İlmi ile amel eden bilmediğini öğrenir
26/04/2023 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Sunullahzade Ebû Saîd Efendi Osmanlı eviyasındandır. 1514 (H.
920) senesinde Âzerbaycan'da Tebriz'de doğdu. Horasan' a giderek Ubeydullah-ı
Ahrâr hazretlerinin halîfelerinin sohbet ve derslerinde bulundu. Âzerbaycan'a
gidip, talebe yetiştirmeye başladı. Şah İsmâil buraları ele geçirince Bitlis'e
gitti. Kânûnî Sultan Süleymân’ın İran seferinde bulundu. Pâdişâhtan izzet ve
ikrâm gördü ve birlikte İstanbul'a geldi. 1572 (H.980) senesinde İstanbul'da
vefât etti. Kâdı Beydâvî hazretlerinin tefsîrini Türkçeye tercüme etmiştir. Bu
eserinde şöyle anlatır:
Kur'ân-ı kerimde bulunan bilgiler üç kısmdır: Bir kısmını,
hiçbir kuluna bildirmemiştir. Zâtının ve sıfatlarının hakîkati ve gaybdan haber
vermek böyledir. İkinci kısım, yalnız Peygamberlerine bildirdiği esrârdır.
Bunları, Peygamberler, yalnız Allahü teâlânın izin verdiği kimselere bildirir.
Üçüncü kısım bilgileri, Peygamberine bildirmiş ve bütün ümmetine bildirmesini
emretmiştir. Bu üçüncü kısım da, ikiye ayrılır: Birincisi, ancak işitmekle
öğrenilir. Kıyâmet hâlleri böyledir. İkincisi, görüp incelemekle ve okuyup
mânasını anlamakla öğrenilir. Îman ve İslâm bilgileri böyledir. Müctehid
imamlar bile, Nasslarda açık bildirilmemiş olan şeriat bilgilerini kesin olarak
anlıyamamışlar, ihtilâfa düşmüşlerdir. Böylece amelde çeşidli mezhepler meydana
gelmiştir. Yukarıda bildirilen onbeş ilme sahip olanın çıkaracağı mânalara
tefsîr denmez, tevil denir. Çünkü, bu mânalarda kendi reyi bulunur. Yâni
anladığı çeşitli mânalardan birini seçmekte kendi reyini kullanır. Seçtiği
mâna, âyet-i kerimelerin ve hadis-i şeriflerin açık mânalarına yâhut icmâ'a
uygun olmazsa, fâsid olur.
Tefsîr yapabilmek için, şu onbeş ilmi bilmek lâzımdır: Lügat,
nahv, sarf, iştikak, me'ânî, beyan, bedî', kırâ'et, üsûl-i din, fıkıh, esbâb-ı
nüzûl, nâsih ve mensûh, üsûl-i fıkh, hadis, ilm-i kalb. Bu ilimleri bilmeyen
kimsenin tefsîr yapması câiz değildir. İslâm ahkâmına uyan, râsih ilimli
âlimlere Allahü teâlânın vâsıtasız olarak ihsân ettiği ilme (Mevhibe) veya (Kalb
ilmi) denir. Hadis-i şerifte, (İlmi
ile amel edene, Allahü teâlâ bilmediklerini bildirir) buyuruldu.
Yukarıdaki on beş ilme mâlik olmayan kimsenin, tefsîr yapması câiz değildir. Yaparsa, kendi görüşü ile yapmış olur. Cehennemde yanmaya müstahak olur. Hadis-i şerifte, (Kırk gün ihlâs ile İslâmiyete uyan kimsenin kalbini, Allahü teâlâ hikmet ile doldurur. Bunları söyler) buyuruldu.