Birbirlerine izzet şeref vermek, insanların elinde midir?
İzzet ve şeref isteyen
CEVAP
Şeref kelimesi sözlükte, yükseklik, büyüklük, yüksek mertebe, insanlar
arasında geçerli ve makbul olma, cenab-ı Hakka itaat ve yüksek hizmeti ile çok
ihsana kavuşma demek olup, gerçek şeref, yalnız Müslümanlıktadır. Âyet-i
kerimelerde mealen buyuruluyor ki:
(İzzet ve şeref isteyen, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah’ındır.)[Fatır
10]
(Kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet, şeref mi arıyorlar? Bilsinler
ki, bütün izzet yalnızca Allah’a aittir.) [Nisa 139]
(“Eğer bu savaştan Medine’ye dönersek, andolsun ki, şerefliler, alçakları
oradan çıkaracak” diyorlardı. Oysa, şeref Allah’ın, Peygamberinin ve
Müminlerindir.) [Münafikun 8]
(Allah indinde en üstününüz, en şerefliniz takvada en ileri olandır.) [Hucurat
13] (Takva, Allah’a ve Resulüne inanıp, emirlerine riayet etmektir.)
(Kur’an-ı kerim, şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.) [Hakka 40,
Tekvir 19]
(Yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, küçük günahlarınızı örter ve
sizi şerefli bir yere [Cennete] koyarız.) [Nisa 31]
(De ki, mülkün gerçek sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verir,
dilediğinden geri alırsın. Dilediğini aziz, şerefli; dilediğini de zelil
edersin.) [Al-i İmran 26]
Allahü teâlâ, son âyet-i kerimede insanları dört sınıfa ayırmıştır:
1- Hem mülk, hem de şeref verdikleri. [Süleyman aleyhisselam gibi]
2- Mülk verip, şeref vermedikleri. [Firavun, Nemrut gibiler]
3- Şeref verip, mülk vermedikleri. [Mülk sahibi olmayan her
Müslüman böyledir]
4- Şeref ve mülk vermedikleri. [Mülk sahibi olmayan her kâfir
böyledir]
Peygamber efendimiz de, (Şeref ve üstünlük, mal ile değil, ilim ve
irfan iledir) buyuruyor. Üstünlük, şeref, büyük bir zatın yakını
olmakta da değildir. Kan bakımından daha yakın olan, daha üstün olsaydı,
Hazret-i Abbas, Hazret-i Ali’den daha üstün olurdu. Kan bakımından çok yakın
olan Ebu Leheb’de ise, şeref ve üstünlük hiç yoktur.
Hazret-i Ömer, kölesi ile nöbetleşe deveye biniyorlardı. Şam’a girerken deveye
binme sırası köleye geldiği için, köle deve üzerinde idi. Şam ordusunun
kumandanı olan Ebu Ubeyde bin Cerrah, bir heyetle karşılayıp, (Ya Halife! Böyle
ne yapıyorsun? Bütün Şamlılar, bilhassa Rumlar, Müslümanların halifesini görmek
için toplandılar. Sana bakıyorlar. Bu yaptığını beğenmezler) der. Hazret-i Ömer
buyurur ki:
(Ya Eba Ubeyde! Senin bu sözün, buradaki insanlar için çok zararlıdır.
İşitenler, insanın şerefini, vasıtaya binerek gitmekte ve süslü elbise giymekte
sanacaklar. Şerefin, Müslüman olmakta ve ibadet yapmakta olduğunu
anlamayacaklar. Biz aşağı insanlardık. Allahü teâlâ Müslüman yapmakla bizleri
şereflendirdi. Allahü teâlânın verdiği bu şereften başka şeref ararsak, Allahü teâlâ
bizi yine zelil eder. Her şeyden aşağı eder. İzzet, İslam’dadır. İslam’ın
ahkâmına uyan, aziz olur. Bu ahkâmı beğenmeyip, izzeti, şerefi, saadeti başka
şeylerde arayan zelil olur.)