Beş namaz vakti gelince...
14/10/2018 Pazar Köşe yazarı S.K
Beş namaz vakitleri gelince, melekler der ki: Ey
Âdem oğulları, kalkınız! İnsanları yakmak için hazırlanmış olan ateşi namaz
kılarak söndürünüz."
İslam âlimlerinin büyüklerinden İbni Âbidin hazretlerinin
yazdığı ve Hanefi mezhebinde en kıymetli ve en sağlam fıkıh kitaplarından olan
Redd-ül-muhtâr kitabında şöyle buyuruyor:
Âdem aleyhisselâmdan beri, her dinde bir vakit namaz var
idi. Hepsinin kıldığı, bir araya toplanarak bize farz edildi. İslâmiyyetin
emrettiği, bildiğimiz ibâdete, namaz (Salât) ismi verilmişdir.
Mükellef olan [yani akıllı ve büluğ, ergenlik çağına eren] her Müslümanın,
her gün beş vakit namazı kılması farzdır, Allahü teâlânın emridir. Farz olduğu,
Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde, açıkça bildirilmişdir. Mirac gecesinde,
beş vakit namaz emrolundu. Mirac, Hicret'ten bir yıl önce, receb ayının
yirmiyedinci gecesinde idi. Miracdan önce, yalnız sabah ve ikindi namazı vardı.
Farz namazların önemini bildirmek için, Muhammed Rebhâmî
(rahmetullahi aleyh), dörtyüzkırkdört kitaptan toplayarak, yazdığı
Riyâd-un-nâsıhîn adındaki kitabında buyuruyor ki:
İslam dininde en kıymetli iki hadis kitabı olan Buhârî ve
Müslim’de, Câbir bin Abdullah’ın (radıyallahü anh) bildirdiği bir hadîs-i
şerîfte, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): (Birinin evi önünde nehir
olsa, her gün beş kere bu nehirde yıkansa, üzerinde kir kalır mı?)
diye sordu. Hayır, yâ Resûlallah! dedik. (İşte, beş vakit namazı kılanların
da böyle küçük günâhları affolunur) buyurdu.
Tefsir alimlerinin büyüklerinden Abdullah ibni Abbâs
(radıyallahü anhümâ) diyor ki: Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem”
işittim. Buyurdu ki: (Namaz kılmayanlar, kıyâmet günü, Allahü teâlâyı
kızgın olarak bulacaklardır.)
İbni Cevzî (rahmetullahi aleyh) El-muğnî ismindeki
tefsîrinde buyuruyor ki: (Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” buyurdu
ki: Beş namaz vakitleri gelince, melekler der ki; ey Âdem
oğulları, kalkınız! İnsanları yakmak için hazırlanmış olan ateşi namaz kılarak
söndürünüz.)
Tefsîr-i Muğnî’de diyor ki: (Büyüklerden biri şeytâna
dedi ki; "senin gibi olmak istiyorum, ne yapayım?" İblîs
sevinip, "benim gibi olmak istersen, namaza ehemmiyyet verme ve doğru,
yalan, her şeye yemîn et, yani çok yemîn et!" dedi. O kimse de
"hiçbir namazı bırakmayacağım ve artık yemîn etmiyeceğim" dedi.)
İslam alimlerinin büyüklerinden Seyyid Abdülhakîm
Arvâsî hazretleri her vesîle ile sohbetlerinde namazdan bahsederlerdi. "Namaz,
aman namaz, nerede ve ne şart altında olursa olsun mutlaka namaz kılın" buyururdu.
O hâlde, namazlarımızı kaçırmamalı, bu hususta gevşek
davranmamalı, namazı seve seve kılmalı. Çoluk çocuğumuza İslamiyet’i öğretmeli,
namaz kılmanın önemini anlatmalıyız...