Tövbe eden, günah işlememiş gibidir...
22/07/2022 Cuma Köşe yazarı A.D
"Çölde devesini kaybedip sonra bulan kimsenin sevinmesinden çok, Allahü teâlâ, kulunun tövbe etmesine sevinir."
"İnsan beşer,
durmaz şaşar" demişler. Ancak, işlenen hata, günâh ne kadar büyük
olursa olsun, samimi bir şekilde tövbe edilirse, pişman olunursa, Allahü teâlâ
onu affeder. Çünkü Cenâb-ı Hak affetmeyi seviyor.
Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, çok
affedicidir, affetmeyi sever.) [Hâkim]
(Çölde devesini
kaybedip sonra bulan kimsenin sevinmesinden çok, Allahü teâlâ, kulunun tövbe
etmesine sevinir.) [Buhari]
Ne büyük lütuf ve
ihsan. Biz günahımıza pişman olunca, Cenab-ı Hak seviniyor.
Bekara sûresinin
otuzuncu âyetinde, melekler, meâlen, "Yâ Rabbî! Yeryüzünde fesat çıkaracak
ve kan dökecek olan insanları niçin yaratıyorsun" dediklerinde,
"Onlar fesat çıkarmazlar" demedi. "Sizin
bilmediklerinizi ben bilirim... Siz onların işlerine bakarsınız. Ben
kalplerindeki imana bakarım. Siz, günahsız olduğunuza bakıyorsunuz. Onlar,
benim rahmetime sığınırlar. Sizin günahsız olduğunuzu beğendiğim gibi, Müslümanların
günahlarını affetmeyi de severim. Benim bildiğimi sizler bilemezsiniz. İmanı
olanları, ezelî olan lütfuma kavuşturur, ebedî olan lütfum ile hepsini
okşarım" buyurdu.
Bir günah işleyince
hemen tövbe etmek farzdır. Tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir. Allahü
teâlâ, hadîs-i kudsîde buyuruyor ki:
(Ey insanoğlu,
günahlarınıza tövbe ederek, kendi kendinize ikrâmda bulunun! Sâlih amel
işleyerek cihâd edin! Henüz kıyâmet kopmadan kıyâmetin dehşetini düşünüp ona
göre hazırlanın! İşittiğiniz hâlde, sağırlardan olmayın! Gönlünüze gelen
sıkıntı, mal ve rızkınızdaki eksiklik, mâlâyanî sözlerden ve zamanı iyi
değerlendirmemekten ileri gelir. Başkalarının kusurlarını gördüğü vakit, kendi
kusurunu hatırlamayan, şeytanı sevindirir, Rahmânı gücendirir. Gizli ve açık
bütün yaptıklarınızdan sorulacaksınız. Oruç tutanlara sayısız nimetler ihsân
ederim. Tövbe edenleri azâbımdan emîn kılarım. Her nimet bendendir. Bunun için
yalnız bana şükredin! Her şeyi veren benim. Her şeyi benden isteyin!
Rahmetimden ümit kesen helâk olur.)
(Ey Dâvud, benim
kapımı kim çaldı da ona açmadım? Benden kim bir şey istedi de ona vermedim?
Bana kim duâ etti de kabul etmedim? Beni kim andı da ben onu anmadım? Ey Dâvud,
günahkârlara müjde ver, sâlihleri de korkut!)
Dâvud aleyhisselâm
bunu nasıl yapacağını suâl edince Allahü teâlâ buyurdu ki:
(Günahkârları tövbe ile, benden ümit kesmemekle müjdele! Benden ümit kesmeyip tövbe ederlerse günahlarını affederim. Sâlihleri de ibâdetleriyle korkut ki; ibâdetlerine aldanmasınlar!)