"Ey su! Allah’ın izniyle çık!"
09/05/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.U
Ahmed Eflâkî Efendi “rahmetullahi aleyh”, 1300’lü yıllarda
Anadolu'da yaşayan evliyâdandır.
Konya’da vefât etti.
Kabr-i şerîfi de oradadır.
Bu zât birkaç talebesiyle yolculuğa çıktı bir gün.
Az sonra namaz vakti girdi.
Bir kuyu başında konakladılar.
Ancak su, derindeydi.
İp ve kova da yoktu yanlarında.
Şaşırıp kaldılar!
Bu büyük velî;
“Yâ Rabbî! Abdest alacağız, bize yardım et” diye sessizce duâ
etti.
Sonra kalkıp kuyu ağzına geldi.
Ve aşağıya doğru;
“Ey su! Allah’ın izniyle çık da abdest alalım” diye seslendi.
O anda, su yükseldi.
Hattâ taştı kuyu ağzından.
Talebeler sevindiler.
Abdest alıp namazlarını kıldılar.
Sonra talebeler, "su nasıl yükseldi" diye konuşuyorlardı. Mübârek
zât bunu işitip;
“Bu, hiç mühim değil” buyurdu.
Sordular ki:
“Mühim olan nedir hocam?”
Cevâben;
“İslâmiyete uymaktır. Dînden kıl ucu kadar ayrılan kimsede de böyle hâller
görülebilir. Ama o, istidracdır ki, böyle şeyden Allaha sığınırız” buyurdu.
Ardından;
“En büyük kerâmet; İslâmiyete tam uymaktır. Farzları yapıp haramlardan kaçmak gibi fazîlet yoktur dînimizde. En mühim farz ise namazdır. Meselâ ben, bir vakit namazım kazâya kalacağına, bin defâ ölmeyi tercîh ederim” buyurdu.