"Dînim için, dünyâm için Allahü teâlâ bana kâfidir"
04/11/2023 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Ma'rûf-ı Kerhî hazretleri büyük velîlerdendir. Bağdât'ın Kerh
beldesinde doğdu. 815 (H.200) senesinde Bağdat'ta vefât etti. Dâvûd-i Tâî
hazretlerinden feyiz almış olup, Sırrîyi Sekâtî de, Ma'rûf-ı Kerhî'den ders ve
feyiz alarak yetişti. Kerâmet ve menkıbeleri çoktur.
Muhammed bin Hişâm diyor ki:
"Ma'rûf-ı Kerhî bana dedi ki: Sana on cümle
öğreteceğim; beşi dünyâ, beşi âhiret içindir. Bunlar ile kim duâ ederse, Allahü
teâlâ onun duâsını kabûl buyurur. Bu on cümle şunlardır: Dînim için Allah bana
kâfidir. Dünyâm için Allahü teâlâ bana kâfidir. Ehemmiyetli işlerim için Allahü
teâlâ kerîmdir ve bana kâfidir. Bana haksızlık etmek isteyenlere hilm ve kuvvet
sâhibi olan Allahü teâlâ kâfidir. Bana kötülük etmek isteyenlere, Şedîd olan
Allahü teâlâ bana kâfidir. Ölüm ânında rahîm olan Allahü teâlâ bana kâfidir.
Kabir suâlinde raûf olan Allahü teâlâ bana kâfidir. Hesap ânında kerîm
olan Allahü teâlâ bana kâfidir. Mîzân ânında latîf olan Allahü teâlâ bana
kâfidir. Sırat'ta, kadîm olan Allahü teâlâ bana kâfidir. Kendisinden başka
hiçbir ilâh olmayan Allahü teâlâ bana kâfidir. O Arş'ın Rabbidir ve ben O'na
tevekkül ederim."
Sırrî-yi Sekâtî hazretleri anlatıyor: "Bir bayram günü
Hazreti Ma'rûf'u hurma toplarken gördüm ve; 'Bunları ne yapacaksın?' diye
sordum. 'Şu çocuğu ağlarken gördüm ve niçin ağladığını sordum. Bana yetim olup
anne ve babasının olmadığını, arkadaşlarının yeni elbiseleri ve oyuncakları
olup kendisinin olmadığını söyledi. Şimdi bunları toplayıp satacağım, ağlamayıp
oynaması için ona oyuncak satın alacağım' dedi. Bunun üzerine; 'Bu işi
bana bırak' deyip çocuğu alıp götürdüm. Yeni güzel elbiseler ve oynaması
için bir oyuncak aldım. Çocuk o zaman memnun oldu. Bundan sonra kalbime bir nur
geldi, kalbim parladı ve hâlim bambaşka oldu."
Ma'rûf hazretlerinin bir dayısı şehrin vâlisi idi. Vâli, bir gün şehrin
kenar mahallelerini dolaşıyordu. Ma'rûf'u bir kenarda oturmuş ekmek yerken
gördü. Önünde de bir köpek vardı. Bir lokma kendi yiyor, bir lokma da köpeğin
ağzına veriyordu. Dayısı, "köpekle birlikte yemeğe utanmıyor musun?"
dedi. "Utandığım için bu zavallıyı doyuruyorum" dedi ve başını
kaldırıp havadaki bir kuşa seslendi. Kuş uçup geldi, eline kondu ve kanadıyla
başını ve gözünü örttü. Hazreti Ma'rûf; "Allah'tan utanandan her şey
utanır" buyurdu. Dayısı bu hâli görüp, bu sözü işitmekle hem hayret etti,
hem de oradan uzaklaştı.