Resulullahın çok evlenmesi
Resulullahın çok evlenmesi
CEVAP
Resulullah efendimiz, önce 25 yaşında iken, 40 yaşında dul bir kadın olan
Hazret-i Hatice ile evlendi. 25 yıl onunla yaşadı. Peygamber efendimiz, ilk
zevcesi Hazret-i Hatice hayatta iken başkası ile evlenmedi.
Hazret-i Hatice validemizin vefatından uzun bir müddet sonra, 55 yaşında iken,
Allahü teâlânın emri ile Hazret-i Âişe’yi nikahladı. Mekke, Medine gibi
Ekvatora yakın yerlerde kızlar erken yaşta mesela dokuz yaşında büluğa
eriyorlar. Rusya, Hollanda gibi soğuk ülkelerde ise, büluğa erme yaşı uzuyor.
Bu bakımdan ekvatorla kutuplar mukayese edilmez. Hazret-i Âişe validemiz 9
yaşında iken nikahlandı, daha sonra evlendi.
Hazret-i Âişe, kendisinin, ezvac-ı tahiratın hepsinden daha üstün olduğunu
söyler, Allahü teâlânın nimetlerini sayar, (Resulullah benimle evlenmeden önce,
Cebrail aleyhisselam, benim resmimi Resulullaha gösterip “Bu senin zevcendir”
demişti) derdi. O zaman canlı resmi yapmak haram olmamıştı ve resmi, insan da
yapmamıştı. Resulullah efendimiz, Âişe validemize buyurdu ki:
(Seni üç gece rüyada gördüm. Melek, beyaz ipek üzerindeki resmini bana
gösterdi. Bu senin zevcendir, dedi. Rüyada, meleğin gösterdiği resmini
unutmadım.) [Buhari ve Müslim]
Resulullah efendimize, Hazret-i Âişe’den başka, hiçbir zevcesinin yatağında
(vahiy) gelmedi. Bu da, Hazret-i Âişe’nin Allahü teâlâ indinde kıymetinin pek
çok olduğunu göstermektedir. Ümmi Seleme validemiz Hazret-i Âişe için bir şey
söyleyince, Resulullah efendimiz, (Âişe için beni incitme. Bana vahiy,
yalnız Âişe’nin yatağında iken gelmektedir) buyurdu ve Ümmi Seleme
validemiz de, tevbe etti.
Diğerlerini dini sebeplerle veya ihsan ederek nikah etti. Bunların hepsi dul ve
çoğu da yaşlı idi.
Birkaç örnek:
Eshab-ı kiramın bir kısmı Habeşistan’a hicret etmişti. Habeş padişahı
Necaşi, İsevi idi. Müslümanlara sorular sorup, aldığı cevaplara hayran kalarak
imana geldi. Ubeydullah bin Cahş, papazlara aldanıp, hristiyan olmuştu. Karısı
Ümmi Habibe’yi de dinden çıkarıp zengin olmaya zorladıysa da, o, fakirlik ve ölüme
razı olacağını, ama dinden çıkmayacağını söyleyince, sefalet içinde sürünmesi
için bunu boşadı. Hazret-i Ümmi Habibe, Mekke müşriklerinin baş kumandanı Ebu
Süfyan’ın kızı idi. Resulullah, o zamanlarda, onlarla, çok çetin savaşlar
yapıyordu.
Resulullah efendimiz, Hazret-i Ümmi Habibe’nin dininin kuvvetini ve başına
gelenleri işitince, Necaşi’ye mektup yazıp, (Ümmi Habibe ile nikahımı
yapıp buraya gönder) buyurdu. Necaşi daha önce Müslüman olduğu için
mektuba çok hürmet edip, oradaki müslümanları sarayına davet ederek, ziyafet
verdi. Nikah yapılıp, hediye ve ihsanlarda bulundu. Bu suretle, Hazret-i Ümmi
Habibe, imanının mükafatına kavuştu. Onun sayesinde, oradaki müslümanlar da
rahat etti. Bu nikah, Ebu Süfyan’ın ileride müslüman olmasını hazırlayan sebeplerden
biri oldu.
Hazret-i Ömer, dul kalan kızı Hazret-i Hafsa’yı alması için Hazret-i Ebu Bekir
ve Hazret-i Osman’a teklif etti ise de olumlu cevap alamadı. Durumu öğrenen
Resulullah efendimiz, çok sevdiği üç arkadaşının üzüntülerini giderip onları
sevindirmek için, (Ya Ömer, kızını, bu ikisinden daha iyisi ile
evlendireyim) buyurdu Hazret-i Ömer şaşırdı. Zira onlardan daha
iyisinin olmadığını biliyordu. (Ya Ömer kızınla ben evleneyim) buyurdu.
Beni Mustalak kabilesinden alınan yüzlerce esir arasında, Cüveyriyye, kabilenin
reisi Haris’in kızı idi. Bunu satın alıp azat ederek, kendilerine nikah edince,
Eshab-ı kiramın hepsi, (Resulullahın ailesinin, annemizin akrabasını
hizmetçi olarak kullanmaktan haya ederiz)dedi. Hepsi, esirlerini azat etti.
Bu nikah, yüzlerce esirin azat olmasına sebep oldu.
İnsafı olana da, bu üç misal, elbette yetişir. İkinci bir husus, her bakımdan,
insanların en üstünü olduğu halde, sadece birkaç yıl dokuz ailesi ile
yaşamıştı. O zamanlar, zaten hep savaşlarla uğraşıyor, evinde az kalıyordu.
Genç kızlarla evlenme imkanı olduğu halde evlenmemişti. Savaşlarda, Ona
canlarını feda eden o aslanlar, kızlarını Ona vermezler mi idi? Ama O,
istemedi.
Resulullah efendimiz, halasının kızı Zeyneb’i, evlatlığı Zeyd ile evlendirdi.
Epey sonra, Hazret-i Zeyd, boşayacağını söyledi. (Boşama) buyurdu
ise de, Allahü teâlâ, Resulünün buna mani olmamasını istedi. Hazret-i Zeyd
boşayınca, Allahü teâlâ, Resulüne onu nikah eyledi. (Mevahib)
Çok evlenmesinin önemli bir sebebi de, dini bildirmek içindi. Hicab âyeti
gelip, kadınların yabancı erkeklerle oturmaları, konuşmaları yasak edilince,
yabancı kadınları kabul etmedi. Hazret-i Âişe’den sormalarını emretti.
Soranların çokluğundan, Hazret-i Âişe, hepsine cevap vermeye zaman bulamıyordu.
Bu hizmeti kolaylaştırmak ve Hazret-i Âişe’nin yükünü hafifletmek için,
gerektiği kadar hanımı nikah etti. Kadınlara ait yüzlerle ince bilgileri,
kadınlara, mübarek hanımları yolu ile bildirdi. Hanımı bir tek olsaydı, bütün
kadınların ondan sorması güç ve hatta imkansız olurdu.
Bir âyet-i kerime meali:
(Resulullahın zevceleri müminlerin anneleridir.) [Ahzab 6]
Hazret-i Mariye
Sual: Peygamberimizin eşi olan Mariye, Müslüman mıydı?
CEVAP
Evet, Müslümandı. Peygamber efendimizin İslamiyet’e davet ettiği
Heraklius’un Mısır valisi olan Mukavkas, bazı kıymetli hediyelerin yanında,
Mariye ve Sirin isminde iki cariye de gönderdi.
Mariye Hatun, Resulullah’ın tevazuuna hayran kalıp hemen Müslüman oldu.
Peygamberimiz de, onun Müslüman oluşundan çok memnun oldu ve onunla evlendi. Resulullah’ın
oğullarının üçüncüsü ve bütün çocuklarının sonuncusu olan İbrahim’in annesi
Mariye validemizdi. Hicretin 16. senesinde Medine’de vefat eden Mariye
validemizin cenaze namazını Hazret-i Ömer kıldırdı.