Devamını Okuyun...
İdareciliğin mektebi yoktur derler. Bu sözün doğru tarafı vardır. İdareci, idarecilik kabiliyeti olan insanın, hadiselerle pişip yoğrulması ile yetişir...
Her idareci, elemanlarından iyi iş, yüksek randıman bekler. Elemanlarının arı gibi çalışıp bal yapmalarını ister...
Takdir ve ilgi toplamak arzusu herkeste vardır. Mesela bir kadın, kocasının ilgisini üzerine toplamak için, yalandan hastalanır. Bir çocuk parmağındaki yarayı, ona buna gösterip, ilgilenmelerini ister...
Âlimler buyurdu ki:“İyilik, sevgi kazandırır. Kötülük, düşmanlığa sebep olur. Münakaşa etmek, düşman kazandırır. Uymak, itaat etmek, dostluk meydana getirir...
Bir gece Harun Reşid, veziri Fudayl-i Bermeki’ye, “Beni bir kimsenin yanına götür. Kalbim, bu göz kamaştırıcı, şaşalı hayattan sıkıldı...
Hasan bin Muhammed bin Hasan, Ömer bin Abdülazize:- Ya Ömer! Üç şey vardır ki, kimde bulunursa imanı kâmil olur dedi...
[Mısır meliki Efdale nasihati]Ey Emir-ül-müminin! Bu saltanat senden öncekinin ölmesi ile eline geçti. Senden önceki, şimdi bu saltanattan ölmek suretiyle uzaklaştığı gibi, sen de uzaklaşacaksın...
İnsanlarla iyi geçinebilmenin iki şartı vardır: 1- İyi bir insan olmak, 2- İnsanları iyi tanımak...
Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde, işlerin ehli olana yani layık olduğu kimselere verilmesi emrediliyor. Görev yerlerinin emanet olduğu, bu emanetlere riayet edilmesi, uyulması emredilmektedir...
Hazret-i Ali buyuruyor ki:1- Halka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket duyguları besleyin. Başarınızın onları azarlayıp sert davranmakta yattığı fikrine kapılmayın...
Dinimiz, cemiyetin huzur içinde yaşaması, kargaşadan uzak olması için âmirler kötü de olsa, onların meşru emirlerine itaati emretmektedir. Allahü teâlâ buyuruyor ki...
Bir idare altındaki toplulukların, ahlak ve özellikleri, birbirine zıtlık yönünden, aynı yerde yetişmiş olan bitkilere benzer. Bazısı tatlı ve faydalı, bazısı da acı ve zehirli olur...
İlmi istemek, ilmin peşinde çok koşmak idareciliğin temelidir. Temeli olmayan bir bina yıkılmış bir harabe gibidir. Her işi layık olana vermek gerekir!...
İdarecinin yardımcısında bulunması gereken özelliklerden bazıları şunlardır:1- İlimBilenle bilmeyen bir olmaz...
İdarecilik otoritesi üçe ayrılır:1- İdareciliğin otoritesinin halk arasındaki heybet, kuvvet ve saygısı.2- Müstakil olarak işlerin çözümüne girişebilme ve intizam getirme özelliği.3- İdare kuvveti...
İdareci için çok önemli ve değerli hasletlerden bazıları şöyle:Adaletli, akıllı, cesur, cömert, yumuşak huylu, vefalı, şefkat ve merhametli, sabırlı, affedici, şükredici, itidalli, bilgili, namuslu ve vakarlı olmak...
Danışmanlık yapacak kişilerde şu vasıflar aranmalıdır:1- Anlayışlı ve zeki olmak.2- Güvenilir olmak.3- Doğru sözlü olmak...
İstişare toplantısında tartışılan görüşün, çeşitli yorumları ileri sürüldükten, tam bir incelemeden geçtikten ve doğruluğu kesinlik kazandıktan sonra idareci, onu zamanında uygulama alanına koymalıdır...
İdare altındakiler üç sınıfa ayrılır:1. Sınıf: Akıllı, dindar ve fazilet sahibidir, idarecinin başarılı olması için, karşılaştığı güçlüklerin çözümlenmesinde daima ona yardımcı olurlar...
Sakınılması gereken her şeyde işi sağlam tutmayı elden bırakmamalıdır! Eğer sakınılması gereken şeylerin zararından kurtulursan, sakınmış olman sana hiçbir zarar ve eksiklik getirmez...
Nimet hakkını tanımayan, emniyet içinde olmanın ve rahatça yaşamanın kadrini bilmeyen, haddini aşanları cezalandırmak gerekir...
Hükümdar, elinden geldiği kadar bol yemek yedirmelidir. Peygamber efendimiz, (Allah’ın kullarına bol yemek yedirmek, saltanat ve idarenin ömrünü uzatır) ve (En iyiniz, yemek yedireninizdir) buyuruyor...
Her zaman iki işi bir kişiye, bir işi de iki kişiye asla vermemelidir. Böylece işler hep düzenli yürür. Çünkü, iki iş, bir kişiye verildiği zaman bu iki işten biri daima bozuk ve kusurlu olur...
Hasan-ı Basri hazretlerinin, halife Ömer bin Abdülaziz’e nasihati şöyledir:Ey müminlerin emiri, bil ki, Allahü teâlâ, halifeyi, zalimlere, haksızlıklara mani olucu, zayıflara yardımcı, darda kalanlara destek olarak yaratmıştır...
İdarecinin gayesi, müessesenin hedefini gerçekleştirecek bir atmosfer hazırlamak olmalıdır. Bir idareci, elemanları etkileyerek motive edebilmeli...
Başarılı olmak için şunlar mühimdir:1- Herkesin özelliği ayrıdır. Bir makinenin çalıştırılmasını, ayarlanmasını ve tamirini bildiren bir “el kitabı” vardır...
Sevilmenin yolu sevmesini bilmektir. Başka bir tabirle, iyi insan, herkes tarafından sevilir. Dinimizin bildirdiği esaslara uyan Müslüman iyi insan demektir...
1- Allahü teâlânın dinini cihana yaymayı gaye edindim. Her zaman, her yerde İslamiyet için çalıştım.2- Adamlarımı on ikiye ayırdım, bir kısmı da üstün fikirleriyle bana yardım ettiler...
Herkesle arkadaşlık yapmak uygun değildir. Hadis-i şerifte, (Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir, o halde kiminle arkadaşlık edeceğinize çok dikkat edin) buyuruldu. (Hakim)...
Arkadaşlık güzel huyun meyvesidir. İnsanlarla dostluk kuramamak kötü huyun neticesidir. Güzel ahlak, birbirini sevmeyi, kötü ahlak düşmanlığı gerektirir...
Atalarımız, (Kiminle gezdiğini söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim) demişlerdir. Ancak ortak vasıfları olanlar birbiriyle arkadaşlık yaparlar...
Arkadaşın hakkına riayet edebilmek için onun sırrını saklamalıyız! Ayıbını örtmeliyiz! Konuştuğu zaman sözünü kesmeden dinlemeliyiz!...
Bir kimse, biriyle bir an sohbette bulunsa, kıyamette ona, arkadaşlık hakkına riayet edip etmediği sorulacaktır. Arkadaşımızın üzerimizde hakkı vardır...
Gıyabında kusurlarından bahsetmemelidir. Bize söylediği şeyleri sır olarak kabul edip kimseye söylememeliyiz! Arkadaşın hoşlanmadığı şeyleri söylememelidir...
Lüzumsuz tekliflerde bulunarak arkadaşa yük olmamalıdır! Mümkün mertebe ihtiyacını arkadaştan gizlemelidir!Ondan mal ve mevki istememelidir...
Arkadaşımız günah ve kusurunda ısrar ediyorsa, halini düzeltecek şekilde güzel nasihatlerde bulunmalıdır! Eğer arkadaşımız, ilim sahibi ise, hatasını teşhir etmememiz lazımdır...
Arkadaşa bildiğimizi öğretmek, nasihat etmek lazımdır. Arkadaşımızın ilme olan ihtiyacı mala olan ihtiyacından az değildir. Nasihate ihtiyacı varsa gizli yapmalıdır...
Takdir edip sevdiğiniz arkadaşa, onu sevdiğinizi hal ve hareketlerle bildirmek kâfi değildir. Dil ile de söylemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki...
Bir arkadaşla karşılaştığımız zaman ona ismiyle hitap etmek; onu tanıdığımızı, onu unutamadığımızı, görünce sevindiğimizi anlatır, ismini hatırlayamazsak veya yanlış bir isim söylersek, bu hatamız kolay kolay unutulmaz...
Herkes genel olarak iltifattan hoşlanır, yaptığı işlerin takdir edilmesini ister, başarılarından bahsedilmesini sever. İnsanları tanıyabilmek için, önce kendimizi iyi tanımak lazımdır...
Biz, başkasına nasıl davranırsak, başkaları da bize öyle davranır. Bir kimse, karşılaştığı bir arkadaşına selam verirken elini cebinden çıkartsa, onun bu halini gören arkadaşı da elini cebinden çıkartarak selamını alır...
Yalan ve hile dinimizde büyük günahtır. Fakat harpte caizdir. Din düşmanlarının zararından korunmak veya Müslümanları korumak için yalan söylemek caizdir...
- İnandığın âmirin yanında çalış!- Âmirine akıl verme, yol göstermeye kalkışma; arz et.- Âmirinle mümkün mertebe “ben” ve “benim...”le başlayan cümlelerle konuşma...
Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’den tavsiyelerÇalışma hayatının genel prensipleri: Her işin ve mesleğin kendi bünyesine mahsus çalışma ve işleme usul ve kuralları vardır. Bunları meslek sahipleri bilir.
İslam ahlakına uymalı. Buna uymadan sağlanan iletişim, karşılıklı menfaate dayanır. Yani, hep almaya dayanır. Hâlbuki dinimiz alma değil, verme dinidir...
Başarılı bir iş adamı diyor ki: Otuz yıllık çalışmalarım esnasında, başarılı olmak için uygulamaya çalıştığım prensiplerimden bazıları...
Başsız olmak kötü olduğu gibi, iki başlı olmak da kötüdür. İki başlı iş, doğru yürümez. Şef, müdürden daha bilgili, daha tecrübeli olsa da, kendi başına emir vermesi yanlış olur. Emir vermekten hoşlanmak, bir hastalıktır...
Adalet, güler yüz ve tatlı dil1- Adaletle hareket etmeli. Adalet sınırı aşılınca kalb kırılır. Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerinse, süsü ve güzelliğidir...