►Sıkıntılara Katlanmak Hakkında / Hadis

Sıkıntılara Katlanmak

Riyâzus Sâlihîn / İmâm Nevevî 
BÖLÜM: -18-

Sıkıntılara Katlanmak hakkında sahih hadis-i şerifler...

 

 

649. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre bir adam:

– Yâ Resûlallah! Benim akrabam var. Ben kendilerini ziyaret ediyorum, onlar bana gelip gitmiyorlar.
Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, onlarsa
bana kaba davranıyorlar, dedi.
Bunun üzerine Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturmuş oluyorsun. Sen böyle davrandıkça,

Allah’ın yardımı seninle beraberdir. ”

 

Müslim, Birr 22

 

 

 

 

650. Ebû Mes’ûd Ukbe İbni Amr el–Bedrî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam Peygamber aleyhisselâm’a gelerek:
– Filanca bize namaz kıldırırken o kadar uzatıyor ki, bu yüzden bazan sabah namazına gelemiyorum,
dedi.
Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i hiçbir konuşmasında o günkü kadar öfkeli görmedim.
Şöyle buyurdu:
– “İnsanlar! İçinizde nefret ettiren kimseler var! Kim imamlık yaparsa, namazı kısa kıldırsın;

zira arkasındaki cemaatin içinde yaşlısı var, çocuğu var, iş güç sahibi olanı var. ”

 

Buhârî, İlim, 28, Ezân 61–63, Edeb 75, Ahkâm 13; Müslim, Salât 182–185. Ayrıca bk. İbni Mâce, İkâme 48

 

 

 

 

651. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Evimin sofasını üzerinde resimler bulunan bir perde ile ayırdığım gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem bir seferden dönmüştü. Resimli örtüyü görünce yüzü renkten renge girdi ve onu çekip kopardı.
Sonra da bana şunları söyledi:
– “Âişe! Kıyamette insanların en şiddetli azâb görenleri, yaptıklarını Allah’ın yarattığına

benzetenlerdir. ”

 

Buhârî, Libâs 91; Müslim, Libâs 91–92. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 45; Nesâî, Zînet 111

 

 

 

 

652. Yine Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, Mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan bir
kadının durumu Kureyşlileri pek üzmüştü. Bunun üzerine:
– Bu konuyu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile kim görüşebilir? diye kendi aralarında
konuştular. Bazıları:
– Buna Resûlullah’ın sevgilisi Üsâme İbni Zeyd’den başka kimse cesaret edemez, dediler.
Üsâme de onların istekleri doğrultusunda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile konuştu.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Üsâme’ye:
– “Allah’ın koyduğu cezalardan birinin uygulanmaması için aracılık mı yapıyorsun?”
buyurduktan sonra kalkıp bir konuşma yaptı ve şunları söyledi:
“Sizden önceki milletlerin yok olmasına sebep, içlerinden soylu biri hırsızlık yapınca ona
dokunmayıp, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca ona cezasını vermeleriydi. Allah’a yemin

ederim ki, Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı, onun da elini keserdim. ”

 

Buhârî, Enbiyâ 54, Megâzî 53, Hudûd 11, 12; Müslim, Hudûd 8, 9. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Hudûd 4; Tirmizî, Hudûd 6; Nesâî, Sârık 6; İbni

Mâce, Hudûd 6

 

 

 

 

653. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem Mescid’in kıble duvarında bir tükürük gördü. Buna pek üzüldüğü yüzünden belli oldu. Hemen
kalkıp onu eline aldığı bir çakıl taşıyla kazıdı. Sonra da şunları söyledi:
“İnsan namaza durduğu zaman Rabbine yönelmiş olur. Rabbi ise kendisiyle kıble arasındadır.
O halde hiçbiriniz kıbleye karşı tükürmesin. Mecbur kalınca (cami dışında iken) sol tarafına
veya ayağının altına tükürsün. ” Sonra cübbesinin bir ucunu tuttu, içine tükürüp kumaşı katladı

“Veya böyle yapsın” buyurdu.

 

Buhârî, Salât 34–36, 39, Ezân 94, el–Amel fi’s–salât 12, Edeb 75; Müslim, Mesâcid 50–53, Zühd 74. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 22; Nesâî,

Mesâcid, 32, 35; İbni Mâce, Mesâcid 10, İkâme 61

 

 

 

 

654. İbni Ömer radıyallahu anhümâ Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle
buyururken dinledim, dedi:
“Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve
sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın,
kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının
çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz

sürüden sorumlusunuz. ”

 

Buhârî, Cum’a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâret 20. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâret 1, 13;

Tirmizî, Cihâd 27

 

 

 

 

655. Ebû Ya’lâ Ma’kıl İbni Yesâr radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i
şöyle buyururken dinledim, dedi:
“Cenâb–ı Hakk’ın, yönetici yaptığı bir kimse, yönettiği insanları aldatarak ölürse, Allah Teâlâ

ona cennet yüzü göstermez. ”

 

Buhârî, Ahkâm 8; Müslim, Îmân 227–228, İmâre 21

 

Bir başka rivayette:

“Onlara sahip çıkıp korumazsa, cennetin kokusunu duyamaz”, şeklindedir.

 

Buhârî, Ahkâm 8

 

Müslim’in bir rivayetinde de şöyledir:
“Müslümanların işlerini üstlenip de onlar için çalışıp çabalamayan hiçbir yönetici, onlarla

birlikte cennete giremez. ”

 

Müslim, Îmân 229, İmâre 22

 

 

 

 

656. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Benim şu evimde, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:
“Allahım! Ümmetimin yönetimini üstlenip de onlara zorluk çıkaran kimseye sen de zorluk
çıkar. Ümmetimin yönetimini üstlenip de onlara yumuşak davrananlara sen de yumuşaklık

göster. ”

 

Müslim, İmâre 19. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, VI, 93, 258

 

 

 

 

657. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
– “İsrâiloğullarını peygamberler yönetirdi. Bir peygamber ölünce, yerine bir başka peygamber
geçerdi. Fakat benden sonra peygamber gelmeyecek, birçok halifeler gelecektir. ”
Bunun üzerine ashâb–ı kirâm:
– Yâ Resûlallah! Bize bu konuda ne yapmamızı emredersin? diye sordular.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Halifelere başa geçiş sırasına göre bîat edin. Sonra onlara karşı görevinizi yapıp itaat edin.
Onlar size karşı görevlerini yapmazlarsa, Allah’tan size yardım etmesini isteyin. Zira size karşı

görevlerini yapıp yapmadıklarını Cenâb–ı Hak onlardan soracaktır. ”

 

Buhârî, Enbiyâ 50; Müslim, İmâre 44. Ayrıca bk. İbni Mâce, Cihâd 42

 

 

 

 

658. Âiz İbni Amr radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, kendisi Ubeydullah İbni
Ziyâd’ın yanına girmiş ve ona şunları söylemiştir:
– Oğlum! Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i “Yöneticilerin en kötüsü insafsız ve katı

kalpli olanlardır” buyururken dinledim. Sakın sen o yöneticilerden olma!

 

Müslim, İmâre 23. Hadîsin müttefekun aleyh olduğu söylenmişse de, bu rivayet Sahîh–i Buhârî’ de mevcut değildir

 

 

 

 

659. Ebû Meryem el–Ezdî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, kendisi Muâviye
radıyallahu anh’a şöyle dedi:
Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim:
– “Allah Teâlâ bir kimseyi müslümanların başına idareci yapar, o da halkın işlerinin
bitirilmesine, ihtiyaç ve sıkıntılarının giderilmesine engel olmaya kalkarsa, kıyamet gününde
Allah Teâlâ da onun işlerinin bitirilmesine, ihtiyaç ve sıkıntılarının giderilmesine engel olur. ”

Bunun üzerine Muâviye, halkın ihtiyaçlarını tesbit etmek için bir adamını görevlendirdi.

 

Ebû Dâvûd, İmâre 13; Tirmizî, Ahkâm 6

 

 

 

 

660. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yedi kimseyi Allah Teâlâ kendi gölgesinden başka gölge bulunmayan kıyamet gününde,
gölgesinde barındıracaktır. Bunlar:
Adaletli devlet reisi, Rabbine ibadet ederek yetişen genç, gönlü mescidlere bağlı kimse,
birbirlerini Allah rızâsı için seven ve buluşmaları da ayrılmaları da bu sevgiye dayalı olan iki
şahıs, itibarlı ve güzel bir kadın kendisiyle beraber olmak isteyince ‘Ben Allah’tan korkarım’
diyerek buna yanaşmayan erkek, sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka veren

adam, tenhâda Allah’ı anıp gözleri yaşla dolan kişidir. ”

 

Buhârî, Ezân 36, Zekât 16, Rikak 24, Hudûd 19; Müslim, Zekât 91. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53; Nesâî, Kudât 2

 

 

 

 

661. Abdullah İbni Amr İbni’l–Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Verdiği hükümlerde, ailesinin ve halkın yönetiminde adaletli davranan yöneticiler, kıyamet

gününde Allah Teâlâ’nın yanında nurdan yüksek koltuklar üzerinde otururlar. ”

 

Müslim, İmâre 18. Ayrıca bk. Nesâî, Âdâbü’l–kudât 1

 

 

 

 

662. Avf İbni Mâlik radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle
buyururken dinledim, dedi:
“Devlet başkanlarınızın en hayırlısı, sizi seven ve sizin tarafınızdan sevilen, size dua eden ve
sizin duanızı alan kimselerdir. Devlet başkanlarınızın en kötüsü de, size buğzeden ve sizin
buğzunuza hedef olan, size lânet eden ve lânetinizi alan kimselerdir. ”
Bunun üzerine:
– Yâ Resûlallah! Onlara karşı tavır takınalım mı? diye sorduk. Bize şu cevabı verdi:

– “Aranızda namaz kıldıkları sürece, hayır. Aranızda namaz kıldıkları sürece, hayır. ”

 

Müslim, İmâre 65, 66

 

 

 

 

663. İyâz İbni Himâr radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle
buyururken dinledim, dedi:
“Cennetlikler üç gruptur. Bunlar:
Âdil ve başarılı devlet başkanı,
Yakınlarına ve müslümanlara karşı merhametli ve yufka yürekli olan kişi,

Ailesi kalabalık olduğu halde haram kazançtan sakınıp kimseden bir şey istemeyen adamdır. ”

 

Müslim, Cennet 63

 

 

 

 

664. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir müslümanın, günah işlemesi emredilmediği sürece, sevdiği veya sevmediği bütün
konularda devleti yöneten kimseye itaat etmesi şarttır. Bir günah işlemesi emredildiği zaman ise
kimseyi dinleyip itaat etmez. ”
665. Yine İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e sözünü dinleyip itaat etmek üzere bîat ettiğimiz zaman bize:

“Gücünüz yettiği kadar” buyururdu.

 

Buhârî, Ahkâm 43; Müslim, İmâre, 90. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 24; İbni Mâce, Cihâd 41

 

 

 

 

666. Yine İbni Ömer radıyallahu anhümâ Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle
buyururken dinledim, dedi:
“Kim bağlılık sözü verdiği devlet başkanına karşı sebepsiz yere itaatsizlik ederse, kıyamet
gününde Allah Teâlâ’nın huzuruna, tutunacağı hiçbir delili bulunmaksızın çıkar. Devlet

başkanına bağlılık sözü vermeden ölen kimse, Câhiliye devrinde ölmüş gibi olur. ”

 

Müslim, İmâre 58

 

Yine Müslim’in bir başka rivayeti şöyledir:

“Cemaatten ayrılarak ölen kimse, Câhiliye devrinde ölmüş gibi olur. ”

 

Müslim, İmâre 53, 54

 

 

 

 

667. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
“Üzerinize tâyin edilen yönetici, başı kuru üzüm gibi siyah bir köle de olsa sözünü dinleyip

kendisine itaat ediniz. ”

 

Buhârî, Ezân 54, 56, Ahkâm 4. Ayrıca bk. Buhârî, Cihâd 39

 

 

 

 

668. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Zenginken, fakirken; neşeliyken, kederliyken ve başkası sana tercih edilirken bile söz dinleyip

itaat etmen şarttır. ”

 

Müslim, İmâre 35, 41, 42. Ayrıca bk. Buhârî, Fiten 2; Nesâî, Bey’at 1–5; İbni Mâce, Cihâd 41

 

 

 

 

669. Abdullah İbni Amr radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Bir seferde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdik. Bir yerde konakladık. Kimimiz
çadırını düzeltiyor, kimimiz ok atış tâlimleri yapıyor, kimimiz de otlayan hayvanların başında
bulunuyorduk. Derken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in müezzini “Haydin namaza!” diye
seslendi. Biz de Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında toplandık. Resûl–i Ekrem şöyle
buyurdu:
“Benden önceki bütün peygamberlerin görevi, ümmetlerini iyi olduğunu bildikleri şeye dâvet
etmek, kötü olduğunu bildikleri şeyden de sakındırmaktı. Sizin içinde bulunduğunuz ümmetin
huzur ve sükûnu, önce gelenler zamanında olacaktır. Daha sonrakilerin başına çeşitli belâlar ve
bilmediğiniz kötülükler gelecektir. Öyle fitneler çıkacak ki, bu fitnelerin bir kısmı diğerinden
daha hafif olacaktır. Yine öyle fitne ve kargaşa çıkacak ki, onu gören mü’min, işte beni bu
mahveder diyecektir. Sonra ortalık sakinleşecek; arkasından öyle müthiş bir fitne çıkacak ki,
mü’min, işte bundan kurtuluş yok, diyecektir. ”
“Bir kimse cehennemden kurtulup cennete girmeyi istiyorsa, Allah’a ve âhiret gününe imân
etmiş olarak ölmelidir. Kendine yapılmasını istediği şeyleri o da başkalarına yapmalıdır. Bir
kimse devlet başkanına bîat eder, elini tutup ona samimiyetle bağlanırsa, elinden geldiği kadar
ona itaat etmelidir. Bu arada bir başkası ortaya çıkarak yönetimi ele geçirmeye çalışırsa, derhal

onun boynunu vurunuz. ”

 

Müslim, İmâre 46. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 25; İbni Mâce, Fiten 9

 

 

 

 

670. Ebû Hüneyde Vâil İbni Hucr radıyallahu anh şöyle dedi:
Seleme İbni Yezîd el–Cu’fî Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:
– Yâ Nebiyyallah! Başımıza kendi haklarını bizden isteyen, fakat bizim hakkımızı bize vermeyen
yöneticiler tâyin edilirse, bize ne yapmamızı emredersin? diye sordu.
Resûl–i Ekrem onun bu sorusuna cevap vermedi. Bir daha sorunca Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
– “Onların sözünü dinleyip kendilerine itaat edin. Onlar yapmaları gerekenden, siz de yapmanız

gerekenden sorumlusunuz. ”

 

Müslim, İmâre 49–50. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 30

 

 

 

 

671. Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Benden sonra adam kayırma olayları ve görmeye alışmadığınız işler meydana gelecektir”
buyurdu. Bunun üzerine ashâb–ı kirâm:
– Yâ Resûlallah! Bizden o günleri görenlere ne emredersiniz? diye sordular.
Şöyle cevap verdi:
– “Yapmanız gereken görevleri yaparsınız, hakkınız olan şeyin size verilmesini Allah’tan niyâz

edersiniz. ”

 

Buhârî, Fiten 2, Müslim, İmâre 45. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 25

 

 

 

 

672. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş, bana karşı gelen Allah’a karşı gelmiş olur. Devlet

başkanına itaat eden bana itaat etmiş, devlet başkanına karşı gelen bana karşı gelmiş olur. ”

 

Buhârî, Cihâd 109, Ahkâm 1; Müslim, İmâre 32, 33. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 27; İbni Mâce, Mukaddime 1, Cihâd 39

 

 

 

 

673. İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Devlet yöneticisinden hoşa gitmeyen bir şey gören kimse sabretsin. Zira kim devlet başkanına

itaatten bir karış dışarı çıkarsa, Câhiliye devrinde ölmüş gibi olur. ”

 

Buhârî, Fiten 2; Müslim, İmâre 56

 

 

 

 

674. Ebû Bekre radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken
dinledim, dedi:

“Kim devlet başkanına ihânet ederse, Allah da ona ihânetinin cezasını verir. ”

 

Tirmizî, Fiten 47. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 42, 49

 

 

 

 

675. Ebû Saîd Abdurrahman İbni Semüre radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:
“Abdurrahman İbni Semüre! Kimseden yöneticilik görevi isteme! Zira bu görev sen istemeden
verilirse, Allah yardımcın olur. Eğer sen istediğin için verilirse, Allah’dan yardım göremezsin.
“Bir de bir şeye yemin ettikten sonra başka bir davranışı daha hayırlı görürsen, hayırlı olanı

işleyip yeminin için keffâret öde!”

 

Buhârî, Ahkâm 5, 6, Eymân 1, Keffârât 10; Müslim, Eymân 19, İmâre 13. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâre 2; Tirmizî, Nüzûr 5; Nesâî,

Âdâbü’l–kudât 5

 

 

 

 

676. Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Ebû Zer! Senin gerçekten zayıf olduğunu görüyorum. Kendim için ne istiyorsam senin için de

onu isterim. İki kişiye bile olsa sakın başkan olma! Yetim malına da yöneticilik yapma!”

 

Müslim, İmâre 17. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vesâyâ 4; Nesâî, Vesâyâ 10

 

 

 

 

677. Yine Ebû Zer radıyallahu anh şöyle dedi:
– Yâ Resûlallah! Beni vali tayin etmez misin? demiştim.
Eliyle omuzuma vurarak şöyle buyurdu:
– “Ebû Zer! Sen zayıf bir adamsın. İstediğin görev ise bir emanettir. Bu emaneti ehil olarak alan
ve üzerine düşeni yapanlar müstesna, aslında bu görev kıyamet gününde bir rezillik ve

pişmanlıktır. ”

 

Müslim, İmâret 16

 

 

 

 

678. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Siz memuriyet alma konusunda pek istekli davranacaksınız. Halbuki o yanıp tutuştuğunuz

görev, kıyamet gününde bir pişmanlık sebebi olacaktır. ”

 

Buhârî, Ahkâm 7. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 39, Kudât 5

 

 

 

 

679. Ebû Saîd el–Hudrî ve Ebû Hüreyre radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ’nın gönderdiği her peygamberin ve başa geçirdiği her halifenin mutlaka iki
yardımcısı olmuştur. Bunlardan biri ona doğru yolu gösterir ve buna teşvik eder. Diğeri kötü

yolu gösterir ve ona teşvik eder. Günahtan uzak duran, Allah’ın koruduğu kimsedir. ”

 

Buhârî, Ahkâm 42, Kader 8. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 32

 

 

 

 

680. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ bir devlet başkanı hakkında hayır dilediği zaman, ona unuttuğunu hatırlatan,
hatırladığını yapmaya yardım eden doğru sözlü bir yardımcı verir. Şayet Allah Teâlâ o devlet
başkanı için hayır dilemezse, ona unuttuğunu hatırlatmayan, hatırladığını yapmaya yardım

etmeyen kötü bir yardımcı verir. ”

 

Ebû Dâvûd, İmâre 4. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 33

 

 

 

 

681. Ebû Mûsâ el–Eş’arî radıyallahu anh şöyle dedi:
Amcamın oğullarından ikisiyle Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna girmiştim.
Onlardan biri:
– Yâ Resûlallah! İdaresini Cenâb–ı Hakk’ın sana verdiği görevlerden birine bizi âmir tayin et! dedi.
Öteki amca oğlu da benzeri bir şey söyledi.
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Vallahi biz isteyeni veya görev hırsı bulunanı yönetici yapmıyoruz. ”

 

Buhârî, Ahkâm 7, İcâre 1, İstitâbetü’l–mürteddîn 2; Müslim, İmâre 15