►Bir Eve Girerken İzin İstemek Hakkında / Hadis
Bir Eve Girerken İzin İstemek
Riyâzus Sâlihîn / İmâm Nevevî
BÖLÜM: -51-
Bir Eve Girerken İzin İstemek hakkında sahih hadis-i şerifler...
872. Ebû Mûsa el–Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İzin istemek üç defadır. İzin verilirse girersin, verilmezse geri dönersin. ”
Buhârî, İsti’zân 13; Müslim, Edeb 33–37. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Edeb 127, 130; Tirmizî, İsti’zân 3; İbni Mâce, Edeb 17
873. Sehl İbni Sa’d radıyallahu anh’den rivayet edildiğine
göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“İzin istemek göz(ün evin ayıplarını görmemesi) için şart kılınmıştır. ”
Buhârî, İsti’zân 11; Müslim, Edeb 41. Ayrıca bk. Tirmizî, İsti’zân 17
874. Rib’î İbni Hirâş şöyle dedi:
Benî Âmir’den bir adamın bize haber verdiğine
göre, bu zât, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem evde
iken, “İçeri gireyim mi?” diye izin istemişti.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hizmetçisine:
“Çık, bu adama izin istemeyi öğret. Önce
es–Selâmü aleyküm desin, sonra gireyim mi diye
sorsun?”, buyurdu. Adam Peygamberimizin
söylediklerini duyarak:
es–Selâmü aleyküm, girebilir miyim? dedi. Bunun
üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ona izin
verdi o da içeri girdi.
Ebû Dâvûd, Edeb 127. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 369
875. Kilde İbni Hanbel radıyallahu anh şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına
gittim ve selâm vermeden huzuruna girdim. Bunun üzerine
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
“Geri dön ve es–selâmü aleyküm, gireyim mi de” buyurdu.
Ebû Dâvûd, Edeb 127; Tirmizî, İsti’zân 18
876. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine
göre, meşhur mi’rac hadisinde, Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sonra Cibrîl beni en yakın semâya çıkardı ve
kapının açılmasını istedi. ”
– Kim o denilince:
– Ben Cibrîl’im, dedi.
– Yanındaki kim denildi.
– Muhammed, dedi. Sonra ikinci kat semâya
çıkardı ve kapının açılmasını istedi.
– Kim o denildi.
– Ben Cibrîl’im, diye karşılık verdi.
– Yanındaki kim denildi.
– Muhammed, dedi. Üçüncü, dördüncü ve diğer
semâlara yükseldikçe, her birinin kapısında:
– Kim o deniliyordu. O da:
– Ben Cibrîl’im cevabını veriyordu.
Buhârî, Bed’ü’l–halk 6; Enbiyâ 43; Menâkıbü’l–ensâr 42; Müslim, Îmân 259–264. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 1
877. Ebû Zer radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir gece dışarı çıkmıştım. Bir de ne göreyim,
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem tek başına
yürüyor. Ben de ay ışığında yürümeye başladım.
Resûlullah başını çevirdi ve beni gördü:
– “Kim o?” diye seslendi. Ben:
– Ebû Zer, dedim.
Buhârî, Rikak 13; Müslim, Zekât 33
878. Ümmü Hânî (Fâhite Binti Ebû Tâlib) radıyallahu anhâ
şöyle dedi:
(Mekke’nin fethi günü) Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem’e gelmiştim. Resûl–i Ekrem yıkanıyor,
Fâtıma da onu insanların gözünden perdeliyordu.
(Ben selâmımı verdim. ) Peygamberimiz:
– “Kim o?” dedi. Ben:
– Ümmü Hânî’yim, diye cevap verdim.
Müslim, Hayz 70–71; Müsâfirîn 81–82. Ayrıca bk. Buhârî, Gusül 21; Salât 4; Tirmizî, İsti’zân 34
879. Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e geldim ve
kapısını çaldım. Resûl–i Ekrem:
– “Kim o?” dedi.
– Benim, diye cevap verdim. Hz. Peygamber:
– “Benim benim!” diye tekrar etti. Galiba bu cevaptan hoşlanmamıştı.
Buhârî, İsti’zân 17; Müslim, Âdâb 38–39. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 128