Dini, Ehl-i sünnet âlimlerinden öğrenmeli

04/10/2020 Pazar Köşe yazarı O.Ü

Her şeyden evvel imanın şartlarını ve Ehl-i sünnet itikadını öğrenmelidir.

 

Sual: Din bilgisi olmayanlar, dinlerini doğru olarak nasıl ve nereden öğrenmelidir?

Cevap: Müslümanlar; havâs yani âlimler ve avam yani cahiller olmak üzere iki kısımdır. Dürr-i Yektâ kitabında buyuruluyor ki:

“Avam; sarf, nahiv ve edebiyat ilimlerinin usullerini, kaidelerini bilmeyen kimselerdir. Bunlar, fıkıh ve fetva kitaplarını anlayamaz. Bunların, iman ve ibadet bilgilerini Ehl-i sünnet âlimlerinden sorup, öğrenmeleri farzdır. Âlimlerin de, sözleri, vaazları ve yazıları ile, önce iman, sonra dinin temeli olan beş ibadeti öğretmeleri farzdır. Zahîre ve Tâtârhâniyye kitaplarında, imanın şartlarını ve Ehl-i sünnet itikadını öğretmenin her şeyden evvel lazım olduğu bildirilmektedir.”

Bunun içindir ki, büyük âlim, seyyid Abdülhakîm Efendi hazretleri, vefatına yakın;

“İstanbul camilerinde, otuz seneye yakın, yalnız imanı ve Ehl-i sünnet itikadını ve İslamın güzel ahlakını anlatmaya çalıştım” demiştir.

Bu sebeple, bizler de, Ehl-i sünnet itikadını, İslamın güzel ahlakını, herkese iyilik ve yardım etmenin lazım olduğunu, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından okuyup, öğrenip herkese bildirmeliyiz. Din cahillerinin ve mezhebsizlerin, zındıkların devlete karşı kışkırtıcı, kardeşi kardeşe düşman yapıcı, bölücü yazılarını tasvip etmemeliyiz. Peygamber efendimiz;

(Din, kılıçların gölgeleri altındadır) buyurarak, Müslümanların devlet ve kanun himayesinde rahat yaşayabileceklerini bildirdi. Devlet kuvvetli oldukça, rahat, huzur artar.

Müslümanlar da, kendilerine hürriyet veren devlete, kanunlara karşı gelmemeli, fitneye, anarşiye alet olmamalıdır.

           ***

Sual: Dinde değişiklik yapmayı istemek, dini yıkmak, dini bozmak olmaz mı?

Cevap: İslamiyet, birçok kötülüklere dünyada da ceza vermekte ve iyiliklere teşvik etmektedir. Zaten, âlimlerin zalimlere ve her Müslümanın birbirine, mümkün olduğu kadar, emr-i ma'rûf ve nehy-i münker yapması yani nasihat etmesi farzdır. İslamiyet iyi işlerin yapılmasını ve kötü şeylerden sakınılmasını böyle sağlamış iken, dinde reform yapmak isteyenler, bunu kafi görmeyerek, daha doğrusu, bunların hiçbirini yapmayarak, diledikleri bazı işleri imanın şartı saymaktan ve böylelikle birçok Müslümana kafir demeye kalkışmaktan gayeleri, dini bozmak olmaz mı?