Açlık çekerek ruhen yükselmek...
01/11/2023 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü
Sual: Bazı kimseler,
Peygamberimiz ve ilk Müslümanlar açlık çekerek ruhen yükseldiler diyerek,
aç kalmayı tavsiye ediyorlar. Gerçekten yükselmek için aç mı kalmak gerekir?
Cevap: Bu
konuda, İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
“Din büyüklerinin yolunda, sünnet-i seniyyeye uymak, hâllerini
örtmeye çalışmak, orta hâlli yaşamak, yiyecekte, giyecekte ve her şeyde orta
hâli gözetmek vardır. Cahiller bunları riyazet saymazlar. Bunlara göre riyazet,
yalnız açlık çekmektir. Çok aç kalmayı pek kıymetli sanırlar. Çünkü, hayvanlar
gibi yaşayan bu kimseler, yemeye, içmeye çok önem verirler, hep bunları
düşünürler. Bunun için, yememek, içmemek bunlara ağır riyazet görünür. Bu
câhiller, sünnete uymaya ve benzerlerine hiç kıymet vermezler. Bu yolun
büyüklerine, hâllerini örtmeye çalışmak ve cahillerin kıymet verdikleri
riyazetleri yapmamak lazımdır. Açlık çekmek gibi böyle riyazetleri cahiller
beğenir, şöhrete sebep olur ve sonu kötü olur. Resulullah Efendimiz (sallallahü
aleyhi ve sellem) (Dinde ve dünyada parmakla gösterilmesi,
insana kötülük olarak yetişir. Bundan ancak Allahü teâlânın koruduğu kimse
kurtulur) buyurdu.
Uzun açlıklar çekmek, yemekte ve içmekte orta dereceyi
gözetmekten daha kolaydır. Orta hâli gözetmek riyazetinin, çok aç kalmak
riyazetinden daha üstün olduğu meydandadır. Yiyecekte, giyecekte ve her
işte orta dereceyi gözetmek çok iyidir.
Hak teâlâ, Peygamber Efendimize kırk erkek kuvveti ihsan
etmişti. Bu kuvveti ile ağır açlıklara dayanırdı. Eshab-ı kiram da, insanların
en iyisinin sohbeti yardımı ile bu yüke katlanırlardı. Bu yüzden işlerinde
ve çalışmalarında hiçbir bozukluk ve gevşeklik olmazdı. Aç iken muharebede
düşmanla çarpışırlardı. Eshab-ı kiramdan başkaları, böyle aç kalsalar, edebleri,
sünnetleri, belki de farzları yapamaz hâle gelirlerdi. Gücü yok iken, bu işte
Eshab-ı kirama benzemeye kalkışmak, kendini sünnetleri ve farzları yapamayacak
hâle sokmak olur. Hazret-i Ebu Bekir, Peygamber Efendimiz gibi her gün oruç
tutmak istedi. Zayıflayıp, takati kalmayınca, Resulullah Efendimiz, buna
üzülerek; (İçinizde benim gibi kim vardır? Rabbimin huzurunda
kalırım. Oradan yerim ve içerim) buyurdu. Görülüyor ki,
gücü yetmediği şeyi yapmaya kalkışmak iyi değildir.”