Hep yumuşak hareket edilmesini bildiriyorsunuz. Neden hakkı mertçe ve sertçe söylemekten çekiniyorsunuz?
Din adına dinin dışına çıkmamalı
CEVAP
Biz hakkı, doğruyu olduğu gibi yazıyoruz. Şu veya bu şahısla ne işimiz
vardır ne de alıp veremediğimiz. Ne bir menfaat beklentimiz, ne de bir mevki
makam isteğimiz vardır. Ancak İslamiyet’i insanlara doğru olarak bildirmek lazım.
Din ne sizin ne de bizim tekelimiz altındadır. Sizin ve bizim görüşümüzün de ne
kıymeti vardır ne de dinde yeri vardır. Din adına dinin dışına çıkmamalı, fitne
çıkarmamalıdır. Edille-i şeriyyeye göre İslamiyet’i anlatmak lazım. Bu
insanların hakkıdır. Hem de en tabii hakkıdır. Bunu yapmak, doğru yapmak
müslümanlık vazifesidir. Yanlış anlatanlar, aklına göre anlatanlar yarın
hesabını veremeyecekleri gibi çok acı azaplara düçar olacaklardır.
Biz doğruları söylemeye devam edeceğiz, ama iyilikle, yumuşaklıkla. Biz, önüne
gelene çatan, aslında kendi akıllarından başkalarınınkini beğenmeyen, fitne
çıkaran, idareye baş kaldırtan mezhepsizlerden değiliz. Maksadımız, Allahü
teâlânın kullarına hizmet olup, onların İslamiyet’i doğru öğrenmelerine,
hidayete ermelerine vesile olmaktır.
Dine hizmet için haç takmak
Sual: Eshab-ı kiramın, İslamiyet’i tebliğ için, kilisede hizmet
edip, haç taktıkları doğru mudur?
CEVAP
Asla öyle bir şey olmadı ve olması da mümkün olmaz, çünkü haram işleyerek,
farz ibadet bile yapılmaz. Haç takmak, küfürdür. Küfre girerek, asla öyle bir
şey yapılmaz.
Eshab-ı kiramdan, Müslüman olmadan önce, Hristiyan olanlar vardı. Mesela,
Selman-ı Farisi hazretleri, önce Mecusi iken, Hristiyan oldu, kiliselerde
hizmet etti. Şam’a geldi. Medine’de âhir zaman Peygamberinin çıkacağını bir
papazdan işitti. Hicretten sonra, Medine’ye gelerek, daha önce işitmiş olduğu
alametleri gördü. Hemen iman etti. Çok halis Müslüman oldu. Ehl-i beytten
sayıldı. Resulullahın huzurunda ve sohbetinde kemale geldi. Zahir ve batın
ilimlerinde çok yüksek derecelere kavuştu. Eshab-ı kiramın, Müslüman olmadan
önceki hallerini anlatıp, kiliselerde hizmet ettiğini, haç taktıklarını
söylemek, din düşmanlığından ve misyonerlikten başka bir şey değildir.