Abdestte itibar edilmeyen şüphe!
26/07/2021 Pazartesi Köşe yazarı V.T
"Kişi, abdestinin bozulup bozulmadığından şüpheye düşse; bu
şüpheye itibar edilmez."
Ömer Hulûsi Efendi Osmanlı âlimlerindendir. Gümüşhane’de doğdu. İstanbul’a
giderek medrese tahsilini tamamladı. Kütahyalı Ahmed Efendiden tasavvuf
terbiyesi alarak icâzet verildi. Meclis-i Tedkikat-ı Şer‘iyye ve Mecelle-i
Ahkâm-ı Adliyye âzalığı, Bâb-ı Fetvâ’ya reisliği yaptı. 1291 (m. 1875)’de vefat
etti. Hazırlanmasında hizmeti geçen Mecelle’de şöyle yazmaktadır:
“Ukudda itibar mekasıd ve meaniyedir; elfaz ve mebaniye değildir.” Misal:
Bir kimse usulü dairesinde tanzim ettiği senette “Şu malımı oğlum Ahmed’e hibe
ediyorum. Sağ olduğum müddetçe bu malda tasarruf edeceğim, ben öldükten sonra
oğlum Ahmed tasarruf edecek ve diğer vârislerim müdahale etmeyecektir” demiş olsa,
“hibe ediyorum” tabiriyle bu tasarrufun hibeye hamli mümkün ise de “Ben sağ
olduğum müddetçe tasarruf edecek” ibaresinin delaleti ile maksadın vasiyet
olduğu anlaşılır.
“Şekk ile yakin zail olmaz.” Misal: Abdestli olan bir kişi,
abdestinin bozulup bozulmadığından şüpheye düşse, abdestinin bozulduğuna dair
kesin bir bilgi olmadıkça bu şüpheye itibar edilmez, bu abdestle kıldığı
namazlar sahih kabul edilir. Bir kimse “Filan şahsa zannımca şu kadar lira
borcum vardır” dese bununla borç sabit olmaz.
“Bir şeyin bulunduğu hâl üzere kalması asıldır.” Misal: Kayıp kişinin
hayatta olduğu geçmişte kesin olarak bilinmekte iken, öldüğüne dair kesin bir
delil bulunmadıkça hayatta olduğu kabul edilir. Dolayısıyla, bu durumdaki
kişinin ölümüne dair kesin bilgi elde edilmedikçe, malları mirasçılarına
paylaştırılamaz.
“Kadim kıdemi üzerine terk olunur.” Misal: Bir evin yağmur suları, eskiden
beri komşusunun bahçesine akmaya devam ettiği hâlde, komşusu, “bundan sonra
akıtmam” diyemez. Çünkü bu uygulama “kadim” olmuştur.
“Zarar kadim olmaz.” Misal: Yayaların geçişini engelleyecek şekilde
yapılmış balkonlar, kamu sağlığını tehdit eden kanalizasyon ve çöplükler, ne
kadar eski uygulamalar olursa olsun kaldırılır veya tamir edilip zararları
giderilir.
“Bir zamanda sabit olan şeyin hilafına delil olmadıkça bekasıyla hükmolunur.” Misal: Bir kimsenin başka birine borçlu olduğu, ikrar veya başka bir delille sabit olduktan sonra bu şahıs, borcunu ödediğini veya kendini bu borçtan ibra edildiğini iddia etse, söz, yeminle birlikte alacaklıya ait olur.