Emr-i maruf, cihad demek midir? Cihadsa şartları nelerdir?

Emr-i maruf ve cihad

CEVAP
Evet, cihaddır. İslam Ahlakı kitabında deniyor ki: 
Bu cihad ikiye ayrılır: 
1- Kâfirlere İslamiyet’i tanıtmak, onları küfür felaketinden kurtarmak,
2- Müslümanlara dinlerini, ilmihallerini öğretmek, onların haram işlemelerine mani olmak.

Bunların her ikisi de, üç türlü yapılır: 

Birincisi: Bedenle yapılır. Bunu yalnız devlet yapar. Devletin izni olmadan şahısların saldırması caiz değildir, eşkıyalık olur.

İkincisi: Her türlü yayın organlarıyla İslamiyet’i yaymak, duyurmaktır. Bu cihadı, ancak İslam âlimleri yapar veya bunların kitaplarını yaymak suretiyle yapılır. Asrımızda İslamiyet’e karşı olanlar, misyonerler, masonlar, komünistler ve mezhepsizler, her türlü yayınlarla İslamiyet’e saldırıyorlar. Yalanlarla, iftiralarla insanları aldatarak, İslam dinini yok etmeye çalışıyorlar. Bunlar, milyonlar sarf ederek, basın yoluyla, kitaplar, dergiler çıkarıyor, internet siteleri kuruyor, radyo ve televizyonlarla bozuk inanışlarını yayıyorlar. İslamiyet’i dünyaya yanlış olarak tanıttıkları gibi, bir yandan da, Ehl-i sünnet olan hakiki Müslümanları aldatarak İslamiyet’i içerden yıkmaya çalışıyorlar. Müslüman olmak isteyen yabancılar, bu propagandalar karşısında ne yapacaklarını şaşırıp, ya Müslüman olmaktan vazgeçiyor yahut yanlış, bozuk bir yola girerek, Müslüman olduklarını sanıyorlar.

İslam’ın iç ve dış düşmanlarının yıkıcı, aldatıcı propagandalarına karşı Ehl-i sünnet âlimlerinin yolu olan hakiki Müslümanlığı, yani Muhammed aleyhisselamın ve Eshab-ı kiramın yolunu, medya yoluyla bütün dünyaya yaymak, günümüzün en kıymetli cihadıdır. 

Üçüncüsü: Dua yoluyla yapılan cihaddır. Bütün Müslümanların bu cihadı yapmaları farz-ı ayndır. Bunu yapmamak, büyük günah olur. Bu cihad, cihadın birinci ve ikinci kısımlarını yapanlara dua etmekle olur.

Bu üç türlü cihadı, Allahü teâlânın yardımına güvenerek ve dinine uyarak yapanlara, Allahü teâlâ muhakkak yardım eder. Bunun için çalışmadan, birbirimizi sevmeden, oturduğumuz yerde yapılan duaları Allahü teâlâ kabul etmez. Duanın kabul olması için, önce sebeplerine yapışmak gerekir. 

Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını yayan vakıflara, kuruluşlara yardım etmek, malla cihad olur. Bedenle ve parayla cihad edenlere, Allahü teâlâ Cenneti söz vermiştir. (Müftiy-yi mücahid) 

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki: 
İslamiyet’in emirlerini bildirip yaymak için, keramet sahibi olmak gerekmez. Herkesin bilgisi ve gücü nispetinde çalışması şarttır. İmkânım yoktu diyerek, bahane ileri sürmek, kıyamette insanı azaptan kurtarmaz. (Mektubat-ı Rabbani)

Gazete abone çalışması
Sual: 
Türkiye gazetesinin tirajının artması için abone çalışmaları yapılıyor. Dînî yazılar da olduğu için, gazetenin çok kişiye ulaşmasının mânevî yönden de faydası olur mu?
CEVAP
Türkiye gazetesi, her zaman haberleri, itidalli, provokasyondan uzak bir şekilde vermiş, devletinin ve milletinin yanında durarak, “Huzur veren gazete” olmuştur. Bizim Sayfa’da da, nakle dayanan doğru ve lüzumlu bilgiler verilmektedir. Bid’atlerden uzak durulmakta, Ehl-i sünnetten taviz verilmemektedir. Yani Bizim Sayfa’da, dînî konularda yanlış yazılmasına asla müsaade edilmez. Diğer sayfalar ise, dînî bakımdan zaten ölçü olmaz.

Bu kıymetli bilgilerin yer aldığı gazetenin, her eve girmesi çok faydalıdır. Hiç okunmasa bile, evliya zatların, Ehl-i sünnet âlimlerinin isimleri, sözleri, eve feyz gelmesine, ev halkının istifade etmesine sebep olur.

İşin önemini bilenler, abone değilse abone olmalı, yeni abone de bulmalı, hattâ mümkünse parasını kendi vererek tanıdıklarını abone etmeli. Böylece millî ve mânevî değerlerin korunmasına katkısı olmalı. Bunu yapan, farz olan emr-i maruf sevabına da kavuşmuş olur.