Akıllılık, daha üstün olan bir akla uymaktır
18/07/2021 Pazar Köşe yazarı V.T
Nebi ve kamil veliler aklın aklıdırlar! Diğer akılları bir deve
katarı gibi çekip götürürler!..
Adni Recep Dede, Mevlevî şair ve ariflerindendir. Yunanistan’da
Serez’de doğdu. Neşati ve Ağazade gibi Mevlevî büyüklerinden feyz aldı.
Belgrad’a gönderilerek orada Mevlevîhane açıp halkı irşad etti. 1100 (m.
1688)’de orada vefat etti. “Nihal-i Tecellâ” isimli eserinde, Mesnevi-i
şeriften seçilmiş birçok beyitleri şerh etmiştir. Bu eserinde şöyle nakleder:
Deve yük taşımakta güçlüdür ama kendi başına iş göremez. Her devenin
başında bir sahibi vardır. Devenin de gözü var ama o kendi gözünü bırakır
sahibinin gözünü göz edinir. Deve kendi aklını ve isteğini sahibinin aklına ve
isteğine kurban etmiştir. Kendi istediği yere değil çekildiği tarafa gider. Sen
de tence deve gibisin, aklınsa deveci. Akıl tenini her tarafa çeker, durur. Sen
tenine değil aklına uy. Nebi ve kamil velilerse aklın aklıdırlar; bütün diğer
akılları bir deve katarı gibi çekip götürürler. Akıllılık daha üstün akla
uymaktır, kendi aklına değil.
Ham ile olgunun bir farkı eldeki imkânı kullanış biçimidir. Olgun kişi
toprağa ellese altın kesilir. O kötülükten bile iyilik çıkarır,
imkânsızlığı imkâna çevirir. Leşin kokusunu duymaz da parlayan dişlerine hayran
olur. Güneş gibi çiği pişirir, misk gibi yaklaşanı kokular. Nasipsiz hamın
elindeyse altın bile küle döner. Kendi uyumsuzluğunu çevresine de bulaştırır,
düşerken başkalarını da düşürür. Değer bilmediği için altın değerindeki
insanlar onun yanında geçmez mangıra döner, hor ve hakir duruma düşerler.
Dış benzerliği iç benzerliği demek değil. Nasıl ki şekeri ekmek şekline de
soksan tadı ekmek değil yine şekerdir. Yediğin şeyin şeker mi ekmek olduğunu
bilmek için tatmak lazım. Gözün tatmadan yana nasibi yok çünkü. O hâlde kalıbı
şekere benzeyen her adamı da şeker sanma. Bu dünya elbisesiz adamlar ve adamsız
elbiselerle doludur.
Canlı balık için deniz hayat, kara ölümdür. Ama kâğıda bir balık resmi yapsan onun ne denizden haberi olur, ne karadan. Bunların benzerliği sadece şekilden ibarettir. İnsanların kimisi de yalnız kalıp insanıdır. Dışarıdan bakınca onların gözü kulağı, dili dudağı var sanırsın. Gerçekteyse kalıbın burnu yoktur ki iyilikten bir koku alsın, kulağı ve gözü yoktur ki hayırlı sözleri işitsin, güzeli görsün. Yüzü kara zenciye sabun da bir kara boya da. Gerçek zenci ise gönül zencisidir. O gönlün terazisi kırıktır; bu yüzden iyilikle kötülüğün farkını tartamaz.