Gönül Sultanları
15/07/2022 Cuma Köşe yazarı A.D
"İlim öğrenmekle meşgul ol evladım"
"Talebe, hocasının özel hizmetinde veya emrettiği bir hizmeti yaparken gayet atik, dikkatli, ağırbaşlı olmalıdır..."
Horasan’da yetişen
evliyânın büyüklerinden Ebu Ali Farmedi hazretleri, Silsile-i aliyyenin
yedincisidir. 433 (m. 1042) senesinde doğdu, 478 (m. 1085) senesinde
vefât etti. Kabri Tûs (Meşhed) şehrindedir. Zâhiri din ilimlerini,
Ebul-Kasım Kuşeyri’den ve daha başka âlimlerden öğrendi. Nizâm-ül-mülk ve
zamanın devlet erkanı kendisine çok hürmet ederdi. Tasavvuf ilminin mütehassısı
idi. İmam-ı Gazali ve Yusuf-i Hemedani hazretlerinin de hocası idi...
Nizâm-ül-mülk’ün
makamına gelince, büyük vezir derin bir hürmetle ayağa kalkar, onu kendi
makamına oturturdu. Halbuki İmâm-ül-Haremeyn ve Ebü’l-Kâsım Kuşeyrî geldiği
zaman, sâdece ayağa kalkar, yerini terk etmezdi. “Neden böyle yapıyorsun?” diye
sorduklarında, “Ebû Ali Farmedî hazretleri benim yüzüme karşı kusurlarımı
söylüyor, yaptığım yanlış işleri, haksızlıkları açıklayıp beni ikaz ediyor.
Diğer âlimler ise, beni yüzüme karşı övüyorlar. Bu yüzden de nefsim
gururlanıyor” derdi... Bu mübarek zat kendisi anlatır:
-Hocam Ebul-Kasım Kuşeyri'nin yanında kaldığım sıra, bende meydana gelen
hâlleri kendisine anlatınca, "Evladım, ilim öğrenmekle meşgul
ol" diyordu. 2-3 yıl daha ilim öğrendim. Bir gün kalemimi mürekkep
hokkasına batırıp çıkardım. Bembeyaz çıktı. Üç defa denedim, her defasında
mürekkep beyaz çıkıyordu. Bu hâli hocama anlattım. "Mademki kalem
senin elinden kaçıyor, sen de onu bırak" dedi. Ben de, medreseden
ayrılıp, dergâha geçtim...
Bir gün bana bir hâl oldu, kendimden geçtim. "Bir mürşide, rehbere
ihtiyacım var" diye düşündüm. Ebul-Kasım Gürgani'nin ismini işitmiştim.
Tûs şehrine hareket ettim. Talebeleri ile mescitte oturuyordu. Ben de önünde
diz çöktüm. Şeyhin başı önüne eğikti. Başını kaldırıp, "Gel Ebu Ali"
buyurdu. Yanına oturup hallerimi anlattım. "Başlangıcın mübarek olsun.
Terbiye görürsen, yüksek derecelere kavuşursun" buyurdu. Kalbimdeki aşk ve
şevk çoğalmıştı. Bu arzumun çokluğu sebebiyle, Ebül-Hasan-ı Harkani hazretlerinin
sohbetine, nihayetsiz feyizlerine kavuştum...
Hocam Ebul-Kasım Kuşeyri hamamda guslediyordu. "Belki ihtiyacı olur"
diye kuyudan bir kova su çıkarıp hamamın havuzuna boşalttım. O anda gerçekten
bu suya ihtiyacı varmış. Banyodan çıkınca; "Ey Ebu Ali, Ebul-Kasım'ın 70
yılda elde ettiği dereceyi, sen bir kova su ile kazandın" buyurdu.
***
Din büyüklerimiz ne buyuruyorlar: "Talebe, hocasının özel hizmetinde veya emrettiği bir hizmeti yaparken gayet atik, dikkatli, ağırbaşlı olmalıdır. İsteksizlik, gevşeklik hâli, hocasının rızasızlığına sebep olabilir!.."