Vehbi ilim, Allah tarafından ilham edildiği için kesbi ilme zıt düşerse, vehbi ilmi tercih ederiz" demek uygun mudur? Vehbi ilim dinde senet olur mu?
Vehbi ilim ve ilham senet değildir
CEVAP
(Vehbi ilmi tercih ederiz) demek çok yanlış bir düşünce ve harekettir.
Çünkü dinde senet yalnız edille-i şeriyyedir. Bunlar, Kitab,
Sünnet, İcma ve Kıyas’tır. Akıl, ilham, rüya dinde senet olmaz. Çünkü,
ilhamlara ve rüyalara, vehim, hayal ve şeytan karışabilir. Karışmamış olanları
da, tevilli, tabirli olabilir. Doğruları, eğrilerinden ayırt edilemez.
Evliyanın ilhamı başkalarına senet olamaz.
İlham, Allah tarafından kalbe gelen bilgi demektir. Ehlullahın ilhamlarının
doğruluğu, İslamiyet bilgilerine uygun olmalarından anlaşılır. Dine sarılmayan,
bid'atten sakınmayan kimsenin söyledikleri, nefsten ve şeytandan gelen bozuk
fikirlerdir. İlm-i ledünni ve ilham, Muhammed aleyhisselama uyanlara ihsan
olunur. Bu ihsana kavuşanlar, Kur'an-ı kerimi ve hadis-i şerifleri iyi anlar.
Her sözü bunlara uygun olur. Bugün din bilgileri, ancak Ehl-i sünnet
âlimlerinin kitaplarından öğrenilir.
İlham senet değil
Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
İlham ile dinimizin hükümleri anlaşılamaz. Yani, Allahü teâlânın, evliyanın
kalblerine verdiği bilgiler, helal ve haramlar için delil, senet olamaz.
Resulullah efendimizin mübarek kalbine gelen ilham, her müslüman için senettir.
Her müslümanın bunlara uyması gerekir. Evliyanın ilhamı İslamiyet’e uygun ise,
yalnız kendisine senettir. Başkalarına senet olamaz. Buhari’deki hadis-i
şerifte, (İlim üstaddan öğrenilir) buyuruldu. Marifet ise
ilham ile hasıl olur. İlim, ilham ile hasıl olmaz. İlmin kaynağı Kur'an-ı kerim
ve hadis-i şeriflerdir. (Berika s.385)
Mearif-i ilahiyye bilgileri, ilham ile hasıl olur, hocadan öğrenilmez.
İbadetlerin yapılması ve bütün din bilgileri ise, üstaddan öğrenmekle elde
edilir. Din bilgileri, ilham ile hasıl olsaydı, Allahü teâlânın Peygamberler ve
kitaplar göndermesine lüzum olmazdı. (Hadika s.378)
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(Kıyas ve ictihad, dinin dört temelinden biridir. Buna uymaya emrolunduk.
Evliyanın keşf ve ilhamları böyle değildir. Bunlara uymaya emrolunmadık. İlham,
yalnız sahibi için delildir, başkaları için senet değildir.) [m.
272]
(Evliyanın keşfinde hata etmesi, yanılması, müctehidlerin ictihadda yanılması
gibidir; kusur sayılmaz. Bundan dolayı, Evliyaya dil uzatılmaz. Müctehidlere
uyanlara, onların mezhebinde bulunanlara da, hatalı işlerde sevap verilir.
Evliyanın yanlış ilhamlarına uyanlara, sevap verilmez. Çünkü ilham, ancak
sahibi için senettir. Müctehidlerin sözü ise, mezhebinde bulunan herkes için
senettir. O halde, Evliyanın yanlış ilhamlarına uymak caiz değildir.
Müctehidlerin hata ihtimali olan sözlerine uymak ise vaciptir.) [m.31]
Kıl ucu kadar uygunsuzluk bulunursa
(Tasavvuf büyüklerinden birkaçı, kendilerini hâl ve sekr kaplayınca, doğru
yolun âlimlerinin bildirdiklerine uymayan bilgiler, marifetler söylemişler ise
de, keşf yolu ile anladıklarını bildirmişlerdir. Bunun için, suçlu sayılmazlar.
Bunlar ictihadında yanılan müctehidler gibidir. Onlar gibi, bunların
yanılmalarına da bir sevap verilir. Böyle, birbirine uymayan bilgilerde, hep
Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri doğrudur. Çünkü bunların bilgileri,
Peygamberlik kaynağından alınmıştır. Bu bilgiler, vahiy ile bildirilmiştir.
Elbette doğrudur. Tasavvuf büyüklerinin marifetleri ise, keşf ve ilham ile
anlaşılmaktadır. İlhamın, doğruluğu kesin değildir. İlhamın doğru olup
olmadığı, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun olup olmaması ile anlaşılır.
Kıl ucu kadar uygunsuzluk bulunursa, yanlış demektir. İşin doğrusu böyledir.
İşin doğrusu bilinince, buna uymayan ilhamların, sapıklık oldukları
anlaşılır.) [m.112]
İkinci binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretlerinin bu yazıları ile diğer
âlimlerin yazıları, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına aykırı olan ve yanlış
olarak vehbi ilim mahsulü denilen sözlerin veya kitapların bozuk olduğunu
göstermektedir. Böyle görüş veya kitapların vehbi ilimle de bir alakası
olmadığı ilim ehlince kolayca anlaşılır.
Kesin olan edille-i şeriyyedir
Sual: Bir arkadaş, (Edille-i şeriyyeye [dört delile] aykırı olsa da,
evliyanın ilhamları senettir) diyor. Aşağıdaki sözleri senet olur mu?
CEVAP
Bir ilhamın veya kitabın doğru olup olmadığı edille-i şeriyye ile anlaşılır.
İlham adı altında dine aykırı şeyler söyleniyor veya yazılıyorsa hiç kıymeti
yoktur.
İmam-ı Rabbani hazretleri gibi bütün büyük âlimler, (İlham senet
değildir. Kesin olan edille-i şeriyyedir. Bunlara aykırı olan ilhamlar senet
olamaz) buyuruyor.
Bildirdiğiniz sözlere bakalım:
Büyük ilim adamı [Mason] Abduh, bir üstaddır deniyor.
Bu bir ilhamsa yanlıştır. Abduh mason olmasa bile, mezhepsiz biridir.
Mazlum olarak ölen Hristiyan Cennete gider deniyor. Bu bir ilhamsa
yanlıştır. Çünkü edille-i şeriyyede [dört delilde], her çeşit kâfirin ebedi
olarak Cehenneme gideceği bildirilmiştir. Dağda çölde kalıp da İslamiyet’i
duymamışsa, bunlar Cehenneme gitmez, imanları olmadığı için Cennete de gitmez,
hayvanlar gibi yok edilir.
İlhamın doğruluğu, vahiy kadar değilse de, şüphe götürmeyecek kadar kesin deniyor.
Bu da yanlıştır. İlhamı vahye benzetmek çok tehlikelidir. O zaman dinimizin
dört delili nerede kaldı?
Akıl eskiden senet değildi, şimdi ise senettir ve akılla Allah’ı ispat
edemeyenin imanı muteber değildir deniyor. Bu da dört delile
aykırıdır. Akıl, sadece şiilerce hüccettir. Akla, normalden, yani dinin verdiği
ölçüden fazla önem veren, dini aklı ile ölçen mutezile fırkasıdır.
İman tahkik edilmedikçe muteber olmaz deniyor. Bu ilhamsa bu da
yanlıştır. Çünkü dinimizin bildirdiği iman, acaba doğru mu diye tahkik edilmez
yani araştırılmaz. İman, Muhammed aleyhisselamın, Peygamber olarak bildirdiği
şeyleri, tahkik etmeden, akla, tecrübeye ve felsefeye uygun olup olmadığına
bakmadan, tasdiktir. Akla uygun olduğu için tasdik etmek, aklı tasdik etmek
olur, Resulü tasdik etmek olmaz. Yahut Resulü ve aklı birlikte tasdik etmek
olur ki, o zaman Peygambere itimat tam olmaz. İtimat tam olmayınca, iman
olmaz.
Ben Mehdi’yim, falanca da İsa’dır sözü ilhamsa, bu da yanlıştır. Çünkü
Hazret-i Mehdi’nin adı Muhammed, babasının adı Abdullah olacaktır. Gökten bir
melek (Bu Mehdi’dir) diyeceği hadis-i şerifle sabittir.
Kıyamet şu tarihte kopacaktır deniyor. Bu bir ilhamsa, bu da
yanlıştır. Çünkü bu ifade âyet ve hadislere aykırıdır. Kıyametin ne zaman
kopacağı bildirilmemiştir. Güneşin batıdan doğması, Deccalin çıkması gibi,
sadece alametleri bildirilmiştir. Bazı gruplar, (Kıyamet falanca
tarihte kopacak) diyerek halktan para toplamışlar, dedikleri tarih
gelip geçtiği halde kıyamet kopmamıştır. Hemen her grupta, (Kıyamet şu
tarihte kopacak) diye yanlış bir ilham bulunmaktadır. Hatta Yehova
şahitleri denilen hristiyanların lideri Charles Russel de 1914’te
kıyamet kopacak demişti. Yehovacılar, (İsa’nın dünya krallığı başladı) diyerek,
devletlerin sonunun yaklaştığını, tarihler vererek ortaya atmışlardır. Bu
tarihler, 1914, 1918, 1925 ve 1975’tir. Tabii hepsi de boşa çıkmıştır. 19 cular
da birkaç tarih verdi. Şu kıyameti bir türlü koparamadılar.
Ben evliyayım diyerek, kendi grubundan olmayan müslümanlara kâfir diyenler
çoğalıyor. Unutulmamalı ki, müslümana kâfir diyenin kendisi kâfir olur. Din
kimsenin tekelinde değildir. Bölücülük yapmamalıdır.