CEVAP
(Müctehid bir âlim, hata etmez) dense yanlış olmaz; çünkü birinin ak
dediğine, ötekinin kara deme yetkisini, onlara dinimiz vermiştir. Burada
kastedilen, günümüz yazarları ve profesörleri değil, yetkili âlimler,
müctehidlerdir. Âlimin ictihadı hatalı bile olsa senettir. Allahü teâlâ
ahirette onun ictihadına göre amel edip etmediğimizi soracaktır. Hanefîlere
Hanefî mezhebindeki hükümlere, Şafiîlere de Şafiî mezhebindeki hükümlere uyup
uymadığı sorulacaktır. Dinimizde âlimlerin yeri büyüktür. Üç âyet-i kerime
meali:
(Bilmiyorsanız âlimlere sorun!) [Nahl 43]
(Bu misalleri ancak âlim olanlar anlar.) [Ankebut 43]
(Bunun hükmünü Resule ve ülül-emre [âlimlere] sorsalardı,
öğrenirlerdi.) [Nisa 83]
Âyet-i kerimede geçen ülül-emrin âlim demek olduğu tefsirlerde yazılıdır.
Peygamber efendimiz de, (Ülül-emr, fıkıh âlimleridir)buyurdu.
(Darimi)
Hadis-i şeriflerde ise buyuruldu ki:
(Âlimler, Peygamberlerin vârisleridir) [Tirmizi, İbni Mace, Ebu
Davud]
(Ümmetimin âlimleri, beni İsrail’in peygamberleri gibidir.) [İmam-ı
Yâfiî, İmam-ı Rabbani, Abdülgani Nablusi, Neşr-ül-mehasin]
(Âlimlere tabi olun! Çünkü onlar, dünya ve ahiretin ışıklarıdır.) [Deylemi]
(Âlimler olmasaydı, insanlar helak olurdu.) [İ. Maverdi]
(Bilmediklerinizi salih [âlim]lerden sorup öğrenin!) [Taberani]
Peki, bu kadar kıymetli olan âlimler hata ederse ne olacak? Dinimiz, onların
hatasına uyanların da kurtulacağını bildirmiştir. Bir hadis-i şerif meali
şöyledir:
(Âlim, ictihadında hata ederse bir, isabet ederse iki sevap alır.) [Buhari]
Sevab olan bir şey için mezhepsizlerin hata demesi çok yanlıştır. Böyle
farklı ictihadlar da Allahü teâlânın bir rahmetidir. Nitekim bir hadis-i
şerifte buyuruldu ki:
(Ümmetimin [âlimlerin] ihtilafı [farklı
ictihadları] rahmettir.) [Beyheki, İ. Münavi, İbni Nasr,
Deylemi]
İşte bu rahmetten dolayı mezhepler meydana çıkmıştır. (Bu dört hak mezhepten
biri doğru diğer üçü yanlıştır) denemez; çünkü bir müctehid, başka müctehidin
ictihadının hatalı olduğunu söyleyemez. (Benimki doğru, seninki yanlıştır)
diyemez; çünkü Mecelle’de (İctihad, başka ictihadla nakzedilemez
yani bozulamaz, geçersiz hale getirilemez) buyuruluyor. (Madde 16)
Mesela Hanefî ve Hanbelî’de gusülde ağzın içini yıkamak farz iken, Malikî ve
Şafiî’de farz değildir. Bunun için mezhebin birine doğru, ötekine yanlış
denemez. Yanlış da olsa müctehidin ictihadıyla amel eden kurtulur; çünkü
müctehide bu yetkiyi dinimiz vermiştir. Farklı ictihadda bulunmak gibi, her
müctehidin bir hadisten hüküm çıkarması da farklıdır. Hatta bir müctehidin
sahih dediği bir hadis-i şerife, başka bir müctehid sahih değildir diyebilir.
O sahih değildir dedi diye, o hadis uydurma olmaz. Sahih değildir diyen âlim,
kendisi bu hadise göre amel edemez; ama sahih diyen âlim de, ona tâbi olanlar
da, bu hadis-i şerife göre amel eder.
Mezhepsizler ve ona uyan cahiller, bu inceliği bilmedikleri için, (Falanca
âlimin kitabında uydurma hadisler vardır) diyebiliyorlar. Mesela (İmam-ı
Gazali’nin kitaplarında uydurma hadis çoktur) diyen mezhepsiz az değildir.
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:
(Usûl-i hadis ilminde müctehid olan bir âlim, bir hadisin mevdu olduğunu
ispat edince, bu ilmin bütün âlimlerinin de, mevdu demesi lazım gelmez; çünkü
mevdu diyen müctehid, bir hadisin sahih olması için lüzum gördüğü şartları
taşımayan bir hadis için, benim mezhebimin usulünün kaidelerine göre mevdudur
der. Yoksa “Resulullahın sözü değildir” demek istemez. Yani, hadis-i şerif
denilen bu sözün hadis olması, bence anlaşılmadı demektir. Bu âlime göre
hadis olmaması, hakikatte hadis olmadığını göstermez.
Hadis usulü ilminin başka bir müctehidi de, hadisin doğru olması için aradığı
şartları bu sözde bulunca, hadistir, mevdu değildir diyebilir. Dört mezhep
arasında ayrılık bulunması, sözlerinin yanlış olacağını göstermediği gibi,
hadisler için de böyledir. Böyle şeyler ictihad işi olduğundan, bir müctehidin
mevdu demesiyle, gerçekte mevdu olması gerekmez.)
Şu halde, (Falanca âlimin kitaplarında uydurma hadis vardır) demeye yetkimiz
olmadığı gibi, yetkili âlimler, müctehidler için (Âlimler de insandır,
onların hataları olur) dememiz de asla caiz olmaz
|