"Müslümânlar, İmâm-ı Azam’ın ev halkı gibidir"
27/07/2021 Salı Köşe yazarı V.T
Ebû Yûsüf, Muhammed, Züfer bin Hüzeyl ve Hasen bin Ziyâd, hep, İmâm-ı
Azam’ın talebesidir.
Sadrü’l-İslâm Muhammed Pezdevî hazretleri Hanefî fıkıh âlimidir. 421 (m.
1030)’da Türkistan’da Nesef yakınındaki Pezde şehrinde doğdu. Şemsüleimme
Hulvânî gibi meşhur âlimlerin derslerinde yetişti. Semerkant kadılkudatlığına
getirildi 493 (m. 1100)’da Buhara’da vefat etti. “Usûlü’d-dîn” isimli fıkıh
kitabında buyuruyor ki:
Hanefî mezhebindeki ahkâm-ı İslâmiyye, Eshâb-ı kirâmdan Abdullah ibn-i
Mes’ûd’dan “radıyallahü anh” başlıyan yol ile meydâna çıkarılmıştır. İmâm-ı
Azam Ebû Hanîfe fıkıh ilmini, Hammâd’dan, Hammâd da, İbrâhîm-i Nehâ’îden, bu da
Alkama’dan, Alkama da, Abdullah bin Mes’ûd’dan, bu da Resûl-i ekremden
“sallallahü aleyhi ve sellem” almıştır.
Ebû Yûsüf, Muhammed, Züfer bin Hüzeyl ve Hasen bin Ziyâd, hep, İmâm-ı
Azam’ın talebesidir “rahimehümullah”. Bunlardan, imâm-ı Muhammed, din bilgilerinde,
bin kadar kitap yazmıştır. Talebesinden olan İmâm-ı Şâfi’înin annesini nikâh
ettiği için, ölünce, kitâpları, İmâm-ı Şâfi’îye mîrâs kalarak, İmâm-ı Şâfi’înin
bilgisinin artmasına hizmet etmiştir. Bunun için imâm-ı Şâfi’î (Yemîn ederim
ki, fıkıh bilgim, imâm-ı Muhammed’in kitaplarını okumakla arttı. Fıkıh
bilgisini derinleştirmek isteyen, Ebû Hanîfe’nin talebesi ile beraber bulunsun)
dedi. Bir kere de (Bütün Müslümânlar, İmâm-ı Azam’ın ev halkı, çoluk çocuğu
gibidir) buyurdu. Yani bir adam, çoluk çocuğunun nafakasını kazandığı gibi,
İmâm-ı a’zam da, insanların, işlerinde muhtaç oldukları din bilgilerini meydâna
çıkarmayı kendi üzerine almış, herkesi güç bir şeyden kurtarmıştır.
İmâm-ı Şâfi’înin ayrı bir mezhep kurması, İmâm-ı Azam'ı beğenmemesi, ondan ayrılması demek değildir. Eshâb-ı kirâmın “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” da ayrı mezhepleri vardı. Bununla berâber birbirlerini çok severler ve hürmet ederlerdi. İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe “rahmetullahi aleyh”, fıkıh bilgilerini toplayarak, kısmlara, kollara ayırdığı ve üsûller, metotlar koyduğu gibi, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” bildirdiği i’tikâd, îmân bilgilerini de topladı ve yüzlerce talebesine bildirdi. Talebesinden (İlm-i kelâm) yani îmân bilgileri mütehassısları yetişti. Bunlardan Mansûr Mâtürîdî, İmâm-ı a’zamdan gelen kelâm bilgilerini, kitaplara yazdı.