►Zekatın Fazileti Hakkında / Hadis
Zekatın Fazileti
Riyâzus
Sâlihîn / İmâm Nevevî
BÖLÜM: -92-
Zekatın Fazileti hakkında sahih hadis-i şerifler...
1209. İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu
aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
"İslâm dini beş esas üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına
ve Muhammed'in
Allah'ın resulü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca
gitmek ve ramazan
orucunu tutmak. "
Buhârî, Îmân 1, 2; Tefsîru sûre (2), 30; Müslim, Îmân 19–22. Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 3; Nesâî, Îmân 13
1210. Talha İbni Ubeydullah radıyallahu
anh şöyle dedi:
Uzaktan sesini duyup ne dediğini anlayamadığımız saçı başı dağınık Necidli bir
adam Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem'in huzuruna geldi. Resulullah'a yaklaştı. Bir de
baktık ki, İslâm'ın ne
olduğunu soruyor. Bunun üzerine Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
– "Bir gün bir gecede beş vakit namaz kılmaktır" buyurdu. Adam:
– Kılmam gereken başka namaz var mı? dedi.
– "Hayır yok! Nâfile olarak kılarsan o başka" buyurdu. Resûlullah
sallahu aleyhi ve sellem sözüne
devam ederek:
– "Bir de ramazan ayı orucunu tutmaktır" buyurdu. Adam yine:
– Tutmam gereken başka oruç var mı? dedi. Resûl–i Ekrem Efendimiz:
– "Hayır yok. Nâfile olarak tutarsan o başka!" buyurdu.
Râvî Talha radıyallahu anh diyor ki, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
adama zekât vermeyi
söyledi. Adam:
– Vermem gereken başka sadaka var mı? dedi.
– "Hayır yok. Nâfile olarak verirsen o başka" buyurdu.
Bu defa Adam:
– Bu söylediklerinden ne fazla ne eksik yaparım" diyerek Resûlullah'ın
huzurundan ayrıldı.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– "Eğer sözüne sahip çıkarsa, kurtuldu gitti" buyurdu.
Buhârî, Îmân 34, Savm 1, Şehâdât 26, Hiyel 3; Müslim, Îmân 8, 9. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 1; Tirmizî, Mevâkît 4; Sıyâm 1; Nesâî,
Sıyâm 1, Îmân 23
1211. İbni Abbas radıyallahu anhümâ'dan
rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem Muaz'ı Yemen'e (vali ve zekât âmili olarak) göndermiş ve ona şu tâlimâtı
vermiştir:
– "Onları önce Allah'tan başka tanrı olmadığına ve benim, Allah'ın elçisi
olduğuma şehâdet
getirmeye davet et. Eğer bunu itiraf ile sana itaat ederlerse, Allah'ın, onlara
günde beş vakit
namazı farz kıldığını açıkla. Buna da itaat ederlerse, zenginlerinden alınıp
fakirlerine verilecek
olan zekâtı Allah'ın farz kıldığını onlara bildir. "
Buhârî, Zekât 1, Tevhîd 1; Müslim, Îmân 29. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 5; Nesâî, Zekât 46; İbni Mâce, Zekât 1
1212. İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan
rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in, Allah'ın elçisi olduğuna
şehâdet edinceye,
namazı kılıp zekâtı verinceye kadar insanlarla savaşmam bana emrolundu. Bunları
yaparlarsa,
–İslâm'ın hakkı olan hadler hariç– canlarını, mallarını benden korumuş olurlar.
Gerçek
durumlarının hesabını görmek ise Allah'a kalmıştır. "
Buhârî, Îmân 17, 28, Salât 28, Zekât 1, İ'tisâm, 2, 28; Müslim, Îmân 33–36. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 95; Tirmizî, Tefsîru sûre (88);
Nesâî, Zekât 3; İbni Mâce, Fiten 1–3
1213. Ebû Hüreyre radıyallahu anh dedi ki,
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in vefatı
üzerine, yerine Ebû Bekir halife seçilip de Araplar’dan kimileri dinden
dönünce, Ebû Bekir bunlara
karşı savaş açtı. Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh :
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem "Ben insanlarla Allah'tan başka
ilâh yoktur deyinceye
kadar savaşmakla emrolundum. Kim kelime–i tevhîdi söylerse, –İslâm'ın hakkı
olan hadler
hariç– mal ve canını benden korumuş olur. Gerçek hesabını görmek ise Allah'a
kalmıştır"
buyurmuşken şimdi sen onlarla nasıl savaş edersin? diye karşı çıktı.
Ebû Bekir:
– Allah'a yemin ederim ki, namazla zekâtın arasını ayıranlarla mutlaka
savaşırım. Çünkü zekât, malın
(ödenmesi gerekli) hakkıdır. Allah'a yemin ederim ki, Resûlullah'a verdikleri
bir deve yularını bile
bana vermekten kaçınırlarsa, sırf bu sebepten dolayı onlarla savaşırım"
cevabını verdi.
Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh şöyle dedi:
"Yemin ederim ki, zekât vermek istemeyenlerle savaş konusunda Allah
Teâlâ'nın, Ebû Bekir'in
kalbine tam bir kararlılık vermiş olduğunu gördüm ve doğrunun bu olduğunu anladım. "
Buhârî, İ'tisâm 2, Zekât 1, 40, İstitâbe 3; Müslim, Îmân 32. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 1; Tirmizî, Îmân 1; Nesâî, Zekât 3, Cihâd 1
1214. Ebû Eyyûb radıyallahu anh demiştir
ki bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem'e:
– Beni cennete götürecek bir amel söyle! dedi. Resûl–i Ekrem de:
– "Allah'a ibadet eder, O'na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılar,
zekâtı verir ve akrabanı
görüp gözetirsin!" buyurdu.
Buhârî, Zekât 1, Edeb 10; Müslim, Îmân 12, 14. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 10
1215. Ebû Hüreyre radıyallahu anh dedi
ki, bedevînin biri Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'e
geldi ve:
– Ey Allah'ın Resulü! İşlediğim takdirde cennete gireceğim bir amel söyle bana,
dedi. Resûl–i Ekrem:
– "Allah'a, hiçbir şeyi ortak koşmaksızın kulluk edersin. Farz olan
namazları kılarsın. Yine farz
olan zekâtı verirsin ve ramazan orucunu tutarsın" buyurdu. Bedevî:
– Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, bu söylediklerine hiçbir
şey ilâve etmem, dedi.
Adam dönüp gidince Peygamber aleyhisselâm:
– "Cennetlik birini görmek kimi mutlu ediyorsa, şu kişiye bakıversin!" buyurdu.
Buhârî, Zekât 1; Müslim, Îmân 15, Fezâilü's–sahâbe 150. Ayrıca bk. İbni Mâce, Rü'yâ 10
1216. Cerîr İbni Abdullah radıyallahu anh
şöyle dedi:
"Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e, namaz kılmak, zekât vermek
ve bütün müslümanların
iyiliğini istemek üzere biat ettim. "
Buhârî, Îmân 42, Mevâkîtü's–salât 3, Zekât 2, Şurût 1; Müslim, Îmân 97–98. Ayrıca bk. Nesâî, Bey'at 6, 17
1217. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den
rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
"Zekâtı verilmeyen her altın ve gümüş, kıyamet günü ateşte kızdırılarak
plaka haline getirilip
sahibinin yanları, alnı ve sırtı bunlarla dağlanır. Bu plakalar soğudukça,
süresi elli bin sene olan
bir günde kullar arasında hüküm verilinceye kadar sahibine azap için tekrar
kızdırılır. Neticede
kişi, yolunun ya cennete ya da cehenneme çıktığını görür. "
– Ey Allah'ın elçisi! Peki zekâtı verilmeyen develerin durumu nedir? dediler.
Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
– "Hakkı ödenmeyen her deve sahibi, –ki su başlarına geldikleri zaman
sağılıp sütünün
muhtaçlara dağıtılması da bu haklar arasındadır– kıyamet günü düz ve geniş bir
sahaya
yatırılır. O develer de en semiz hallerinde ve bir tek yavru bile dışarıda
kalmamak şartıyla o
kişiyi ayaklarıyla çiğner ve dişleri ile ısırırlar. Öndekiler geçtikçe
arkadakiler gelir (aynı şeyi
yapar). Süresi elli bin sene olan bir günde insanlar hakkında hüküm verilinceye
kadar bu böyle
devam eder. Neticede kişi, yolunun ya cennete veya cehenneme çıktığını görür.
"
– Ey Allah’ın elçisi! Peki zekâtı verilmeyen sığırlar ile koyunların durumu ne
olacak? dediler. Resûl–i
Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– "Hakkı (zekâtı) verilmemiş her sığır ve koyun sahibi, kıyamet günü düz
ve geniş bir yere
yatırılır. İçlerinde eğri boynuzlu veya boynuzsuz veya boynuzu kırık bir tane
bile hayvan
bulunmaksızın o hayvanlar o kişiyi boynuzları ile süser, tırnakları ile
çiğnerler. Öndeki geçince
arkadaki onu takip eder ve bu durum süresi elli bin yıl olan bir günde kullar
arasında hüküm
verilinceye kadar devam eder. Neticede kişi, yolunun ya cennete veya cehenneme
çıktığını görür.
"
– Ey Allah'ın elçisi! Ya atların durumu nedir? dediler. Resûlullah aleyhisselâm
şöyle buyurdu:
– "Atlar üç sınıftır. Kişi için yük olan at vardır; örtü olan at vardır,
ecir ve sevap olan at vardır.
Yük ve vebal olan at sahibinin sırf çalım satmak ve İslâm'a düşmanlık yapmak
için beslediği
attır. Bu, o adam için vebaldir, Örtü olan at sahibinin Allah rızâsı için
beslediği ve binit ve
koşum olarak üzerindeki Allah'ın hakkını ödediği, iyice bakıp gözettiği attır;
bu sahibi için bir
perde ve örtüdür. Ecir ve sevap olan ata gelince, o da sahibinin müslümanlara
yardımcı olmak
maksadıyla Allah yolunda besleyip çayır ve bahçelerde otlattığı attır. Atın o
çayır veya bahçeden
yediği ve çıkardığı şeyler sayısınca sahibine iyilik yazılır. Hatta at ipini
koparıp da bir–iki tur
atarsa, onun izleri ve pislikleri adedince sahibine iyilik yazılır. Ya da
sahibi sulamak niyeti
olmadığı halde onu bir nehir kenarından geçirirken at su içecek olsa, Allah
onun içtiği su
yudumları adedince sahibine iyilik yazdırır. "
– Ey Allah'ın elçisi! Peki ya eşeklerin durumu nedir? dediler. Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
– "Kim zerre kadar bir hayır işlerse onun karşılığını görür. Kim zerre
kadar kötülük yaparsa
onun karşılığını görür" meâlindeki umûmi mânalı âyetten başka bana eşekler
hakkında özel bir bilgi
verilmedi. "
Müslim, Zekât 24; Buhâri, Cihâd 48 ( kısmen)