(Ben kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl zannederse öyle bulur) hadis-i kudsîsinden murat nedir? Çok günahkâr bir Müslüman, (Allah bizi affeder) diye hüsnüzan etse affedilir mi?
Allah’a hüsnüzan etmeli
CEVAP
Eğer kul, Allah'ın kendisini affedeceğini umuyorsa, onu affeder. Allah’tan
ümidini kesmişse, (Ben mutlaka cehennemliğim) diyorsa, Cehenneme gider. Bir
hadis-i şerif:
(Kıyamette, günahkâr biri, Cehenneme götürülürken, “Ya Rabbî, dünyada sana
hep hüsnüzan ettim, rahmetinden ümidimi kesmedim” der. Allahü teâlâ da, “Onu
bırakın! Kulumu beni zannettiği gibi karşılarım” buyurur.) [Beyhekî]
Gençlikte, Allah'ın azabından korkmalı, günahlardan çok sakınmalı. Gevşek
davranırsa küfre düşebilir. Ama ihtiyarlayınca, ömrünün sonuna doğru, öleceği
zaman, daha çok Allahü teâlâya hüsnüzan etmeli. Yani (Ben çok günahkârsam da,
Allahü teâlâ beni affeder) diye ümit etmelidir! Bir hadis-i şerif:
(Ölürken mutlaka Allahü teâlâya hüsnüzan edin!) [Müslim]
Ölüm hâlindeki bir Müslüman, (Günahlarımdan korkuyor, fakat Allah’tan ümit
kesmiyorum) dediği zaman, Peygamber efendimiz, (Böyle korku ile ümit,
şu ölüm anında kimde bulunursa, Allahü teâlâ, ona umduğunu verir ve onu
korktuğundan emin kılar) buyurur. (Tirmizî)
Vefat etmiş bir zatı, rüyada görüp hâlini sorarlar. O da, (Allahü teâlâ, (Ey
kötü ihtiyar, şunları niçin yaptın?) diye beni azarlayınca, çok
korktum. Ben de, “Ya Rabbî, hadis-i kudsîde okuduğuma göre bana böyle muamele
edilmeyeceğini sanıyordum” dedim. (Nasıl muamele edileceğini
sanıyordun?) buyurdu. Ben de, (Müslüman olarak saçı sakalı
ağaran kuluma azap etmekten hayâ ederim) mealindeki hadis-i kudsîyi
okuduğumu söyledim. Allahü teâlâ, (Evet, o hadis-i kudsî doğrudur. Ben
de seni mağfiret ettim) buyurdu. (Kıyamet ve Âhiret)
Allahü teâlânın, her sıfatı gibi merhameti de sonsuzdur. Bir âyet-i kerime
meali:
(Allah'ın merhameti sonsuzdur.) [Furkan 70]
(Sonsuz merhamet sahibi, zerre kadar imanı olana elbette rahmet eder) diye
düşünmeliyiz. Bir hadis-i şerif:
(Allahü teâlânın mümine olan merhameti, bir annenin çocuğuna olan
merhametinden daha üstündür.) [Buhârî]
Bir anne, evladını Cehennem ateşine atar mı? Elbette atmaz. Daha merhametli
olan Rabbimiz, mümin kulunu hiç atmaz. Yeter ki, zerre imana sahip olalım!
Çünkü (İmansız olana merhamet etmem) buyuruyor. Zerre imanı
olana, yüzünü Rabbimize dönene, Ona hüsnüzan edene çok merhamet eder. Şu
hadis-i kudsîyi unutmamalıyız:
(Ben, kulumun beni zannettiği gibi ona muamele ederim. O, beni andıkça ben
onunla beraberim. O, beni gizli anarsa, ben de onu gizli anarım. O, beni bir
toplum içinde anarsa, ben de onu daha hayırlı bir toplum içinde anarım. O, bana
bir karış yaklaşırsa, ben ona bir zra yaklaşırım. O, bana bir zra yaklaşırsa
ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak
giderim. Bana şirk koşmadan dünya dolusu günahla gelse, ben de onu bir o kadar
çok mağfiretle karşılarım.) [Buhârî, Müslim, İ. Ahmed]
O hâlde, Allahü teâlâya hep hüsnüzan etmeliyiz. Günahımız ne kadar çok olsa da,
bizi affedeceğine hüsnüzan ederek ümitli olmalıyız. Bir âyet-i kerime meali:
(De ki: “Ey çok günah işlemekle haddi aşan kullarım, Allah’ın
rahmetinden [bizi affetmez diye] ümidinizi kesmeyin! Çünkü
Allah, [imanı olanın] bütün günahlarını hiç şüphesiz affeder.
Elbette O, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.) [Zümer
53]