Dünyâya düşkün kimseyle beraber olmak zehirdir!..
28/10/2023 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Üsküplü Lütfullah Efendi Sultan İkinci Bâyezîd zamânında
Rumeli’de yaşamış büyük velîlerdendir. Üsküp'de On altıncı asrın başlarında
vefât etti. İstanbul'da Zeyrek Câmii'nde talebe yetiştiren ve Ubeydullah-ı
Ahrâr hazretlerinin talebesi olan Şeyh Abdullah-i İlâhî'nin hizmetinde ve sohbetlerinde
bulundu. Yüksek mânevî hâllere ve makamlara kavuştu. Üsküp'e giderek talebe
yetiştirdi.
Bir sohbetinde buyurdu ki: Takvâ, dünyâ ve âhiretin hayırlarını
toplayan bütün mühim işlere kâfi gelen, insanların ulaşabilecekleri en yüksek
derecelere ulaştıran, üzerine ilâve yapılamayacak vazgeçilmeyen bir esastır.
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: "O kökü sâbit, dalları semâda olan
güzel bir ağaçtır" ve "Çirkin bir söz de yerden
koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer." Takvâ
her türlü kötülüğü zorluğu ve zihni bulandıran, sarhoş eden şeyleri kökünden
sökücüdür. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
"Allahü
teâlâ muttakîlerle (takvâ sâhipleri ile) berâberdir." O
hâlde sen, Allahü teâlânın râzı olmadığı şeylerden uzuvlarını koruyarak, cenâb-ı
Hakk'ı ululayıp, tesbîh ederek, her türlü noksan sıfatlardan uzak bilerek
kalbini aydınlat. Bütün gayretini harcayarak ve bütün gücünü sarf ederek onun
en üst makâmını elde etmeye, ihtimâm göstermeye çalış. Bu konuda dikkatli ol ve
sıkı sıkıya ona bağlan. Bu ise ancak, yapılması mahzurlu olan şeylere düşmemen
ve yapılması mahzurlu olmayan, fakat terki daha iyi olan şeyleri terk etmen
sûretiyle mümkün olur. Bu da ancak inanılacak esaslar, amel edilecek hususlar,
normal işler ve muâmelâtta (günlük işlerde) zarûrî bir sebep olmaksızın,
ruhsatlardan kaçınman ve İslâmiyetin azimetlerine sarılmaya devâm etmenle
mümkündür. Bu da, dünyâ ehlinden kaçmakla hâsıl olur. Çünkü dünyâya düşkün
insanlarla berâber olmak, tecrübe edilmiş bir zehirdir. Onlarla haşır neşir
olmak, kesici bir oktur. Onlardan çekin ve hîlelerine karşı müteyakkız, uyanık
ol. Onlarla berâber olmak bulaşıcı, tabiat da onu bulaştırıcıdır. Dâvetlerine
mümkün mertebe gitme. Onları dost edinmekten yüz çeviren biri demiştir ki:
"Onların zararlarının en azı, kendilerine yaptığın
ziyâretler sebebiyle, vakitlerini çalmalarıdır."
Vakit de senin malının sermâyesidir. Ondan bir an geçer de,
ömrün müddetince, askerleriyle birlikte meliklerin hazinelerini sarf etsen
bile, onu tekrar ele geçirmek mümkün değildir.