"Hasımlar bizi tâciz etti ancak biz onları rahatsız etmeyiz!.."
08/12/2024 Pazar Köşe yazarı V.T
Bir gün, Küçük Ârif Çelebi için Bolvadin mahkemesine şikâyette
bulunurlar!
Küçük Ârif Çelebi Mevleviyye tarîkatının
büyüklerindendir. Afyonkarahisar’ın Bolvadin ilçesinde doğdu ve orada yaşadı.
Şeyh Küçük Mehmed Efendinin sohbetlerinde yetişip kemâle geldi. Hocası onu kızı
ile evlendirerek kendisine dâmad yaptı. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin mânevî
işâreti ile hocasının vefâtından sonra yerine geçti.
Bir gün, Bolvadin mahkemesine şikâyette bulunup,
mahkeme ilâmı çıkarttırdılar. Mahkemede hasımlar kendisinden hak talebinde
bulundular. Yaratılıştaki cömertlikleri sebebiyle istenilen meblağı îtirâz
etmeden ödediler ve şöyle buyurdular: "Hasımlarımın bu fakiri tâciz
ettiği, rahatsız ettiği akıl sâhipleri indinde mâlumdur. Ancak, bu istenilen
meblağın gerekçesinin açıklanmasını istesek, biz onları tâciz etmiş olurduk.
Çünkü o zaman işin içyüzü ortaya çıkardı. Sonra biz bu
borçtan berî olduğumuza yemin etsek, dedemiz hazret-i Ebû Bekr'in yolundan
ayrılmış olurduk. Zîrâ yok yere ona bin dînar borç isnâd edildiğinde böyle bir
borcu olmadığına dâir yemin etmeyip, o borcu verdi. Ayrıca onların bize karşı
muâmeleleri sebebiyle sevap kazanmamız, onların ise bizim yüzümüzden
cezâlandırılmaları bize uygun düşmez."
Küçük Ârif Çelebi bir sohbetleri sırasında şöyle
buyurdu: "Bizden istenilen malı îtirâz etmeden vermekle, o kadarcık bir
şey için yemini fedâ etmekten, buna ilâveten aramızda düşmanlığın büyümesinden,
pâdişâhımızın başını ağrıtmaktan da sakınmış olduk."
Küçük Ârif Çelebi, Büyükkalecik köyüne gitmişti.
Etrâfı seyrederken yüksekçe bir kaya görüp oraya merdivenle çıktı. O bölge hep
taşlık ve kayalıktı. Etrâfa ibret ve hayranlıkla bakıyordu. Bu sırada köy
halkından şakacı birisi, kayaya dayalı merdiveni sakladı. Şeyh Ârif Çelebi
inmek için merdiveni aradığında; "Bize bir ikrâmda bulunmadıkça merdiven
gelmez" diye latîfe yaptı.
Çelebi Ârif Efendi de; "Doğru
söylüyorsun" deyip cebinden üç avuç dolusu para serpti. Herkes para
toplamakla meşgul iken, Allahü teâlânın izni ile herkesin gözünden kaybolup,
dergâhındaki odasına gidip oturdu. Biraz sonra orada bulunanlar yerden
paraları toplayıp doğrulduklarında taşın üstünde Çelebi Ârif Efendiyi
göremediler. Etrâfı aradıkları hâlde bulamadılar. Herkes şaşırıp kaldı. Durumu
haber vermek için dergâha gittiklerinde, Ârif Efendiyi odasında oturuyor
buldular. Nasıl geldiğini sorduklarında; "Bu bize ecdâdımızdan mîrâstır.
Bunda garib bir şey yoktur" buyurdu.