Dünyevî meşgûliyetten yüz çeviren âlimdir!..
11/04/2023 Salı Köşe yazarı V.T
Ahmed bin Muhammed
Cerîrî hazretleri büyük velîlerdendir. 820 (H. 204)’te Kûfe civârında doğdu.
Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinden ilim ve edeb öğrendi. Onun en önde gelen
talebesi oldu. Aynı zamanda büyük velî Sehl bin Abdullah Tüsterî'den feyz aldı.
923 (H.311) senesinde Mekke yolunda Karâmita sapıklarının çok zulmedip Müslüman
kanı döktükleri sırada şehîd oldu.
Bir gün Cerîrî
hazretlerine; "Tasavvuf nedir?" dediler. "Tasavvuf, sulhu olmayan
bir cenktir. Yâni, tasavvuf talep ve sulh ile ele geçmez. Ancak nefisle
muhârebe netîcesinde gerçekleşir" buyurdu. Başka bir keresinde de;
"Tasavvuf, çirkin ve aşağı her türlü kötü huydan vazgeçmek ve güzel
huylarla bezenmektir" buyurdu. “Tasavvuf kalp huzûru, murâkabe ve gönül
uyanıklığı ile Allahü teâlâyı zikretmek, sünnete uygun amel etmektir"
dedi.
Hikmet ehlindendi.
"Allahü teâlâ indinde her şeyin bir hakkı vardır. Allahü teâlânın yanında
hakların en yücesi hikmetin hakkıdır. Kim hikmeti (faydalı ilim, fen, sanat,
söz, nasîhat, din ilmi, mânevî ilim, Peygamber efendimizin sünneti) ehli
olmayana bırakırsa, Allahü teâlâ ondan hikmetin hakkını ister" buyururdu.
Bir gün kendisine;
"Dînin sermayesi nedir?" diye sordular. Bunun üzerine; "Ârifler,
dînin sermâyesinin bâtınî ve zâhirî olmak üzere birtakım esaslar üzerine söz
birliği etmişlerdir. Bunlardan bâtınî olanları; Allahü teâlânın sevgisi, O'ndan
uzak kalma korkusu, O'nu görememe endişesi ve O'na ulaşma ümididir. Zâhirî
olanlar ise; doğru sözlülük, cömertlik, alçak gönüllülük, başkasına eziyet
vermemek, nefsin isteklerine sabırdır" buyurdu.
Ameline (yaptığı
ibâdet ve iyi işlere) güvenenleri îkâz edip uyarır hattâ onlara; "Kim
amelinin kendisini kurtaracağını zannederse, yolunu şaşırır. Çünkü Peygamber
efendimiz; (Sizden hiçbirinizi ameli kurtaramaz) buyurmuştur.
İnsanı korktuğundan kurtarmayan şey, umduğuna nasıl kavuşturur? Kimin Allahü
teâlânın ihsânına güveni tamsa, onun korktuğundan emin, umduğuna nâil olacağı
ümid edilir" buyururdu.
"Âlim kimdir?" diye sordular. O; "Âhireti isteyen, dünyâdan, dünyevî meşgûliyetlerden yüz çevirendir" buyurdu. İhlâs hakkında da; "İhlâs, âhiretteki nîmet ve azaplara yakînen inanmanın alâmetidir. İbâdetlerdeki riyâ, gösteriş de, âhiretteki nîmet ve azaplara inanmakta tereddüd olduğunun alâmetidir" buyurdu.