Fâtih'in, kapısından giremediği dergâh!
28/11/2024 Perşembe Köşe yazarı V.T
Ebü'l-Vefâ hazretleri, Fâtih Sultan Mehmed Han'la görüşmek
istememişti. Talebeleri merak ettiler...
Şeyh Ebü'l-Vefâ hazretleri İstanbul'daki meşhûr velîlerdendir. İsmi Mustafa’dır. Konya'da doğdu. İstanbul’a gelerek tahsîlini yaptıktan sonra, evliyânın büyüklerinden Abdüllatîf-i Kudsî hazretlerinin sohbetlerinde bulundu. Tasavvuf ilminde ve hâllerinde de yetişip yükseldi. 1490 (H.896) târihinde İstanbul'da vefât etti.
Bir defâsında, Fâtih Sultan Mehmed Han kapısına kadar
geldiği hâlde onunla görüşmemiştir. O da üzülerek, geri dönüp gitmiştir. Onunla
görüşmemesinden dolayı kendisi de üzülmüş, hattâ gözlerinden iki damla gözyaşı
yanaklarına inmiştir. Yanında bulunanlar; "Efendim neden pâdişâhı kabûl
etmediniz? Hem siz buna üzüldünüz, hem de o üzüldü" dediler. Ebü'l-Vefâ
hazretleri, gözünden akan iki damla gözyaşını eliyle silerek; "Doğru
söylersiniz. Ama inanıyorum ki, benim ona olan sevgim ve onun bana olan
ihtiyâcı, bize asıl vazifemizi unutturacak kadar fazladır. Dostluğumuz,
sohbetimiz, birçok vatandaşın işinin yarım kalmasına sebep olacak. Sonunda
dayanamayıp pâdişâhlığı bırakmak isteyecek. Şimdi anladınız mı? Sultânı niçin
kabûl etmediğimi?" buyurdu.
Sultan İkinci Bâyezîd-i Velî, Ebü'l-Vefâ hazretlerini
çok sever ve üstün tutardı. Kızını evlendirirken, nikâhı teberrüken Vefâ
hazretlerinin yapmasını ve onun huzûrunda olmasını istedi. Vefâ hazretlerine
kırk bin akçe göndererek durumu arz etmişti. Fakat Vefâ hazretleri bu hediyeyi
kabûl etmedi ve; "Muhyiddîn Konevî Efendi vardır. Fakirdir, bu parayı ona
verirsiniz. Bereketli bir zâttır. Onu getiriniz, bu işi o yapsın" buyurdu.
Bunun üzerine o zâtı getirip, nikâhı kıydırdılar.
Kendisine, şehrimize, şu kadar ağırlıktaki taşı
kaldıran ve şu kadar ağır yük taşıyan birisi geldi dediklerinde; "Abdest
ibriğini taşımak, ondan zordur" buyurdu. Bu ne doğru ve ne güzel bir
cevaptır. Çünkü, ağır taşı kaldırma ve ağır yük taşımada nefsin hazzı vardır.
Bunun için nefse kolay gelir. Abdest ibriğini taşımakta ise, nefse muhâlefet
vardır. Bunun için nefse daha zor ve daha ağır gelir.
Sultan İkinci Bâyezîd-i Velî,
Ebü'l-Vefâ hazretlerini çok severdi. İlminin, yaşayışının hayrânı idi. Bu
sebepten vefât ettiği zaman cenâze namazında bulundu. Hattâ o esnâda, kefenini
açıp, yüzüne bakarak, eskiden beri olan hasret ateşini bir parça gidermek
istedi. Kefenini açıp baktıklarında, Ebü'l-Vefâ hazretleri yüzünü sağ eliyle
kapatmıştı."