İmândan sonra en kıymetli ibâdet...

19/07/2022 Salı Köşe yazarı V.T

İbâdetlerin hepsini kendinde toplayan ve insanı Allahü teâlâya en çok yaklaştıran hayırlı amel, namâzdır.

 

Kadı Alâeddîn Fenârî hazretleri Osmanlı devletinde yetişen âlimlerin ve velîlerin büyüklerinden ve Şemsüddîn Fenârî'nin torunlarındandır. Bursa'da doğup büyüdü. Gençliğinde İran'a gitti. Hirat şehrindeki âlimlerden ders aldı. Sonra Semerkand ve Buhârâ'ya gidip, oradaki âlimlerden de okudu. Fâtih Sultan Mehmed Hanın ilk zamanlarında Anadolu'ya geldi. Fâtih Sultan Mehmed Han, onu Bursa'ya müderris tâyin etti. Ardından Bursa kâdısı, en sonra da kâdıasker yaptı. Sultan İkinci Bâyezîd Han pâdişâh olunca, Rumeli kâdıaskerliğine getirildi. Sonra bu vazîfeden ayrılıp, Bursa'ya döndü. Keşîş Dağı eteğinde, hâlen Kadı Yaylası denilen yerde bir ev yaptırıp, orada oturmayı âdet edinmişti. 1497 (H.903) senesinde Bursa'da vefât etti. Mollazâde'nin Hidâye Şerhi kitabına yaptığı hâşiyesi vardır. Bu kitabında şöyle nakleder: 

Dînimizde, îmândan sonra en kıymetli ibâdet namâzdır. Namâz dînin direğidir. Namâz ibâdetlerin en üstünüdür. İslâmın ikinci şartıdır. Arabîde namâza (Salât)  denir. Salât, aslında düâ, rahmet ve istigfar demekdir. Namâzda, bu üç mananın hepsi bulunduğu için, salât denilmiştir. Allahü teâlânın en çok beğendiği ve tekrâr tekrâr emrettiği şey, beş vakit namâzdır. Allahü teâlânın, Müslümânlara îmân ettikten sonra en önemli emri, namâz kılmaktır. Dînimizde ilk emredilen farz da namâzdır. Kıyâmetde de, îmândan sonra ilk soru namâzdan olacaktır. Beş vakit namâzın hesâbını veren, bütün sıkıntı ve imtihânlardan kurtulup, sonsuz kurtuluşa kavuşur. Cehennem ateşinden kurtulmak ve Cennete kavuşmak, namâzı doğru kılmaya bağlıdır.

Doğru namâz için önce kusûrsuz bir abdest almalı, gevşeklik göstermeden namâza başlamalıdır. Namâzdaki her hareketi en iyi şeklde yapmaya uğraşmalıdır. İbâdetlerin hepsini kendinde toplayan ve insanı Allahü teâlâya en çok yaklaştıran hayırlı amel, namâzdır. Sevgili Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Namâz dînin direğidir. Namâz kılan kimse, dînini kuvvetlendirir. Namâz kılmayan, elbette dînini yıkar). 

Namâzı doğru kılmakla şereflenen bir kimse, çirkin, kötü şeyler yapmaktan korunmuş olur. Ankebût sûresinin kırkbeşinci âyetinde meâlen, (Doğru kılınan namâz, insanı pis, çirkin ve yasak işleri işlemekten korur) buyuruldu. İnsanı kötülüklerden uzaklaştırmayan bir namâz, doğru namâz değildir. Görünüşte namâzdır. Bununla beraber, doğrusunu yapıncaya kadar, görünüşü yapmayı elden bırakmamalıdır.