Helâl kazanmak her Müslümana farzdır...
23/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı A.D
“Kambur oluncaya kadar namaz kılsanız ve kıl gibi oluncaya kadar oruç
tutsanız, haramdan kaçınmadıkça, kabul edilmez, faydası olmaz.”
Dinimizin emir ve yasakları, bütün Müslümanlar için
geçerlidir. Helal her Müslüman içindir. Bir hadis-i şerifte mealen buyuruldu
ki: (Helâl kazanmak her Müslümana farzdır.)
Şu kadar var ki, büyük evliya zatlar, avam gibi
değildir. Onlar, harama düşme tehlikesi ile mubahların çoğunu terk ederler.
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) buyurdu
ki: "Bizler harama düşmek korkusu ile helallerin onda dokuzundan
kaçındık."
Avamın, salihlerin ve müttekilerin haramdan
sakınmaları farklıdır. Müslüman halk, haramlardan kaçınırken, salihler
haramlarla beraber, şüphelilerden de kaçınırlar. Müttekiler ise, helal olup da,
şüpheli veya harama sebep olmak korkusu olan şeylerden de sakınırlar. Bir hadis-i
şerifte mealen buyuruldu ki:
(Bir Müslüman, tehlikeli olan şeyin korkusundan
dolayı, tehlikesiz şeyden sakınmadıkça, mütteki olamaz!)
Büyük velîlerden İbrâhim bin Edhem hazretleri anlatır:
-Bir gece Mescid-i Aksâ'da kalmak istedim. Câmi
vazifelilerinin beni görmemeleri için içeride bulunan hasırların arasına
gizlendim. Çünkü içeride kalmama izin vermezlerdi... Gece, geç vakit
olunca kapı açıldı ve içeriye tanımadığım bir zât girdi. Yanında derviş
kıyâfetli kırk kişi daha vardı. O yaşlı zât mihrâba geçti iki rekat namaz
kıldıktan sonra öbürlerine döndü. İçlerinden biri;
-Bu gece burada tanımadığımız, bizden olmayan
biri var, dedi. Mihrâbda bulunan, tebessüm etti ve;
-Evet İbrâhim bin Edhem var kırk gündür
kalp huzuru ile ibâdet yapamamaktadır, dedi.
Bunları duyunca açığa çıktım. Mihrâbda bulunan
zâta;
-Evet doğru söylüyorsunuz. Lütfen bunun sebebini de
bildiriniz, dedim. O zât şöyle anlattı:
-Filan zaman Basra’da hurma satın almıştın. Bu sırada
yere bir hurma düştü. Sen onu kendi hakkın zannederek
aldığın hurmaların içine koydun. Onu yediğin için kırk gündür,
ibâdetlerinden tad alamıyorsun!..
Bu sözleri duyduktan sonra, ertesi gün hemen
hurmayı satın aldığım zâtın yanına gittim. Olanları anlatıp kendisinden
helâllik diledim. O da hakkını helâl etti ve şöyle dedi:
-Mademki bu iş bu kadar hassastır o hâlde, ben
şimdiden sonra hurma satmayı; tartı-terazi işini bıraktım!..
O zat, gerçekten dükkânını kapattı. Rızkını başka bir
işle temin ediyordu. Vakitlerinin çoğunu da ibâdetle geçirmeye
başladı. Nihâyet o da Allahü teâlânın sevgililerinden oldu...
Abdullah bin Ömer hazretleri buyurdu
ki:
“Kambur oluncaya kadar namaz kılsanız ve kıl
gibi oluncaya kadar oruç tutsanız, haramdan kaçınmadıkça, kabul edilmez,
faydası olmaz.”