Mucizeye "sihir ve göz boyama" diyenler!..
18/10/2023 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Mahmûd Lâmiî Çelebi Osmanlı
âlimlerindendir. 1472 (H.877) de Bursa'da doğdu. Zamânının büyük âlimlerinden
zâhirî ilimleri öğrendi. Tasavvufta, Seyyid Emîr Ahmed Buhârî hazretlerine
intisâb ederek, onun talebesi olmakla şereflendi. 1531 (H.938) senesinde
Bursa'da vefât etti. Molla Abdurrahmân Câmî hazretlerinin Şevâhid-ün-Nübüvve kitabını
tercüme etti. Bu eserinde şöyle nakleder:
Basîret ehli olanların mucizeleri ve delîlleri görmeleri
muhabbetlerini kuvvetlendirir, keşf ve yakînlerini arttırır. Allahü teâlâ;
[Feth sûresi 4. âyetinde meâlen] (... Îmânları artsın diye, müminlerin
kalblerine manevî huzûru indirdi. Bütün göklerin ve yerin orduları Allahındır.
Allah alîm ve hakîmdir!) buyurmuştur.
İnsanlardan bazılarının ise, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve
sellem” ile irtibâtları olsa da; örf ve âdetler tabiatlarına iyice yerleşdiği
için [o hâller huyları hâline geldiği için], Onun ile olan münâsebetleri örtülü
kalmıştır. Bu sebeple; Resûlullahın hâllerini, sözlerini ve mucizelerini görüp,
işitmedikçe, Ona îmân etmek nimeti ile şereflenemezler. O hâlde alâmetler ve
mucizeler böyle kimselerin, îmânın aslına kavuşmalarına sebep olur.
Bunları görmeden îmân etmiş kimselerin ise, bunları görerek yakînleri artar. Bu
bakımdan Resûlullahın nübüvvetinin şâhitlerini, risâletinin delîllerini
müşâhede edenler, görenler, iki kısma ayrılırlar. Bunun gibi, âdil ve güvenilir
kimselerden delîlleri ve mucizeleri işitenler de iki kısmdır.
Bunlardan bir kısmının Resûlullah ile öyle münâsebetleri vardır
ki, Onun asrından sonra, mucize gibi olmasa da, O Resûlün mubârek sözlerinin
açıklamalarını, hâllerini ve ahlâkını işittiklerinde, Onun nübüvvetini tasdîk
ve getirdiklerine îmân ederler. Mucizeler ise onların îmânını ve tasdîkini dahâ
da kuvvetlendirir.
İkinci kısım kimseler ise, mucizeleri duyup, Onun nübüvvetini
tasdîk etmedikçe, îmân nimetine kavuşamazlar. Tasdîk ve îmân nimetine
kavuştuktan sonra, mucizeleri mülâhaza ve ibretle düşünmek yakîni arttırır.
İnsanlardan diğer bir kısmının ise, Resûlullah ile münâsebetleri
ve benzerlik nûru yok olmuştur. Her ne kadar Onun nübüvvetinin delîlleri ve
mucizeleri karşılarında olsa da ve bunları görseler de, inât ve
kibirlerinden dolayı inanmadılar. Kureyş kabîlesinin ileri gelenleri böyledir.
Îmân etmek için mucize istediler. Mucizeleri görünce, bunlar sihir ve göz
boyamakdır, dediler. Mucizeleri görmeleri şekâvet ve bedbahtlıklarını
artdırmaktan başka bir şey yapmadı.