“Dünyâ, imtihân için sâlih kullardan alındı"
30/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı V.T
"İnsanı, Allahü teâlâdan uzaklaştıran perdelerin en zararlısı, dünyâ
düşüncelerinin kalbe yerleşmesidir."
Şemsüddîn Muhammed Rûcî hazretleri evliyânın
büyüklerindendir. 1417 (H. 820) senesinde Türkistan’da Rûc köyünde doğdu.
Mevlânâ Sa'düddîn'in sohbetine kavuşarak yüksek derecelere ulaştı ve icazet
verilerek talebe yetiştirdi. 1498 (H. 904) senesinde vefât etti. Buyurdu ki:
"İnsanı, Allahü teâlâdan uzaklaştıran perdelerin
en zararlısı, dünyâ düşüncelerinin kalbe yerleşmesidir. Bu düşünceler, kötü
arkadaşlardan ve lüzumsuz şeyleri seyretmekten hâsıl olur. Çok uğraşarak
bunları kalbden çıkarmak lâzımdır. Faydasız kitap okumak, lüzumsuz şeyler
konuşmak da bu düşünceleri arttırır. Bunların hepsi, insanı Allahü teâlâdan
uzaklaştırır. Kalbin hasta olması, Allahü teâlâyı unutmasıdır. Allahü teâlâya
kavuşmak isteyenlerin bunlardan sakınması, hayâli arttıran her şeyden
kaçınması, uzaklaşması lâzımdır. Allahü teâlâ, çalışmayan, sıkıntıya
katlanmayan, zevklerini, şehvetlerini bırakmayanlara bu nîmeti ihsân
etmez."
“Dünyâ, imtihân için sâlih ve ibâdet edenlerden
alındı. Aldatmak için de, Allahü teâlânın düşmanlarına verildi. Dünyâ verilerek
aldatılanlar, dünyâyı elde etmekle, ele geçirmekle, kendilerine ikrâm
edildiğini zannederler. Allahü teâlânın, Mûsâ aleyhisselâma şöyle buyurduğu
rivâyet edilir: (Zenginliğin geldiğini gördüğün zaman, 'Bu cezâsı
çabuklaştırılmış bir günah' de, fakirliğin geldiğini görürsen, 'Hoş geldin
ey sâlihlerin şiârı, alâmeti' de, istersen rahatlık sâhibini öv.)"
"İnsanlar arasına karışmak, eğer onların
haklarını yerine getirmek için olursa zikir olur."
“Belâların ve şiddetli şeylerin kalkması için
istigfâr, tövbe etmek çok faydalıdır."
"Kulun ıslah olması, kalbinin ıslah olmasına
bağlıdır. Fesâdı da kalbin fesâdına bağlıdır."
"İnsanın izzeti, îmân ve mârifet iledir. Mal ve
mevkî ile değildir."
"İnsan her neye kavuşursa, başına ne gelirse
bunların hepsi takdir-i ezeliyye iledir."
"İnsandan bu fânî dünyâda istenen, kulluk
vazifesini yerine getirip, ibâdetleri yapmasıdır."
"Allahü teâlâ insanı beyhûde
yaratmadı ki, insan kendi hâline terk olunsun. İstediğini yapsın, hevâ-yı nefse
ve hoşuna giden şeye uysun! O, emirlere uymakla ve yasaklardan sakınmakla
mükellef kılınmıştır. İnsan için bunu yapmaktan başka çâre yoktur. Bunu yapmayıp,
nefsine, arzu ve hevesine uyanlar, âsi, inatçı olup, Allahü teâlânın gazabına
uğrarlar ve çeşitli azablara müstahak olurlar."