Güçlü, sağlam ve mutlu aile...
18/09/2022 Pazar Köşe yazarı S.K
Huzurlu bir aile
ortamı, çocuğa evi özletir. Çocuğun, neşe ve sevinç içinde koşarak eve
gelmesini sağlar.
İnsanlar, cemiyet,
topluluk hâlinde yaşamak mecburiyetindedirler. Cemiyetin en küçük birimi
ailedir. Bu bakımdan aile, toplumun temel taşıdır. Aile, insanların doğup
büyüdüğü, yetişip geliştiği ve terbiye gördüğü topluluktur. Bu topluluk,
küçük-büyük fertlerinin olgunlaştığı bir hayat okuludur.
Aile içinde kadın ve
erkeğin birbirlerine anlayışlı davranmaları, müsamahalı olmaları, karşılıklı
sevgi ve saygıya önem vermeleri, birbirlerinin sınırlarına dikkat etmeleri,
birbirlerine değer vermeleri, kalp kıracak söz ve davranışlardan sakınmaları,
aile saadeti için şarttır.
Evde huzur, ailede
mutluluk olması, ailenin temel taşları, ailenin direkleri mesabesinde olan
eşlerin, birbirlerine karşı görev ve sorumluluklarını bilip bunlara riayet
etmelerine bağlıdır.
Bunlara dikkat eden
aile, güçlü ve sağlam olur. Aile hayatı ne kadar güçlü ise, toplum hayatı da o
kadar güçlü ve sağlam olur. Aile hayatının huzurlu ve düzenli olması,
istikbalimiz olan çocuklarımızın şahsiyetli, güzel karakterli, ruh ve beden
sağlıkları yerinde kimseler olarak yetişmelerini sağlar.
Huzurlu bir aile
ortamı, çocuğa evi özletir. Çocuğun, neşe ve sevinç içinde koşarak eve
gelmesini sağlar. Evde huzur yoksa, kavga ve münakaşa varsa, çocuk eve gelmek
istemez. Aileden alması gereken manevi değerleri alamaz. Neticede, dışarıda
kötü arkadaşların eline düşer. Dünyası da ahireti de zarar görür.
Onun için ana baba,
birbirleri ile iyi geçinmeli, evin, sevgi, saygı ve huzurlu bir ortam olması
için gayret göstermeli. Eşler, sen-ben kavgasına girmekten, ben haklıyım-sen
haksızsın tartışmasından, hep eksik kusur aramaktan, birbirini
aşağılayıcı ve tenkit etme tavırlarından, suçlayarak konuşmaktan
sakınmalıdır.
Büyük âlim ve veli
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri şöyle buyurur: “Beşeriyet, ne kadar
uğraşırsa uğraşsın, sevip sevilmedikçe, ızdırap ve felaketten kurtulamaz. Hakkı
tanımadıkça, Hakkı sevmedikçe, Hak teâlâyı hâkim bilip, Ona kulluk etmedikçe,
insanlar, birbirini sevemez. Haktan ve Hak yolundan başka her ne düşünülse,
hepsi ayrılık ve perîşanlık yoludur.”
Milletimizin tarih
boyunca kazandığı zaferler ve başarılarda, aile yapımızın güçlü ve sağlam
oluşunun, millî ve manevi değerlerimize bağlılığımızın payı büyüktür.
Amerikalı bir sosyolog
şöyle der: “Türklerin tarihini tetkik ettim. Dikkatimi bir şey çekti. Türkler
kısa zamanda devletler kurup uzun saltanatlar sürmüşler. Sebebini araştırdım,
şu kanaate vardım: Türklerde çok kuvvetli bir aile yapısı var. Kadınla erkeği
birbirine bağlayan, kanundan ziyade, din, namus, iffet ve söze sadakat ve
güvendir.”
Biz ailemize, çoluk çocuğumuza sahip çıkarsak, millî ve manevi değerlerimize bağlı kalırsak, inşallah hiçbir şer kuvvet, aile yapımızı bozamayacaktır!..