"İlk lokma benden..."
13/10/2020 Salı Köşe yazarı A.U
Âşık Efendi, Edirne'de yaşadı.
Allah dostlarındandı.
1567 senesinde vefât etti.
Zâviyesinin yakınına defnedildi.
Sevenlerinden bir genç vardı.
Bu zâtı ziyâret niyetiyle çıktı evden.
Yolda giderken şöyle düşündü:
"Âşık Efendi'yi bir ziyâret edeyim.
Bereketli yemeklerinden yiyeyim.
Hem Onun ekmeğinde şifâ vardır.
Çoktandır o evde yemek yemedim.
Çok özledim hocamın yemeklerini.
Hele eliyle, ağzıma lokma koysa.
Benim için, ne büyük bir saadettir..."
Bunları geçirdi içinden.
Bu düşünceyle geldi.
Ve girdi dergâhtan içeri.
Âşık Efendi, onu güleryüzle karşıladı.
“Hoş geldin evlât” dedi.
Hoşbeşten sonra odadan çıktı.
Bir sofra ile dönüp buyurdu ki:
“Buyur evlâdım, sofraya otur.
Epeydir bizde yemek yemedin.
Yemeklerimizi özlemişsindir.”
Genç adam;
“Evet hocam özledim” dedi.
Büyük zât buyurdu ki:
“Ben de çok acıktım.
Haydi birlikte yiyelim.”
Oturdular sofraya.
Âşık Efendi, besmele çekti.
O yemekten, bir lokma aldı.
Ve bu gencin ağzına koydu.
Sonra buyurdu ki:
“İlk lokma, benden olsun.
Haydi ye inşallah şifâ olur.”
Delikanlı mest oldu.
Çok mutluydu.
İçinden; "Elhamdülillah yâ Rabbî! Sana şükürler olsun ki, bana böyle bir mübârek zâtı tanıttın ve sevdirdin" diyordu...