Sadaka, en sevdiğin malından olmalı!..
24/10/2020 Cumartesi Köşe yazarı V.T
"Sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe hayra, iyiliğe [Cennete] nâil
olamazsınız."
Ebû Abdullâh İbn-i Ebi'l-Hısâl hazretleri hadis ve fıkıh âlimidir. 465'te
(m. 1072) Endülüs'ün Ceyyân (Jaen) bölgesinde Şekûre'ye (Segura) bağlı
Fergalît'te (Gorgolitas) doğdu. Tahsiline Fergalît'te başlayan İbn Ebü'l-Hısâl
başşehir Kurtuba'ya (Cordoba) yerleşti ve "Dîvânü'r-resâil"in başına
tayin edildi. 540’ta (m. 1146) orada vefat etti.
Bu mübarek zat buyurdu ki:
Sadakanın, kişinin en sevdiği maldan olması lâzımdır. Bu hususta, Âl-i
İmrân sûresinin doksanikinci âyetinde meâlen, (Sevdiğiniz şeylerden infâk
etmedikçe hayra, iyiliğe [Cennete] nâil olamazsınız, kavuşamazsınız)
buyurulmuştur. Bekara sûresinin ikiyüz yetmişüç ve ikiyüz yetmişdördüncü
âyetlerinde meâlen (Sizin sadakalarınız, fî-sebîlillah cihâd eden, ilim
tahsîl eden ve ibâdet gibi hayırlı bir işle meşgul olan ve yeryüzünde ticâret
ve sanat gibi bir işle meşgul olmaya müsâid [elverişli] vakitleri olmayan
fakirler içindir. Onlar, dilenmekten çekindikleri için, câhiller onları zengin
zannederler. Ey Resûlüm, sen onları sîmâlarından tanırsın. Onlar iffetlerinden
dolayı insanları rahatsız edip sadaka istemezler. Malınızdan, bunlara infâk
ederseniz, muhakkak Allahü teâlâ verdiğinizi ve niçin verdiğinizi bilir. Şu
kimseler ki, gece ve gündüz gizli ve âşikâr mallarını infâk ederler. Onların
ecirleri, Rablerinin indinde [Na'îm Cennetleri]dir. Onlara korku ve hüzün
yoktur) buyurulmuştur.
Resûlullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (Yedi
kısım kimse vardır ki, Allahü teâlânın ihsân ettiği gölgeden başka gölgenin
bulunmadığı kıyâmet gününde, Allahü teâlâ onları Arş'ın gölgesinde
gölgelendirir. Onlardan birisi, sadaka verdiği zaman sağ elinin verdiğini, sol
eli dahi bilmeyen kimsedir.)
Bu hadis-i şeriften sadakayı âşikâre, açıkça vermenin tamamen nehyedildiği
anlaşılmamalıdır. Bazı yerler vardır ki, hâlis niyyet ile, kendini riyâdan
koruyarak ve başkalarını teşvîk için hayrın, iyilik ve sadakanın, âşikâre
olması daha efdâldir.
Hadis-i şerifte, (Bir hayrın yapılmasına yol gösteren onu yapan gibidir) buyurulmuştur. Bu hadis-i şerife göre, sadakayı âşikâre vermek, iyiliği açıkça yapmak iki kat sevap olur. Birisi, vermiş olduğu sadaka sevabı, ikincisi ise, başkalarını teşvîk etmek sevabıdır. Böyle, hâlis niyyet ile, iyilik ve sadakayı izhâr, aklen ve şer'an gizlemekten elbette daha güzeldir.