Üç Nasihat
Üç Nasihat
Hasan-ı Basri hazretlerinin, halife Ömer bin Abdülaziz’e nasihati şöyledir:
Ey müminlerin emiri, bil ki, Allahü teâlâ, halifeyi, zalimlere, haksızlıklara mani olucu, zayıflara yardımcı, darda kalanlara destek olarak yaratmıştır.
Kendi malını nasıl korur ve evladına nasıl şefkatli davranırsa, halka da öyle davranır. O, bedendeki kalb gibidir. Uzuvlar onun iyi olmasıyla iyi olur, bozulmasıyla bozulur.
Halife, Allahü teâlâya itaat eder. Emrindeki halkı da Ona itaate sevk eder. Rabbimiz, kötülüklerden sakınılması için cezalar emretti. Bunu uygulayacak olanların suç işlemesi yakışır mı?
Ölümü, ölüm anında yakınlarının sana yapacakları yardımın azlığını ve ölümden sonrasını düşün. Ölüme ve ondan sonrasına hazırlık yap.
İyi bil ki, ölümü müteakip bir yere gireceksin. Orada uzun müddet kalacaksın. Dostların yalnız bırakacak, tek başına orada kalacaksın.
Kişinin kardeşinden, ana-babasından, çoluk-çocuğundan kaçacağı günde, sana yardımcı ve dost olacak şeyi hazırla. Herkesin diriltilip gizli olan şeylerin ortaya çıkarılacağı günü hatırla. Artık o zaman bütün sırlar açılmış olacaktır.
Ecel gelip çatmadan ve fırsat elde iken Allahü teâlânın kullarına adaletle hükmet.
Senin felaketine sebep olan şeylerden istifade eden insanlar seni gaflete düşürmesin.
Kendileri dünya menfaatlerine kavuşmak için, seni ahirette kavuşacağın nimetlerden uzaklaştırırlar.
Bugünkü gücüne kuvvetine bakma, ahirette halinin ne olacağını düşün, ona göre iş yap.
Bir ağ gibi seni saran ölüm her an yaklaşmaktadır. Hesap vereceğini unutma!
Şeyh Edebali hazretlerinin, talebesi ve damadı Osman beye nasihati:
“Ey oğul, sen beysin, bundan sonra biz öfkelenirsek, senin uysal olman lazım. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Âcizlik, hata bize, hoş görmek sana. Geçimsizlik, uyumsuzluk, anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlama sana. Bölmek bize, bütünlemek sana. Üşengeçlik, tembellik bize, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.
Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma, insanı yaşat ki, devlet yaşasın.
Ey oğul, işin ağır ve çetin, Allah yardımcın olsun.”
Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey’in, oğlu Orhan Bey’e nasihati:
Din işlerini her şeyden önce ele al, yürütmekte de asla gevşeklik gösterme! Çünkü bir farzın yerine getirilmesini sağlamak, din ve devletin kuvvetlenmesine sebep olur.
Din gayreti olmayan, eğlenceye düşkün ve tecrübe edilmemiş kimselere iş verme! Çünkü Yaradan’dan korkmayan, yarattıklarından da çekinmez.
Zulümden, İslamiyet’e aykırı şeylerden son derece uzak dur! Seni zulüm ve bid’ate teşvik edip sürükleyenleri, devletinden uzaklaştır ki, bunlar seni yıkılışa sürüklemesinler.
Devlet hizmetinde ihlasla ömrünü tüketen sadık devlet adamlarını daima gözet. Böyle kıymetli kimselerin vefatından sonra, aile efradını koru, ihtiyacı olanların da ihtiyaçlarını karşıla, tebeandan hiç kimsenin malına mülküne dokunma!
Hak sahiplerine haklarını ver, layık olanlara ihsan ve ikramlarda bulun ve ailelerini de gözet!
Devletin bedeninde kuvvet mesabesinde olan hakiki âlimleri ve fazilet sahiplerini, edip ve yazarları, sanat erbabını gözetip koru. Onlara hürmet, ikram ve ihsanda bulun.
Bir ülkede, olgun bir âlimin, bir ârifin, bir velinin bulunduğunu duyarsan, onlara her türlü imkanı tanıyarak ülkene yerleştir ki, hükümetin süresince âlim ve ârifler memleketinde çoğalsın. Din ve devlet işleri nizama oturup ilerlesin.
Sakın, orduna ve zenginliğine mağrur olma. Benim hâlimden ibret al ki, zayıf, güçsüz bir karınca misali, hiç layık olmadığım halde buraya geldim ve Allahü teâlânın nice ihsanlarına kavuştum. Sen de benim uyguladığımı yap!
Bu yüce dinin mensuplarını ve itaat eden diğer tebeanı himaye eyle! Allahü teâlânın hakkını ve kullarının hakkını gözet. Devletin zaruri ihtiyaçları dışında sarfiyatta bulunmaktan son derece sakın! Senden sonra geleceklere de aynı şeyi tembih eyle. Daima adalet ve insaf üzerine bulun. Zulme meydan verme. Herhangi bir işe başlayacağın zaman Allahü teâlânın yardımına sığın! Tebeanı, düşmanların ve zalimlerin saldırılarından koru. Haksız olarak hiç kimseye muamelede bulunma. Daima halkını hoşnut edecek şeyleri arayıp, yapılmasını sağla. Onların gönlünü kazanmayı, bunun devamını büyük nimet bil! Halkın sana olan güveninin sarsılmamasına son derece dikkat eyle!
Ey müminlerin emiri, bil ki, Allahü teâlâ, halifeyi, zalimlere, haksızlıklara mani olucu, zayıflara yardımcı, darda kalanlara destek olarak yaratmıştır.
Kendi malını nasıl korur ve evladına nasıl şefkatli davranırsa, halka da öyle davranır. O, bedendeki kalb gibidir. Uzuvlar onun iyi olmasıyla iyi olur, bozulmasıyla bozulur.
Halife, Allahü teâlâya itaat eder. Emrindeki halkı da Ona itaate sevk eder. Rabbimiz, kötülüklerden sakınılması için cezalar emretti. Bunu uygulayacak olanların suç işlemesi yakışır mı?
Ölümü, ölüm anında yakınlarının sana yapacakları yardımın azlığını ve ölümden sonrasını düşün. Ölüme ve ondan sonrasına hazırlık yap.
İyi bil ki, ölümü müteakip bir yere gireceksin. Orada uzun müddet kalacaksın. Dostların yalnız bırakacak, tek başına orada kalacaksın.
Kişinin kardeşinden, ana-babasından, çoluk-çocuğundan kaçacağı günde, sana yardımcı ve dost olacak şeyi hazırla. Herkesin diriltilip gizli olan şeylerin ortaya çıkarılacağı günü hatırla. Artık o zaman bütün sırlar açılmış olacaktır.
Ecel gelip çatmadan ve fırsat elde iken Allahü teâlânın kullarına adaletle hükmet.
Senin felaketine sebep olan şeylerden istifade eden insanlar seni gaflete düşürmesin.
Kendileri dünya menfaatlerine kavuşmak için, seni ahirette kavuşacağın nimetlerden uzaklaştırırlar.
Bugünkü gücüne kuvvetine bakma, ahirette halinin ne olacağını düşün, ona göre iş yap.
Bir ağ gibi seni saran ölüm her an yaklaşmaktadır. Hesap vereceğini unutma!
Şeyh Edebali hazretlerinin, talebesi ve damadı Osman beye nasihati:
“Ey oğul, sen beysin, bundan sonra biz öfkelenirsek, senin uysal olman lazım. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Âcizlik, hata bize, hoş görmek sana. Geçimsizlik, uyumsuzluk, anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlama sana. Bölmek bize, bütünlemek sana. Üşengeçlik, tembellik bize, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.
Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma, insanı yaşat ki, devlet yaşasın.
Ey oğul, işin ağır ve çetin, Allah yardımcın olsun.”
Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey’in, oğlu Orhan Bey’e nasihati:
Din işlerini her şeyden önce ele al, yürütmekte de asla gevşeklik gösterme! Çünkü bir farzın yerine getirilmesini sağlamak, din ve devletin kuvvetlenmesine sebep olur.
Din gayreti olmayan, eğlenceye düşkün ve tecrübe edilmemiş kimselere iş verme! Çünkü Yaradan’dan korkmayan, yarattıklarından da çekinmez.
Zulümden, İslamiyet’e aykırı şeylerden son derece uzak dur! Seni zulüm ve bid’ate teşvik edip sürükleyenleri, devletinden uzaklaştır ki, bunlar seni yıkılışa sürüklemesinler.
Devlet hizmetinde ihlasla ömrünü tüketen sadık devlet adamlarını daima gözet. Böyle kıymetli kimselerin vefatından sonra, aile efradını koru, ihtiyacı olanların da ihtiyaçlarını karşıla, tebeandan hiç kimsenin malına mülküne dokunma!
Hak sahiplerine haklarını ver, layık olanlara ihsan ve ikramlarda bulun ve ailelerini de gözet!
Devletin bedeninde kuvvet mesabesinde olan hakiki âlimleri ve fazilet sahiplerini, edip ve yazarları, sanat erbabını gözetip koru. Onlara hürmet, ikram ve ihsanda bulun.
Bir ülkede, olgun bir âlimin, bir ârifin, bir velinin bulunduğunu duyarsan, onlara her türlü imkanı tanıyarak ülkene yerleştir ki, hükümetin süresince âlim ve ârifler memleketinde çoğalsın. Din ve devlet işleri nizama oturup ilerlesin.
Sakın, orduna ve zenginliğine mağrur olma. Benim hâlimden ibret al ki, zayıf, güçsüz bir karınca misali, hiç layık olmadığım halde buraya geldim ve Allahü teâlânın nice ihsanlarına kavuştum. Sen de benim uyguladığımı yap!
Bu yüce dinin mensuplarını ve itaat eden diğer tebeanı himaye eyle! Allahü teâlânın hakkını ve kullarının hakkını gözet. Devletin zaruri ihtiyaçları dışında sarfiyatta bulunmaktan son derece sakın! Senden sonra geleceklere de aynı şeyi tembih eyle. Daima adalet ve insaf üzerine bulun. Zulme meydan verme. Herhangi bir işe başlayacağın zaman Allahü teâlânın yardımına sığın! Tebeanı, düşmanların ve zalimlerin saldırılarından koru. Haksız olarak hiç kimseye muamelede bulunma. Daima halkını hoşnut edecek şeyleri arayıp, yapılmasını sağla. Onların gönlünü kazanmayı, bunun devamını büyük nimet bil! Halkın sana olan güveninin sarsılmamasına son derece dikkat eyle!