Evliyâyı inkâr etmeyip, muhabbet beslemelidir
23/09/2023 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Bursalı İsmâil Hakkı
Efendi Osmanlı evliyasından olup 1652 (H.1063) senesinde Trakya'da bulunan
Aydos'ta doğdu. İstanbul’a giderek Celvetiyye yolunun büyüklerinden Atpazarlı
Osman Fadlî Efendiye intisab ederek fıkıh, kelâm, tefsîr ve hadîs dersleri
aldı. Hocasının vefâtından Bursa'ya geldi. Bir dergâh yaptırdı ve talebe
yetiştirmeye başladı. Sultan İkinci Mustafa Hânın, dâveti üzerine, Nemçe
seferinde, orduya cihâdın sevâbını ve büyüklüğünü anlatarak, askeri coşturdu.
1725 (H.1137) senesinde Bursa'da vefat etti.
İsmâil Hakkı Efendi
buyurdu ki: "Evliyâyı inkâr etmeyip, muhabbet beslemek lâzımdır. Çünkü
hadîs-i şerîfte; (Kişi sevdiği ile berâberdir) buyuruldu. Kıyâmet
günü bu büyükler sevdiklerine şefâat edeceklerinden, onları sevmemek uygun
değildir. Onlara düşman olmak insanın helâkine sebep olur."
"Mâlûm ola ki,
Muhammed aleyhisselâmın yoluna girene farz olan, Allahü teâlâdan başka olan
şeyleri kalbinden çıkarmaktır. Meselâ; bir kimse bir iş için sefere çıktığında,
önce vatanını, hısım ve akrabâsını terk edip yola devâm eder. Eğer kalbinde
vatanının, hısım ve akrabâsının sevgisi var ve fazla ise sefere rahat rahat
gidemez. Belki yola da çıkamaz. Bir peygamber gazâya çıkarken, bir işle uğraşan
kimseyi gazâya götürmedi. Meşhûr sözdür ki; 'Bir evde iki sarıklı olmaz!' Çünkü
her biri bir tarafa çeker. Evin huzûrunun bozulmasına sebep olur.
Nefis ve şeytan kalbe
vesvese verince, insanın zâhiri de bozulur ve kötü işler yapmaya başlar.
Namazın faydasına inancı az olan kimse, kaç rekat kıldığını şaşırır.
Ekseriyâ dînî meselelerde yanılır. Çünkü kalbi elinde değildir. Böyle
kimselerin zâhirleri de harabdır... Onun için sûretten hakîkate istidlâl et.
Arkadaşlarından ayrılma, yoksa yolda kalırsın veya dalâlete saparsın!
Topluluktan ayrılan helâk olur...
Tek olarak yola çıkma.
Çünkü şeytan arkadaşın olur. Yolun başlangıcında olanlar âmâ gibidir önünü
göremez. Her an bir tehlike ile karşı karşıyadır. Kendisine yol gösterecek
birine ihtiyâcı olduğu gibi, tasavvuf yoluna yeni girenin de yol göstericiye o
kadar ihtiyâcı vardır.”
"İnsanın Allahü
teâlâyı tanıması kolaydır. Çünkü Allahü teâlâ her türlü kemâl ve cemâl
sıfatlarıyla mâruftur, tanınmaktadır. Fakat, insanın, kendisi gibi yiyip içen,
görünüş îtibârıyla kendisine benzeyen bir velîyi tanıması, anlayabilmesi
çok zordur."