►Giysilerin Uzunluk ve Kısalığı Hakkında / Hadis
Giysilerin Uzunluk ve Kısalığı
Riyâzus Sâlihîn / İmâm Nevevî
BÖLÜM: -44-
Giysilerin Uzunluk ve Kısalığı hakkında sahih hadis-i şerifler...
791. Esmâ Binti Yezîd el–Ensâriye radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in gömleğinin kolu bileğine kadardı.
Ebû Dâvûd, Libâs 3; Tirmizî, Libâs 27
792. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine
göre, Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Taâlâ kibirlenip büyüklük taslayarak
elbisesinin eteğini yerde sürüyen kimsenin kıyamet
gününde yüzüne bakmaz. ” Bunun üzerine Ebû
Bekir:
– Yâ Resûlallah! Dikkat etmediğimde benim de
elbisemin eteği yerde sürünüyor, dedi. Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Şüphesiz sen bunu büyüklük taslamak için yapmıyorsun” buyurdular.
Buhârî, Libâs 2, Fezâilü’s–sahâbe 5; Müslim, Libâs 43–44. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 25
793. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den
rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah, büyüklük taslayarak elbisesinin
eteklerini yerde sürüyen kimsenin kıyamet gününde
yüzüne bakmaz. ”
Buhârî, Libâs 1, 5; Müslim, Libâs 43 (Ayrıca bk. 617 numaralı hadisin kaynakları)
794. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine
göre, Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Elbisenin topuklardan aşağı olan kısmı ateştedir. ”
Buhârî, Libâs 4. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Libâs 27
795. Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre,
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
“Üç sınıf insan vardır ki, Allah Teâlâ kıyamet
gününde onlarla konuşmaz, onların yüzüne
bakmaz ve kendilerini temize de çıkarmaz. Onlar
için can yakıcı bir azâb vardır. ”
Hadisin râvisi diyor ki:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu sözünü
üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Ebû Zer :
– Ziyana uğradılar ve zarar ettiler; onlar
kimlerdir yâ Resûlallah? dedi. Resûl–i Ekrem şöyle buyurdu:
“Elbisesinin eteğini yerde sürüyen, yaptığı
iyiliği başa kakan ve ticaret malını yalan yere
yeminle satmaya çalışan kimsedir. ”
Müslim’in bir başka rivayetinde: “Kaftanını
sürüyen” denilmiştir. (Aynı numaralı hadisin, aynı
yerde bir başka tarikidir)
Müslim, Îmân l71. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 25; Nesâî, Büyû 5
796. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivâyet edildiğine
göre, Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Uzatılabilecek elbiseler, izar, gömlek ve
sarıktır. Kim bunlardan birini büyüklük taslayıp çalım
satmak için uzatırsa, Allah Teâlâ kıyamet gününde o kimseye bakmaz. ”
Ebû Dâvûd, Libâs 27; Nesâî, Zînet 104. Ayrıca bk. İbni Mâce, Libâs 9
797. Ebû Cürey Câbir İbni Süleym radıyallahu anh şöyle
dedi:
Fikirlerine insanların başvurduğu bir zat
gördüm; onun her söylediğini kabul edip yerine getiriyorlardı.
– Bu zat kimdir? diye sordum.
– Allah’ın Resûlü sallallahu aleyhi ve
sellemdir, dediler. Ben iki defa:
– Aleyke’s–selâm yâ Resûlallah=Sana selâm olsun
ey Allah’ın Resûlü, dedim. Resûl–i Ekrem:
“– Aleyke’s–selâm deme; aleyke’s–selâm, ölülere
verilen selâmdır. es–Selâmü aleyke=selâm sana
olsun, de” buyurdu. Ben:
– Sen Allah’ın Resûlü müsün? diye sordum.
Resûl–i Ekrem:
“– Ben, sana bir sıkıntı ve darlık geldiği zaman
dua ettiğinde senden o sıkıntı ve darlığı gideren,
sana bir kıtlık yılı isâbet ettiğinde dua edince
senin için mahsul bitiren, çölde veya sahrada
deven kaybolduğu zaman dua edince deveni sana
geri getiren O Allah’ın Resûlüyüm” buyurdu.
Bunun üzerine ben:
– Bana tavsiyede bulunsanız, dedim. Hz.
Peygamber:
“– Hiç kimseye sövme” buyurdu. Ben de ondan
sonra ne hür ne köle hiçbir kimseye, ne deve ne
koyun hiçbir hayvana sövmedim. Sonra tavsiyesine
şöyle devam etti: “Hiçbir iyiliği küçük görme;
kardeşinle güler yüzlü bir vaziyette konuş;
çünkü bu da bir iyiliktir. Elbisenin eteklerini dizinin
aşağı tarafına kadar kaldır. Eğer bundan
hoşlanmazsan topuklarına kadar indir. Fakat elbiseni
yerde sürünecek kadar uzatma, çünkü bu kibirden
ve kendini beğenmekten ileri gelir; Allah
kibirlenip kendini beğenenleri sevmez. Eğer bir
kimse sana söver veya sende bulunduğunu
bildiği bir şey sebebiyle seni ayıplarsa, sen o
kişi hakkında bildiğin şeyler sebebiyle onu
ayıplama. Onun bu davranışının vebâli kendine aittir. ”
Ebû Dâvud, Libâs 24; Tirmizî, İsti’zân 27 (Tirmizî’nin rivayeti muhtasardır)
798. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam, elbisesinin eteklerini yerde sürüyerek
namaz kılıyordu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem ona:
– “Git abdest al!” buyurdu. O da gidip abdest
alıp geldi. Hz. Peygamber ona tekrar:
– “Git abdest al!” diye emretti. Bunun üzerine
orada bulunanlardan bir kişi:
– Yâ Resûlallah! Niçin ona abdest almasını
emrettiniz de sonra sustunuz? diye sordu. Resûl–i Ekrem
de:
– “O, elbisesini yerde sürüyerek namaz
kılıyordu. Şüphesiz ki Allah, elbisesinin eteğini yerde
sürüyen kimsenin namazını kabul etmez” buyurdular.
Ebû Dâvûd, Libâs 25. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 83; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 379
799. Kays İbni Bişr et–Tağlibî şöyle demiştir:
Bana, Ebü’d–Derdâ’nın arkadaşı olan babam haber
verdi ve şöyle dedi:
Dımaşk’da, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem’in ashâbından İbnü’l–Hanzaliyye denilen bir zat
vardı. Bu adam yalnız başına yaşayan ve
insanlarla çok az görüşen bir kimse idi. Hep namaz kılar,
namazdan ayrılıp çoluk çocuğunun yanına giderken
de tekbir ve tesbih ile meşgul olurdu. Biz Ebü’d–
Derdâ’nın yanında otururken bu zat yanımıza
uğradı. Ebü’d–Derdâ ona:
– Bize fayda sağlayacak, sana zararı
dokunmayacak bir söz söyle dedi. İbnü’l– Hanzaliyye de şunları
söyledi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir
seriyye göndermiş, bir süre sonra seriyyeye katılanlar
seferden dönmüşlerdi. Onların içinden bir asker
gelip Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
oturduğu yere oturdu; yanındaki adama şöyle
dedi:
– Düşmanla karşılaştığımız zaman bizi bir
görmeliydin; filân kimse düşmana saldırdı, mızrağını
sapladı ve:
– Al benden sana! Ben Gıfarlı delikanlıyım,
dedi. Sen onun bu sözünü nasıl buluyorsun? diye sordu.
Öbür adam:
– Benim kanaatim, o adamın bütün sevabının boşa
gittiğidir, diye cevap verdi. Bu sözü işiten bir
başkası:
– Bunda bir sakınca görmüyorum, dedi. Bunun
üzerine ikisi münakaşa ettiler. Neticede olup biteni
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem duydu ve:
“Sübhânellah! Bu kişinin sevap kazanmasında ve
övülmesinde bir sakınca yoktur!” buyurdu.
Ben Ebü’d–Derdâ’nın buna sevindiğini ve başını
kaldırıp adama:
– Sen bunu Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den bizzat kendin işittin mi? diye sorduğunu
gördüm. Adam:
– Evet, bizzat işittim, dedi. Ebü’d–Derdâ adama
aynı soruyu tekrar edip duruyordu. Hatta ben kendi
kendime: Dizlerinin üzerine çökecek, diyordum.
Babam sözlerine şöyle devam etti:
– İbnü’l–Hanzaliyye, başka bir gün yine yanımıza
uğramıştı. Ebü’d–Derdâ bu defa ona:
– Bize fayda sağlayacak, sana zararı
dokunmayacak bir söz söyle, dedi. O da şunu söyledi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize
şöyle buyurdu:
“Cihad için hazır tuttuğu atı yedirip içirip ona
güzelce bakan kimse, sadaka vermek için elini
açıp hiç kapatmayan kişi gibidir. ”
Bu zat, başka bir gün bize yine uğramıştı.
Ebü’d–Derdâ yine ona:
– Bize fayda sağlayacak, sana zararı
dokunmayacak bir söz söyle dedi. Bunun üzerine İbnü’l–
Hanzaliyye şunları söyledi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
“Hüreym el–Üseydî ne iyi adamdır! Keşke
zülüfleri ile elbisesinin eteklerini uzatmasaydı. ”
Resûl–i Ekrem’in bu sözü Hüreym’e ulaşınca,
hemen eline bir ustura alıp zülüflerini kulak memesi
hizasından kesti; elbisesinin eteğini de
baldırlarını örtecek şekilde kısalttı. İbnü’l–Hanzaliyye bir gün
yine bize uğramıştı. Ebü’d–Derdâ kendisine:
– Bize fayda sağlayacak, sana da zararı
olmayacak bir söz lutfetseniz, dedi. O da şu cevabı verdi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ i
şöyle buyururken işittim:
“Sizler kardeşlerinizin yanına varacaksınız;
binek hayvanlarınızı düzene koyun, elbiselerinize
çeki düzen veriniz ki, insanlar arasında yüzdeki
güzellik timsali ben gibi olunuz. Çünkü Allah
çirkin görünüşü ve kötü sözü sevmez. ”
Ebû Dâvûd, Libâs 25. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, IV, 179–180
800. Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’den rivayet
edildiğine göre, Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir müslümanın güzelce giyinmesi, elbisesinin
eteklerinin, baldırlarını örtecek şekilde
olmasıyladır. Elbisesini topuklarına kadar
uzatmasında bir günah yoktur. Topuklardan aşağıda
olan kısım ise ateştedir. Allah, büyüklük
taslayarak elbisesinin eteğini yerde sürüyen kimsenin
yüzüne bakmaz. ”
Ebû Dâvud, Libâs 26. Ayrıca bk. İbn Mâce, Libâs 8; Muvatta, Libâs 12
801. İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Elbisemin etekleri topuklarımdan aşağı sarkmış
vaziyette Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in
huzuruna uğramıştım. Resûl–i Ekrem:
“Abdullah, elbisenin eteklerini yukarıya
kaldır!” buyurdular. Ben de hemen kaldırdım. Sonra:
“Biraz daha kaldır!” buyurdu, ben biraz daha
kaldırdım. Ondan sonra elbisemin Resûl–i Ekrem’in
tasvip ettiği şekilde olmasına daima dikkat
etmişimdir. Topluluktan biri:
– Nereye kadar kaldırmıştın? diye sordu. İbni
Ömer:
– Baldırlarımın yarısına kadar kaldırmıştım, diye cevap verdi.
Müslim, Libâs 47
802. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine
göre, Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse, kendini beğendiği için elbisesini
yerde sürürse, Allah kıyamet gününde o kimsenin
yüzüne bakmaz. ” Bunun üzerine Ümmü Seleme:
– Kadınlar eteklerini nasıl yapacaklar? diye
sordu. Resûl–i Ekrem:
– “Onlar bir karış aşağı uzatırlar” buyurdu.
Ümmü Seleme:
– O durumda ayakları açılır, dedi. Peygamber
Efendimiz:
– “Öyleyse bir arşın uzatırlar, daha fazla uzatamazlar” buyurdular.
Ebû Dâvûd, Libâs 36; Tirmizî, Libâs 9. Ayrıca bk. Nesâî, Zînet 105; İbni Mâce, Libâs 15