ev-nüsük kadar yazıp, başında
götüre, bi-iznillah şifa bulur. Başına besmele ve sonuna üskün
lillah yazılır.) Abdestli olarak ve İslam harfleri ile yazmalıdır.
NOT: Bu yazı, Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabından alınmıştır.