►Sıkıntılara Katlanmak Hakkında / Hadis
Sıkıntılara Katlanmak
Riyâzus Sâlihîn / İmâm Nevevî
BÖLÜM: -18-
Sıkıntılara Katlanmak hakkında sahih hadis-i şerifler...
649. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre bir adam:
– Yâ Resûlallah! Benim akrabam var. Ben kendilerini
ziyaret ediyorum, onlar bana gelip gitmiyorlar.
Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük
ediyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, onlarsa
bana kaba davranıyorlar, dedi.
Bunun üzerine Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
– “Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül
yutturmuş oluyorsun. Sen böyle davrandıkça,
Allah’ın yardımı seninle beraberdir. ”
Müslim, Birr 22
650. Ebû Mes’ûd Ukbe İbni Amr el–Bedrî radıyallahu
anh şöyle dedi:
Bir adam Peygamber aleyhisselâm’a gelerek:
– Filanca bize namaz kıldırırken o kadar
uzatıyor ki, bu yüzden bazan sabah namazına gelemiyorum,
dedi.
Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i
hiçbir konuşmasında o günkü kadar öfkeli görmedim.
Şöyle buyurdu:
– “İnsanlar! İçinizde nefret ettiren kimseler
var! Kim imamlık yaparsa, namazı kısa kıldırsın;
zira arkasındaki cemaatin içinde yaşlısı var, çocuğu var, iş güç sahibi olanı var. ”
Buhârî, İlim, 28, Ezân 61–63, Edeb 75, Ahkâm 13; Müslim, Salât 182–185. Ayrıca bk. İbni Mâce, İkâme 48
651. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Evimin sofasını üzerinde resimler bulunan bir
perde ile ayırdığım gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem bir seferden dönmüştü. Resimli örtüyü
görünce yüzü renkten renge girdi ve onu çekip kopardı.
Sonra da bana şunları söyledi:
– “Âişe! Kıyamette insanların en şiddetli azâb
görenleri, yaptıklarını Allah’ın yarattığına
benzetenlerdir. ”
Buhârî, Libâs 91; Müslim, Libâs 91–92. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 45; Nesâî, Zînet 111
652. Yine Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, Mahzûm
kabilesinden hırsızlık yapan bir
kadının durumu Kureyşlileri pek üzmüştü. Bunun
üzerine:
– Bu konuyu Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem ile kim görüşebilir? diye kendi aralarında
konuştular. Bazıları:
– Buna Resûlullah’ın sevgilisi Üsâme İbni
Zeyd’den başka kimse cesaret edemez, dediler.
Üsâme de onların istekleri doğrultusunda
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile konuştu.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem
Üsâme’ye:
– “Allah’ın koyduğu cezalardan birinin
uygulanmaması için aracılık mı yapıyorsun?”
buyurduktan sonra kalkıp bir konuşma yaptı ve
şunları söyledi:
“Sizden önceki milletlerin yok olmasına sebep,
içlerinden soylu biri hırsızlık yapınca ona
dokunmayıp, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık
yapınca ona cezasını vermeleriydi. Allah’a yemin
ederim ki, Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı, onun da elini keserdim. ”
Buhârî, Enbiyâ 54, Megâzî 53, Hudûd 11, 12; Müslim, Hudûd 8, 9. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Hudûd 4; Tirmizî, Hudûd 6; Nesâî, Sârık 6; İbni
Mâce, Hudûd 6
653. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine
göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem Mescid’in kıble duvarında bir tükürük
gördü. Buna pek üzüldüğü yüzünden belli oldu. Hemen
kalkıp onu eline aldığı bir çakıl taşıyla
kazıdı. Sonra da şunları söyledi:
“İnsan namaza durduğu zaman Rabbine yönelmiş
olur. Rabbi ise kendisiyle kıble arasındadır.
O halde hiçbiriniz kıbleye karşı tükürmesin.
Mecbur kalınca (cami dışında iken) sol tarafına
veya ayağının altına tükürsün. ” Sonra
cübbesinin bir ucunu tuttu, içine tükürüp kumaşı katladı
“Veya böyle yapsın” buyurdu.
Buhârî, Salât 34–36, 39, Ezân 94, el–Amel fi’s–salât 12, Edeb 75; Müslim, Mesâcid 50–53, Zühd 74. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 22; Nesâî,
Mesâcid, 32, 35; İbni Mâce, Mesâcid 10, İkâme 61
654. İbni Ömer radıyallahu anhümâ Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem’i şöyle
buyururken dinledim, dedi:
“Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden
sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve
sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin
çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın,
kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden
sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının
çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice
itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz
sürüden sorumlusunuz. ”
Buhârî, Cum’a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâret 20. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâret 1, 13;
Tirmizî, Cihâd 27
655. Ebû Ya’lâ Ma’kıl İbni Yesâr radıyallahu anh,
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i
şöyle buyururken dinledim, dedi:
“Cenâb–ı Hakk’ın, yönetici yaptığı bir kimse,
yönettiği insanları aldatarak ölürse, Allah Teâlâ
ona cennet yüzü göstermez. ”
Buhârî, Ahkâm 8; Müslim, Îmân 227–228, İmâre 21
Bir başka rivayette:
“Onlara sahip çıkıp korumazsa, cennetin kokusunu duyamaz”, şeklindedir.
Buhârî, Ahkâm 8
Müslim’in bir rivayetinde de şöyledir:
“Müslümanların işlerini üstlenip de onlar için çalışıp çabalamayan hiçbir
yönetici, onlarla
birlikte cennete giremez. ”
Müslim, Îmân 229, İmâre 22
656. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Benim şu evimde, Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:
“Allahım! Ümmetimin yönetimini üstlenip de
onlara zorluk çıkaran kimseye sen de zorluk
çıkar. Ümmetimin yönetimini üstlenip de onlara
yumuşak davrananlara sen de yumuşaklık
göster. ”
Müslim, İmâre 19. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, VI, 93, 258
657. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine
göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
– “İsrâiloğullarını peygamberler yönetirdi. Bir
peygamber ölünce, yerine bir başka peygamber
geçerdi. Fakat benden sonra peygamber
gelmeyecek, birçok halifeler gelecektir. ”
Bunun üzerine ashâb–ı kirâm:
– Yâ Resûlallah! Bize bu konuda ne yapmamızı
emredersin? diye sordular.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
– “Halifelere başa geçiş sırasına göre bîat
edin. Sonra onlara karşı görevinizi yapıp itaat edin.
Onlar size karşı görevlerini yapmazlarsa,
Allah’tan size yardım etmesini isteyin. Zira size karşı
görevlerini yapıp yapmadıklarını Cenâb–ı Hak onlardan soracaktır. ”
Buhârî, Enbiyâ 50; Müslim, İmâre 44. Ayrıca bk. İbni Mâce, Cihâd 42
658. Âiz İbni Amr radıyallahu anh’den rivayet edildiğine
göre, kendisi Ubeydullah İbni
Ziyâd’ın yanına girmiş ve ona şunları
söylemiştir:
– Oğlum! Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem’i “Yöneticilerin en kötüsü insafsız ve katı
kalpli olanlardır” buyururken dinledim. Sakın sen o yöneticilerden olma!
Müslim, İmâre 23. Hadîsin müttefekun aleyh olduğu söylenmişse de, bu rivayet Sahîh–i Buhârî’ de mevcut değildir
659. Ebû Meryem el–Ezdî radıyallahu anh’den rivayet
edildiğine göre, kendisi Muâviye
radıyallahu anh’a şöyle dedi:
Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i
şöyle buyururken dinledim:
– “Allah Teâlâ bir kimseyi müslümanların başına
idareci yapar, o da halkın işlerinin
bitirilmesine, ihtiyaç ve sıkıntılarının
giderilmesine engel olmaya kalkarsa, kıyamet gününde
Allah Teâlâ da onun işlerinin bitirilmesine,
ihtiyaç ve sıkıntılarının giderilmesine engel olur. ”
Bunun üzerine Muâviye, halkın ihtiyaçlarını tesbit etmek için bir adamını görevlendirdi.
Ebû Dâvûd, İmâre 13; Tirmizî, Ahkâm 6
660. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine
göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yedi kimseyi Allah Teâlâ kendi gölgesinden
başka gölge bulunmayan kıyamet gününde,
gölgesinde barındıracaktır. Bunlar:
Adaletli devlet reisi, Rabbine ibadet ederek
yetişen genç, gönlü mescidlere bağlı kimse,
birbirlerini Allah rızâsı için seven ve
buluşmaları da ayrılmaları da bu sevgiye dayalı olan iki
şahıs, itibarlı ve güzel bir kadın kendisiyle
beraber olmak isteyince ‘Ben Allah’tan korkarım’
diyerek buna yanaşmayan erkek, sağ elinin
verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka veren
adam, tenhâda Allah’ı anıp gözleri yaşla dolan kişidir. ”
Buhârî, Ezân 36, Zekât 16, Rikak 24, Hudûd 19; Müslim, Zekât 91. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53; Nesâî, Kudât 2
661. Abdullah İbni Amr İbni’l–Âs radıyallahu anhümâ’dan
rivayet edildiğine göre
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
“Verdiği hükümlerde, ailesinin ve halkın
yönetiminde adaletli davranan yöneticiler, kıyamet
gününde Allah Teâlâ’nın yanında nurdan yüksek koltuklar üzerinde otururlar. ”
Müslim, İmâre 18. Ayrıca bk. Nesâî, Âdâbü’l–kudât 1
662. Avf İbni Mâlik radıyallahu anh Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem’i şöyle
buyururken dinledim, dedi:
“Devlet başkanlarınızın en hayırlısı, sizi seven
ve sizin tarafınızdan sevilen, size dua eden ve
sizin duanızı alan kimselerdir. Devlet
başkanlarınızın en kötüsü de, size buğzeden ve sizin
buğzunuza hedef olan, size lânet eden ve
lânetinizi alan kimselerdir. ”
Bunun üzerine:
– Yâ Resûlallah! Onlara karşı tavır takınalım
mı? diye sorduk. Bize şu cevabı verdi:
– “Aranızda namaz kıldıkları sürece, hayır. Aranızda namaz kıldıkları sürece, hayır. ”
Müslim, İmâre 65, 66
663. İyâz İbni Himâr radıyallahu anh Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle
buyururken dinledim, dedi:
“Cennetlikler üç gruptur. Bunlar:
Âdil ve başarılı devlet başkanı,
Yakınlarına ve müslümanlara karşı merhametli ve
yufka yürekli olan kişi,
Ailesi kalabalık olduğu halde haram kazançtan sakınıp kimseden bir şey istemeyen adamdır. ”
Müslim, Cennet 63
664. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine
göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir müslümanın, günah işlemesi emredilmediği
sürece, sevdiği veya sevmediği bütün
konularda devleti yöneten kimseye itaat etmesi
şarttır. Bir günah işlemesi emredildiği zaman ise
kimseyi dinleyip itaat etmez. ”
665. Yine İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle
dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e sözünü dinleyip itaat etmek üzere bîat ettiğimiz zaman bize:
“Gücünüz yettiği kadar” buyururdu.
Buhârî, Ahkâm 43; Müslim, İmâre, 90. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 24; İbni Mâce, Cihâd 41
666. Yine İbni Ömer radıyallahu anhümâ Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle
buyururken dinledim, dedi:
“Kim bağlılık sözü verdiği devlet başkanına
karşı sebepsiz yere itaatsizlik ederse, kıyamet
gününde Allah Teâlâ’nın huzuruna, tutunacağı
hiçbir delili bulunmaksızın çıkar. Devlet
başkanına bağlılık sözü vermeden ölen kimse, Câhiliye devrinde ölmüş gibi olur. ”
Müslim, İmâre 58
Yine Müslim’in bir başka rivayeti şöyledir:
“Cemaatten ayrılarak ölen kimse, Câhiliye devrinde ölmüş gibi olur. ”
Müslim, İmâre 53, 54
667. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
“Üzerinize tâyin edilen yönetici, başı kuru üzüm
gibi siyah bir köle de olsa sözünü dinleyip
kendisine itaat ediniz. ”
Buhârî, Ezân 54, 56, Ahkâm 4. Ayrıca bk. Buhârî, Cihâd 39
668. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine
göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Zenginken, fakirken; neşeliyken, kederliyken ve
başkası sana tercih edilirken bile söz dinleyip
itaat etmen şarttır. ”
Müslim, İmâre 35, 41, 42. Ayrıca bk. Buhârî, Fiten 2; Nesâî, Bey’at 1–5; İbni Mâce, Cihâd 41
669. Abdullah İbni Amr radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Bir seferde Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem ile beraberdik. Bir yerde konakladık. Kimimiz
çadırını düzeltiyor, kimimiz ok atış tâlimleri
yapıyor, kimimiz de otlayan hayvanların başında
bulunuyorduk. Derken Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in müezzini “Haydin namaza!” diye
seslendi. Biz de Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in yanında toplandık. Resûl–i Ekrem şöyle
buyurdu:
“Benden önceki bütün peygamberlerin görevi,
ümmetlerini iyi olduğunu bildikleri şeye dâvet
etmek, kötü olduğunu bildikleri şeyden de
sakındırmaktı. Sizin içinde bulunduğunuz ümmetin
huzur ve sükûnu, önce gelenler zamanında
olacaktır. Daha sonrakilerin başına çeşitli belâlar ve
bilmediğiniz kötülükler gelecektir. Öyle
fitneler çıkacak ki, bu fitnelerin bir kısmı diğerinden
daha hafif olacaktır. Yine öyle fitne ve kargaşa
çıkacak ki, onu gören mü’min, işte beni bu
mahveder diyecektir. Sonra ortalık sakinleşecek;
arkasından öyle müthiş bir fitne çıkacak ki,
mü’min, işte bundan kurtuluş yok, diyecektir. ”
“Bir kimse cehennemden kurtulup cennete girmeyi
istiyorsa, Allah’a ve âhiret gününe imân
etmiş olarak ölmelidir. Kendine yapılmasını
istediği şeyleri o da başkalarına yapmalıdır. Bir
kimse devlet başkanına bîat eder, elini tutup
ona samimiyetle bağlanırsa, elinden geldiği kadar
ona itaat etmelidir. Bu arada bir başkası ortaya
çıkarak yönetimi ele geçirmeye çalışırsa, derhal
onun boynunu vurunuz. ”
Müslim, İmâre 46. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 25; İbni Mâce, Fiten 9
670. Ebû Hüneyde Vâil İbni Hucr radıyallahu anh şöyle dedi:
Seleme İbni Yezîd el–Cu’fî Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem’e:
– Yâ Nebiyyallah! Başımıza kendi haklarını
bizden isteyen, fakat bizim hakkımızı bize vermeyen
yöneticiler tâyin edilirse, bize ne yapmamızı
emredersin? diye sordu.
Resûl–i Ekrem onun bu sorusuna cevap vermedi.
Bir daha sorunca Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
– “Onların sözünü dinleyip kendilerine itaat
edin. Onlar yapmaları gerekenden, siz de yapmanız
gerekenden sorumlusunuz. ”
Müslim, İmâre 49–50. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 30
671. Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet
edildiğine göre Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Benden sonra adam kayırma olayları ve görmeye
alışmadığınız işler meydana gelecektir”
buyurdu. Bunun üzerine ashâb–ı kirâm:
– Yâ Resûlallah! Bizden o günleri görenlere ne
emredersiniz? diye sordular.
Şöyle cevap verdi:
– “Yapmanız gereken görevleri yaparsınız,
hakkınız olan şeyin size verilmesini Allah’tan niyâz
edersiniz. ”
Buhârî, Fiten 2, Müslim, İmâre 45. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 25
672. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine
göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş, bana karşı
gelen Allah’a karşı gelmiş olur. Devlet
başkanına itaat eden bana itaat etmiş, devlet başkanına karşı gelen bana karşı gelmiş olur. ”
Buhârî, Cihâd 109, Ahkâm 1; Müslim, İmâre 32, 33. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 27; İbni Mâce, Mukaddime 1, Cihâd 39
673. İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine
göre Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Devlet yöneticisinden hoşa gitmeyen bir şey
gören kimse sabretsin. Zira kim devlet başkanına
itaatten bir karış dışarı çıkarsa, Câhiliye devrinde ölmüş gibi olur. ”
Buhârî, Fiten 2; Müslim, İmâre 56
674. Ebû Bekre radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken
dinledim, dedi:
“Kim devlet başkanına ihânet ederse, Allah da ona ihânetinin cezasını verir. ”
Tirmizî, Fiten 47. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 42, 49
675. Ebû Saîd Abdurrahman İbni Semüre radıyallahu anh
şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana
şöyle buyurdu:
“Abdurrahman İbni Semüre! Kimseden yöneticilik
görevi isteme! Zira bu görev sen istemeden
verilirse, Allah yardımcın olur. Eğer sen istediğin
için verilirse, Allah’dan yardım göremezsin.
“Bir de bir şeye yemin ettikten sonra başka bir
davranışı daha hayırlı görürsen, hayırlı olanı
işleyip yeminin için keffâret öde!”
Buhârî, Ahkâm 5, 6, Eymân 1, Keffârât 10; Müslim, Eymân 19, İmâre 13. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâre 2; Tirmizî, Nüzûr 5; Nesâî,
Âdâbü’l–kudât 5
676. Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine
göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Ebû Zer! Senin gerçekten zayıf olduğunu
görüyorum. Kendim için ne istiyorsam senin için de
onu isterim. İki kişiye bile olsa sakın başkan olma! Yetim malına da yöneticilik yapma!”
Müslim, İmâre 17. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vesâyâ 4; Nesâî, Vesâyâ 10
677. Yine Ebû Zer radıyallahu anh şöyle dedi:
– Yâ Resûlallah! Beni vali tayin etmez misin?
demiştim.
Eliyle omuzuma vurarak şöyle buyurdu:
– “Ebû Zer! Sen zayıf bir adamsın. İstediğin
görev ise bir emanettir. Bu emaneti ehil olarak alan
ve üzerine düşeni yapanlar müstesna, aslında bu
görev kıyamet gününde bir rezillik ve
pişmanlıktır. ”
Müslim, İmâret 16
678. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine
göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Siz memuriyet alma konusunda pek istekli
davranacaksınız. Halbuki o yanıp tutuştuğunuz
görev, kıyamet gününde bir pişmanlık sebebi olacaktır. ”
Buhârî, Ahkâm 7. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 39, Kudât 5
679. Ebû Saîd el–Hudrî ve Ebû Hüreyre radıyallahu
anhümâ’dan rivayet edildiğine göre
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
“Allah Teâlâ’nın gönderdiği her peygamberin ve
başa geçirdiği her halifenin mutlaka iki
yardımcısı olmuştur. Bunlardan biri ona doğru
yolu gösterir ve buna teşvik eder. Diğeri kötü
yolu gösterir ve ona teşvik eder. Günahtan uzak duran, Allah’ın koruduğu kimsedir. ”
Buhârî, Ahkâm 42, Kader 8. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 32
680. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine
göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ bir devlet başkanı hakkında hayır
dilediği zaman, ona unuttuğunu hatırlatan,
hatırladığını yapmaya yardım eden doğru sözlü
bir yardımcı verir. Şayet Allah Teâlâ o devlet
başkanı için hayır dilemezse, ona unuttuğunu
hatırlatmayan, hatırladığını yapmaya yardım
etmeyen kötü bir yardımcı verir. ”
Ebû Dâvûd, İmâre 4. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 33
681. Ebû Mûsâ el–Eş’arî radıyallahu anh şöyle dedi:
Amcamın oğullarından ikisiyle Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna girmiştim.
Onlardan biri:
– Yâ Resûlallah! İdaresini Cenâb–ı Hakk’ın sana
verdiği görevlerden birine bizi âmir tayin et! dedi.
Öteki amca oğlu da benzeri bir şey söyledi.
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Vallahi biz isteyeni veya görev hırsı bulunanı yönetici yapmıyoruz. ”
Buhârî, Ahkâm 7, İcâre 1, İstitâbetü’l–mürteddîn 2; Müslim, İmâre 15