Kimlere karşı kibirli görünmek gerekir?
Kibirliye kibirli görünmek
CEVAP
Kibirlenmekle, kibirli görünmek farklıdır. Kibirliye karşı, kibirli görünmek
sadaka vermek gibi sevaptır. Hadis-i şerifte, (Kibirliye kibirli görün
ki, onu hakir ve küçük düşürmüş olursun) buyuruldu. (İ. Gazali)
Kibir sahibine karşı tevazu eden kimse, kendisine zulmetmiş olur. Bid'at
sahiplerine ve zenginlere karşı da kibirli görünmek caizdir. Bu kibir, kendini
yüksek göstermek için değildir. Onlara ders vermek, gafletten uyandırmak
içindir. Savaşta, bid’at ehli ile münazara ederken onlara karşı kibirli
görünmek de sevaptır. Sadaka verirken de neşe ile karışık kibirli görünmek,
malı parayı çöpe atar gibi vermek gerekir. Sadaka verenin kibirli görünmesi,
fakire karşı değildir. Verdiği malı küçültmek, mala kıymet vermediğini
gösterir. Gösteriş yapan riyakârlara karşı da kibirli görünmek caizdir.
Kendinden aşağı olanlara karşı tevazu göstermek iyi ise de, bunun aşırı
olmaması gerekir. Aşırı olan tevazua yaltaklanmak [tezellül] denir ki bu ancak
üstada ve âlime karşı caizdir. Başkalarına karşı caiz değildir. Hadis-i
şeriflerde buyuruluyor ki:
(Yaltaklanmak, Müslüman ahlakından değildir.) [Berika]
(Hak için zillete girmek, kibirlenmeye göre izzete daha yakındır.)[Deylemi]
(Fakir ile oturmak, merkebe binmek, davarını sığırını sağmak kibirden
uzaklaştırır.) [Beyheki]
(Fakirlikten dolayı eski elbise giyende de kibir olur.) [İ. Ahmed]
(İnsanlar çok bozuldu diyerek kendini onlardan üstün gören helak
olmuştur.) [Müslim]
(Selamı önce vermek kibirden uzaklaştırır.) [Beyheki]
(Sadaka vermek kibri de giderir.) [Taberani]
(Sökük yerini diken, ayakkabısını tamir eden, hizmetçisi ile yemek yiyen ve
çarşıdan yükünü kendi taşıyan kibirden uzaktır.)[Ebu Nuaym]
Yanına başkasının oturmasını istememek ve hastalarla birlikte oturmamak, evine
lazım olan eşyaları alıp evine getirmemek ve eski elbisesini tekrar giymekten
hoşlanmamak, iş başında iş elbisesi giymek istememek, fakirlerin davetine
gitmek istemeyip zenginlerinkini tercih etmek, akrabasının ve çocuklarının
ihtiyaçlarını temin etmemek, doğru sözü, haklı tenkitleri kabul etmeyip
münakaşa etmek, kusurunu, kabahatini bildirenlere teşekkür etmemek, içeri
girince, oradakilerin ayağa kalkmaları hoşuna gitmek gibi şeyler kibir
alametidir. Başkasının tenkidinden hoşlanmıyor, onun benden ne farkı var, o da
bir insan diyorsa, hakkı onun ağzından duymak zor geliyorsa, bilsin ki bu da
kibirdendir.
Kibir, insanı, Allahü teâlânın bütün emirlerine muhalefete sevk eder. Çünkü
kibirli insan, başka birinden hak ve hakikati duysa, onu kabul etmek istemez,
hemen karşısına çıkar. Dini konularda bile münazara edilse, hemen inkâra
kalkışır. Hatta hakkı, karşıdakinin dilinden duysa hemen çeşitli yollardan,
doğru olduğunu bile bile onu çürütmeye çalışır.
Kendine kıymet veren, kıymetli olmaz
Sual: Kendini beğenen ve kendini her yerde hep ön planda tutup, kendine kıymet,
değer veren bir kimse, değerli, kıymetli mi olmuş olur?
Cevap: Tekebbür etmek haramdır. Tekebbür, Allahü teâlânın bir
sıfatıdır. Kibir ve Kibriya sıfatı, Ona mahsustur. İnsan, nefsini ne kadar
aşağılarsa, Allahü teâlâ indinde kıymeti o kadar yükselir. Kendine kıymet
verenin, Allahü teâlâ katında kıymeti olmaz. Kibrin zararını bilmeyen kimse
için âlim demek, yalan olur. İnsanın ilmi arttıkça, Allahü teâlâdan korkması
artar, günah işlemeye cesaret edemez. Bunun için, Peygamberler aleyhimüsselam,
tevazu sahibi idiler. Allahü teâlâdan çok korkarlardı. Kendilerinde kibir ve
ucub gibi kötü huylar hiç yoktu.
Küçüklere, fasıklara ve facirlere karşı da kibirli
olmamalıdır. Yalnız, tekebbür sahibine karşı tekebbür etmek lazımdır. Bir âlim,
cahili görünce, bu, bilmediği için günah işliyor. Ben ise, bilerek işliyorum,
demelidir. Bir âlimi görünce, bu benden daha çok biliyor ve ilminin hakkını
veriyor. İhlas ile amel yapıyor. Ben böyle değilim, demelidir. Kendinden daha
yaşlı bir kimseyi görünce, bu benden daha çok ibadet etti, demelidir. Gençleri
görünce, bunların günahı az, benim günahlarım çok demelidir. Kendi
yaşındakileri görünce, günahlarımı biliyorum, onun ne yaptığını bilmiyorum.
Bilinen kötülükleri tahkir etmek lazımdır, demelidir. Bir bidat sahibini veya
kâfiri görünce, insanın hâli son nefeste belli olur. Acaba benim hâlim ne
olacak, demeli, bunlara da tekebbür etmemelidir. Fakat, bunları sevmemelidir.
Hele, küfrü, bidati yaymaya uğraşan Dinde Reformcular, Resûlullah
Efendimizin sünnetine düşmandırlar. Sünnetin nurlarını söndürmeye ve bidati,
dalâleti yaymaya, Ehl-i sünnet âlimlerini kötülemeye ve âyet-i kerimelere,
hadîs-i şeriflere yanlış manalar vererek, İslâmiyeti içeriden yıkmaya
çalışmaktadırlar. Bunları da sevmemelidir. Riya, gösteriş yapanlara karşı da
tekebbür etmek caizdir. Allahü teâlâ, kibriyâ sahibidir. Kibir sahibine
tekebbür etmek, sadaka vermek gibi sevaptır.