İslâmiyet üç kısımdır: İlim, amel ve ihlâs...
02/03/2019 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Emirleri ve yasakları öğrenmek, öğrendiklerine tâbi olmak, bunları yalnız Allah rızası için yapmak lâzımdır.
Kadı Hüseyn Merverrûzî hazretleri Şafiî fıkıh âlimidir. Horasan’da Merverrûz’da doğdu. Nîşâbur'da büyük âlimlerden fıkıh ilmi tahsil etti. Memleketine dönerek kadılığa tayin edildi. 462 (m. 1069)’de Merverrûz'da vefat etti. Buyurdu ki:
Küçük olsun, büyük olsun, şirkten yâni küfürden başka günah işleyip, tevbe etmeden ölen bir mümin, şefaat olunmakla, yahut hiçbir sebep olmadan, yalnız Allahü teâlânın merhamet etmesi ile, affolunabilir. Küçük günah, affedilmezse, Cehennemde azap çekilecektir. Kul hakkı da bulunan günahların affı güçtür ve azapları daha şiddetli olacaktır. Zevcesinin mehrini vermemek ve insanların hak dîni öğrenmelerine mâni olmak, kul haklarının en büyüğüdür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bir zaman gelir ki, insan kazancının helâlden mi, haramdan mı olduğunu düşünmez.)
(Bir zaman gelir ki, İslâmiyete yapışmak, elinde ateş tutmak gibi güç olur.)
Bunun için, haramların hepsinden ve tahrîmî mekruhlardan sakınmak takvâ olur. Farzları ve vâcibleri terk etmek haramdır. Müekked sünnetleri özürsüz terk etmek tahrîmen mekruh olur denildi.
İtikatta ve ahlakta ve amelde emrolunanları terk edene azap yapılacaktır. Azaba sebep olan şeyleri terk etmek lâzımdır. Bir günahı terk etmek, meselâ beş vakit namazı her gün kılmak çok lâzımdır.
Yapılmaması lâzım olan şeyler, ya belli bir uzuv ile yapılır, yahut bütün beden ile yapılır. Günah işlenen uzuvlardan sekiz uzuv meşhurdur. Bu uzvlar, kalp, kulak, göz, dil, el, mide, ferc ve ayaklardır. Kalp, insanın göğsünde, sol tarafında bulunan yürek denilen et parçasına nefh olunmuş ruhanî bir latîfedir. Ruh gibi, mücerred olan bir varlıktır. Günah işleyen, bu uzuvların kendileri değildir. Bunlarda bulunan his kuvvetleridir. Dünyada ve âhirette saadete kavuşmak, rahat etmek isteyen kimse, bu uzuvların günah işlemelerine mâni olmalıdır.
Günah işlememek, kalbinde meleke, tabîat, hâlini almalıdır. Bunu başarabilen kimseye müttekî ve sâlih denir. Allahü teâlânın rızasına, sevmesine kavuşarak, velîsi olur. Kalpte tabîat hâlini almadan, kendini zorlayarak günahlardan sakınmak da, takvâ olur ise de, velî olmak için, günah işlememek tabîat, huy hâlini almalıdır. Bunun için de, kalbin temizlenmesi lâzımdır. Kalbin temizlenmesi, İslâmiyete uymakla olur. İslâmiyet üç kısımdır: İlim, amel, ihlâs. Emirleri ve yasakları öğrenmek, öğrendiklerine tâbi olmak, bunları yalnız Allah rızası için yapmak lâzımdır.