Nefse nasıl hakim olabiliriz?
Nefse hakim olmak
CEVAP
Nefsini terbiye eden ona hakim olur. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor
ki:
(İnanıp nefsini ıslah edene korku ve üzüntü yoktur.) [Enam 48]
(Nefsini temizleyen kurtuluşa ermiş, kötülükte bırakan, zarar etmiştir.) [Şems
8,9]
(Sana gelen iyilik Allah‘tan, her kötülük ise nefsindendir.) [Nisa 79]
Allahü teâlâ her şeyden önce aklı yaratmış, ona ilim, zeka, hulus,
doğruluk, cömertlik, tevekkül, korku, ümit gibi hasletler vermiştir. İşte, bu
akılla müşerref olan kimse, cenab-ı Hakkın varlığını ve birliğini tasdik
ederek, Onun rızasına kavuşur.
Günahlar nefse tatlı gelir. İbadetler ise nefse zor gelir. Mümin, nefsine
aldanarak günah işleyebilir. Fakat, günah işlerken, aklı ve imanı onu üzer.
İnsan, aklı ile iman eder. Nefse tatlı geldiği için de, günaha sürüklenir.
Bundan dolayı, iman ile isyanın [günah işlemenin] aynı olmadığı, ayrı olduğu
anlaşılır. Yani günah işleyene, ibadet etmeyene kâfir denmez. Bid’at
fırkalarından bazıları, namaz kılmayana veya başka günah işleyene kâfir
diyorlar.
Bazı kimseler, hiç ibadet yapmaz, haramlardan sakınmaz, yani İslamiyet'e uymaz.
(Allah kerimdir, beni de affeder) der. Burada nefs ve şeytan kendilerini
aldatmakta, isyana sürüklemektedir. Aklı olan kimse, bunlara aldanmaz. Allahü
teâlâ, kerim olduğu gibi, azabı da şiddetlidir. Bu dünyada, çoklarını fakirlik
ve sıkıntılar içinde yaşattığını görüyoruz. Nice kullarını, hiç çekinmeden
azaplar içinde yaşatıyor. Herkesi yaşatan O olduğu halde, yiyip içmeyen insanı
yaşatmıyor. İlaç kullanmayan hastaya şifa vermiyor. Yaşamak, hasta olmamak ve
mal sahibi olabilmek gibi, dünya nimetlerinin hepsi için sebepler yaratmış,
sebebine yapışmayanlara hiç acımayıp, dünya nimetlerinden mahrum bırakmıştır.
Ahiret nimetlerine kavuşmak da böyledir. Küfür, kalbi ve ruhu öldüren bir
zehirdir. Tembellik de, ruhu hasta yapar. Bunlara ilaç yapılmazsa, ruh
hastalanır, ölür. Küfrün ve cahilliğin biricik ilacı, ilimdir. Tembelliğin
ilacı da, namaz kılmak ve diğer ibadetleri yapmaktır.
Bir kimse, (Allah kerimdir bana zehir tesir etmez) diyerek zehir yiyip içse,
hastalanır, ölür. İnsanların bedenleri nazik olduğu için, yiyip içmek, giyinmek
ve barınmak gibi şeylere ihtiyaç duyar. Bunları bulmak ve İslamiyet'e uygun
olarak kullanabilmek için, hazırlamak çok güçtür. Bu işlerin kolay ve rahat
yapılması için, insanlarda Nefsdenilen bir kuvvet yaratılmıştır.
Nefs, bedene lazım olan şeylerin yapılmasını ister. Bu şeyleri fazlası ile
yapmak ona tatlı gelir. Nefsin isteklerine Şehvet denir.
Şehveti, akla danışmadan, ihtiyaçtan fazla yapması, kalbe ve bedene zarar
verir, günah olur.
İnsan, nefsini ne kadar aşağılarsa, Allahü teâlâ indinde kıymeti o kadar
yükselir, kendine kıymet verenin, Allah katında kıymeti olmaz. O halde
nefsimizi kibirlenmekten korumalıyız. İlmi olduğu halde, kibrin zararını
bilmeyene âlim denmez. İnsanın ilmi arttıkça, Allah’tan korkması da artar,
günah işlemeye cesaret edemez.
Murakabe nedir?
Sual: Murakabe nedir?
CEVAP
Sözlük manası, kontrol etmektir. Istılah manası ise, kulun, bütün
hâllerinde, Allahü teâlânın kendini gördüğünü bilmesi ve Onu unutmaması
demektir. Bir diğer manası da, nefsi kontrol etmek, ondan gâfil olmamaktır.
Nefsin her an gözetilmesi, kontrol edilmesi lâzımdır. Ondan gâfil olursak,
nefs, şehvet ve tembelliği ister. Murakabenin esası, her yaptığımızı, her
düşündüğümüzü Allahü teâlânın bildiğini unutmamaktır. İnsanlar birbirinin
dışını görür. Allahü teâlâ ise, dışını gördüğü gibi, içini yani niyetini,
düşüncesini bilir. Bu durumu bilenin, işleri ve düşünceleri elbette dine uygun
olur.
Murakabe, Allahü teâlânın her an insanı görmekte ve bilmekte olduğunu
düşünmektir. Bu da, doğru namaz kılmakla hâsıl olur. (H. S. Vesikaları)
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Evliyanın çoğu her gece, o gün yapmış
olduğu işlerini, sözlerini, hareketlerini, düşüncelerini, her birinin niçin
olduğunu anlarlar. Kusurlarını ve günahlarını temizlemek için, tevbe ve istigfar
ederler. Her gece yatarken yüz defa,(Sübhanallahi vel-hamdü lillâhi ve lâ
ilâhe illallâhü vallâhü ekber)okuyan, muhasebe yapmış, kendini hesaba
çekmiş sayılır. (1/309)