"Nefsini tanımayan, büyük aldanış içindedir!..
03/11/2023 Cuma Köşe yazarı V.T
Mansûr Betâihî hazretleri büyük
velîlerdendir. On üçüncü asırda Irak'ta Betâih denilen yerde yaşadı. Meşhûr
evliyâ Muhammed Şenbekî hazretleri ve zamânının âlim ve velîlerinden istifâde
ederek büyük bir velî oldu. Çok âlim ve velî yetiştirdi. Rıfâî yolunun büyüğü
olan Seyyid Ahmed Rıfâî hazretlerinin dayısı ve hocası idi.
Hikmetli sözleriyle meşhûr oldu. Kendisine dünyâ sevgisi hakkında soruldu. O;
"Dünyâyı tanıyan, fânî olduğunu anlayan, ona düşkün olmaz. Allahü teâlâyı
tanıyan her şeyi bırakıp, O'nun rızâsını kazanmaya bakar. Nefsini tanımayan,
bilmeyen büyük aldanış içindedir."
"Dünyâlık olan her şey, senin dünyâyı terk etmen husûsunda
aleyhindedir. Sana yardımcı olmaz. Şu üç sıfat velîlerin sıfatındandır. Sen
bunlara iyi yapış: 1) Her hususta Allahü teâlâya dayanmak, tevekkül etmek. 2)
Allah'a dayanıp, hiçbir şeye düşkün olmamak. 3) Her hâlükârda Allahü teâlâya
yönelmek."
"Tevekkül, bütün işleri Allahü teâlâya havâle
etmektir."
Gaflete düşmekten sakındırırdı. Bu hususta; "İnsanın
müptelâ kılındığı en çetin şey gaflettir. Allahü teâlâ bir kulunu severse, onu
gafletten korur" buyurdu...
Rızkından endişe eden kimsenin hâlini ise şöyle anlatmıştır:
"Dîni ile Allah yolundadır. Fakat rızkı husûsunda Allah'a tevekkül
etmemektedir. Böyle kimse bu hâlde Allah'a yönelmemiş, O'ndan kaçıyor demektir."
Ahmed Rıfâî hazretleri onun hakkında şöyle anlatır: "Dayım Mansûr'dan
işittim. Buyurdu ki:
-Seven dâimâ kendinde değildir. Bu kendinden geçme hâlinden
çıkamaz. Çıkarsa hayret hâline girer. Hayretten kurtulursa, sarhoşluğa
(kendinden geçmeye) döner.
Yine buyurdu ki:
-Yeryüzü Allah aşkını tatsaydı, bu aşk ve muhabbet sebebiyle bir
ateş parçası hâline gelen meyveleriyle, yeryüzündeki ağaçlar alev alev tutuşur,
dalları yapraksız kupkuru bir çubuk hâline gelirdi. Bu aşk ateşine, demir ve
sarp kayalar, insandan daha dayanıklı ve tahammüllü değildir" buyurdu.
Vefâtı yaklaşınca hanımı; "Oğluna yerine vekil bırak"
dedi. "Hayır, kızkardeşimin oğlu Ahmed Rıfâî'yi vekil bırakacağım"
buyurdu, oğlunu ve yeğeni Ahmed'i yanına çağırıp; "Gidin bana biraz çiçek
toplayıp getirin" dedi. Oğlu bir demet çiçek getirdi. Ahmed Rıfâî ise eli
boş döndü. "Neden toplamadın?" diye sorunca; "Elimi uzattığım
her çiçek Allahü teâlâyı tesbih ediyordu. Koparmaya kıyamadım" dedi.
Hanımı bu hâli görünce, Ahmed Rıfâî'nin üstünlüğünü anlayıp ısrarından vazgeçti.