Din isyan hareketi değildir

Din isyan hareketi değildir

Reformcu diyor ki:
(Din, her çeşit haksızlığa karşı bir isyan, bir başkaldırma hareketidir.)
CEVAP
Mısırlı sosyalist yazarlar da, buna benzer tarifler yapıyorlardı. Milleti isyana sevk edip binlerce kişinin ölümüne sebep olmuşlardı. Bu reformcu yazar da, hep yamukların tarifini alıyor. Peygamber efendimiz ise, (Din, güzel ahlaktır) buyuruyor. (Deylemi)

Yazar, (Din, her alanda kapsamlı bir dünya görüşüdür) diyor. Hâlbuki din, bir görüş değil, ilahi hükümlerdir. Kur’andaki hükümlere görüş demek küfürdür. Görüş, insanlara mahsustur. Kur’an’ın görüşü var demek küfür olur, çünkü görüş mahlûktur. Halık’ın kelamı da mahlûk değildir. Mutezileye göre ise, Kur’an bile mahlûktur. Belki yazar, mutezile görüşünü benimsediği için bu tabirleri rahatça kullanmaktadır.

Bir de din, sadece dünyayı mı ilgilendirir? Âhireti hiç ilgilendirmez mi? Yoksa âhirete inanmıyor mu? Din, dünya ve ahireti kazanmak için konulan ilahi kurallardır. Dünyayı söyleyip de âhireti söylememekteki art niyet nedir? Din dünya görüşüdür demekle, ahiret inkâr mı ediliyor? Edilmiyorsa niye tarif tam yapılmıyor?

İslam âlimleri, (Din, insanları sonsuz saadete götürmek için Allahü teâlâ tarafından gösterilen yol ve hükümler demektir) şeklinde tarif ediyor. İslamiyet’in gayesi olan (Dinin, canın, aklın, malın ve neslin korunması) hükmüne Orta Çağ görüşüdür diyor. Her konuda, yamuklardan örnek vererek İslam âlimlerine saldırıyor.

Kelime-i şehadetin de, kelime-i tevhidin de tarifini, Mısırlı sosyalistler gibi yapıyor. (Kelime-i tevhid, mal ve mülk sahibi zenginlerin Tanrı gibi davranışlarına isyan etme taktiğini güden ve toplumsal eşitliği sağlayan sürekli devrimdir) diyor. (Ben bunları Kur’an ve Sünnet’e göre yazdım) demesinin yalan olduğunu, bu örnekler açıkça göstermektedir. Hangi âyette veya hangi hadiste böyle sosyalistçe bir tarif vardır?

Resulullah, imanı tarif ederken, kalble tasdikin yanında dille de ikrarı bildiriyor. İmam-ı a’zam hazretleri de, (İman, kalble tasdik, dille de ikrardır) buyururken bu yazar, (İkrara, şahit göstermeye gerek yoktur. Kelime-i şehadet demek, bu yönden de yanlıştır) diyor. Hâlbuki İslam âlimlerinin istisnasız hepsi imanı, (Muhammed aleyhisselamın, Allahü teâlâdan getirip bildirdiği şeylerin hepsine, kalble inanıp, dille de ikrar etmektir) diye tarif etmişlerdir. Dille ikrar etmeyenin Müslüman olduğu bilinemez, cenaze namazı kılınmaz, Müslüman mezarlığına konulmaz, şahitliği kabul edilmez, onunla evlenilmez. Daha başka sebepleri de var. Bu bakımdan dille ikrar şarttır. Gayrimüslimler içindeyken, Müslüman olup da bir zarar gelmesin diye dinini gizlemesi caizdir.