Sıkıntılara sabretmekten başka çâre yoktur...
11/04/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Dünya mihnet ve sıkıntı üzerine kurulmuştur. Sıkıntının ise, sabretmekten
başka çâresi, katlanmaktan başka kurtuluş yolu yoktur...
Dinimizde, sabrın fazîleti o kadar büyük ki, Allahü teâlâ, onu çok aziz
eyledi. Sabır, Peygamberlerin hasletlerindendir. Herkes bu nimete kavuşamaz...
Belâlara, musibetlere sabretmek, kurtuluşa sebep olan güzel
huylardandır. Dünya mihnet ve sıkıntı üzerine kurulmuştur. Sıkıntının ise,
sabretmekten başka çâresi, katlanmaktan başka kurtuluş yolu yoktur...
Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadîs-i
şerîfte buyurdu ki:
(Sabır üçtür: Musîbete sabır, taate sabır ve günâh işlememeye sabır. Musîbete
sabredene, Allahü teâlâ üçyüz derece ikrâm eder. Her derece arası yerden göğe
kadar mesafedir. Taate sabredene, Allahü teâlâ, altıyüz derece ihsân eder. Her
derece arası, yerin dibinden, Arş'a kadardır. Günâh işlememeye sabredene,
Allahü teâlâ, dokuzyüz derece verir. Her derece arası, yerin dibinden Arş'ın
üstüne kadardır.)
Kim Allahtan korkarak sabrederse sıkıntılardan kurtulur. Sabreden murâdına
erer... Çocuğun ölmesi, malın elden çıkması ve gözün görmemesi, kulağın
işitmemesi gibi insanın isteği ile ilgisi olmayan musîbetlere sabretmekten
fazîletli sabır yoktur... Tabii ki sabır deyince ilk akla
gelen Eyyûb aleyhisselamın sabrıdır...
İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden Eyyûb aleyhisselâmın çok mal ve
serveti ile on oğlu vardı. Sürü sürü hayvanları, bağları ve bahçeleri
bulunuyordu... Allahü teâlâ, hazret-i Eyyûb'u imtihân etmeyi murâd etti. Onun
mallarını çeşitli vesîlelerle elinden aldı. O sabretti...
Bir gün, hocaları ile ders okuyan on çocuğunu da depremde kaybetti. O,
Allahü teâlâya teslimiyetini bildirdi. Güzel sabretti...
Bundan sonra vücuduna hastalık geldi. Akrabâları, komşuları yanına uğramaz
oldu. Şehir halkı onu ve hanımı Rahîme Hatun'u şehirden dışarı çıkardılar. O,
yedi yıl dert ve belâ içinde kaldı. Hâlinden hiç şikâyet etmedi, yine sabır
gösterdi...
Bir gün Cebrâil aleyhisselâm gelerek Allahü teâlâdan;
"Ey Eyyûb! Belâ verdim sabrettin. Şimdi ben sıhhat ve nîmet
vereceğim" haberini getirdi. Allahü teâlâ;
"(Ey Eyyûb!) Ayağını yere vur. Çıkan sudan gusleyle ve soğuğundan
iç" buyurdu. Bu emr-i ilâhî üzerine Eyyûb aleyhisselâm ayağını yere
vurdu. Biri sıcak, biri soğuk, iki pınar fışkırdı. Sıcak sudan gusledince
bedenindeki; soğuk sudan içince içindeki hastalıklardan kurtuldu ve sıhhate
kavuştu. Gencecik biri oldu. Allahü teâlâ mallarını iâde etti. Çok sayıda
evlat ihsân etti...
Unutmayalım ki son nefese kadar hepimiz imtihandayız. Allahü teala
cümlemizi sabır imtihanını kazananlardan eylesin. Âmin...