Şa’bân ayının fazîleti...

03/02/2025 Pazartesi Köşe yazarı R.A

Receb ayının afv ve mağfirete, Şa’bân ayının şefâate ve Ramazân ayının da sevâpların kat kat verilmesine mahsûs aylar olduğu bildirilmiştir. 


Mübârek Şa'ban ayı, 31 Ocak 2025 (1 Şa’bânü’l-muazzam 1446) Cuma günü  başladı. Bugün, Resûlullah Efendimizin "Ya Rabbî, Receb ve Şa’bân (ayların)ı bizler için mübârek kıl [bu aylarda bizlere bereketler ihsân buyur] ve bizi Ramazân (ayın)a da eriştir" şeklindeki duâsında adı geçen mübârek üç ayların ikincisi olan “Şa’bân-ı muazzam” ayının dördüncü günüdür.

 

İslâm dîninde özel yerleri bulunan ve “üç aylar” diye bilinen “Recebü’l-ferd”,  “Şa’bânü’l-muazzam”  ve “Ramazânü’l-mübârek” aylarından ikincisi olan “Şa'ban” ayı, “Peygamber Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) ayı” olarak anılmaktadır. İçerisinde “Berât” kandilinin bulunduğu Şa’ban ayı, Receb ile Ramazân ayları arasında bir köprü mesâbesindedir.

 

Receb ayının afv ve mağfirete, Şa’bân ayının şefâate ve Ramazân ayının da sevâpların kat kat verilmesine mahsûs aylar olduğu bildirilmiştir. Yine mübârek üç aylardan Receb ayı tevbe, hürmet ve ibâdet ayı; Şa’bân ayı muhabbet ve hizmet ayı; Ramazân ayı ise yakınlık ve ni’met ayıdır. Zünnûn-i Mısrî hazretleri de buyurdu ki: "Receb ayı tohum ekme, Şâbân ayı sulama, Ramazân ayı ise hasâd ayıdır."

 

Şa’bân ayında bulunan “Berât gecesi”nde, yeryüzüne rahmet, bereket, iyilik, afv ve mağfiret indiği için, Kur’ân-ı kerîmde [Duhân sûresi, 1-5] bu geceye “leyle-i mübâreke: mübârek gece” denilmiştir.

 

Sevgili Peygamberimiz, bir hadîs-i şerîfinde buyurdu ki:

 

“Şabanın 15.  gecesini ibâdetle, gündüzünü de oruçla geçiriniz! O gece Allahü teâlâ buyurur ki: ‘Affedilmek isteyen yok mu, günâhlarını affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Dertli olan yok mu, sıhhat-âfiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim.’ Bu hâl, fecre [sabâha, imsâk vaktinin bitimine] kadar devâm eder.” [İbn-i Mâce]

 

Peygamber Efendimiz, Berât gecesinde, “Allahümmerzuknâ kalben takıyyen mineş-şirki beriyyen lâ kâfiren ve şakıyyen: Allah’ım, bizlere, şirkten berî, kâfir ve şakî de olmayan, müttekî birer kalp ihsân buyur” duâsını okurdu.

 

Şa’bânın 15. günü, Hasan-ı Basrî hazretlerinin yüzü, sanki mezârdan çıkmış gibi, çok solgun görülürdü. Bu üzüntüsünün sebebini sorduklarında buyururdu ki: “İlm-i yakîn ile biliyorum ki, günâhlarım vardır. Günâhlarım affedilmezse, sevâplarım da kabûl edilmezse, hâlim nice olur diye korkumdan benzim sararıyor.”

 

Âişe vâlidemiz (radıyallahü anhâ) buyuruyor ki: “Resûlullahın, [Ramazân ayı hâriç] hiçbir ayda, Şa’bân ayından daha çok oruç tuttuğunu görmedim. Bazen Şa’bân ayının tamâmını oruçla geçirirdi.” (Buhârî)

 

Resûlullah Efendimize, Şa’bân ayında niçin çok oruç tuttuğu sorulduğu zaman şöyle cevap vermiştir: “Şa’bân, öyle fazîletli bir aydır ki, insanlar bundan gâfildirler. Bu ayda ameller, âlemlerin Rabbine arz edilir. Ben de amelimin oruçlu iken arz edilmesini isterim.” (Nesâî)

 

Bir hadîs-i kudsîde buyuruldu ki:

 

“Şabân ayı, bana mahsûs bir aydır. Hak teâlâ, Arş-ı a'lânın meleklerine azamet-i şâniyle buyurur ki: ‘Ey benim meleklerim! Gördünüz mü? Benim kullarım, Habîbim(Sevgilim)in ayına nasıl ta’zîm ve hürmet ediyorlar? İzzetim, celâlim hakkı için, Ben de kullarımı afv ve mağfiretime nâil eyledim’.”