İnsan, yaratılışında her şeyden habersizdir...
12/04/2020 Pazar Köşe yazarı V.T
İnsanın dışındaki mahlûklar o kadar çoktur ki, Allahü tealadan başka
kimse bilmez...
Muhammed ibn-i Keysân hazretleri tefsir ve hadis âlimidir. Bağdat'ta doğdu
ve orada yaşadı. 299 (m. 912)’de orada vefat etti. Şöyle buyurdu:
İnsan, yaratılışında her şeyden habersizdir. Hâlbuki, insanın dışındaki
mahlûklar o kadar çoktur ki, Allah’tan başka kimse bilmez. Böyle olduğunu,
(Müddessir) sûresinin otuzbirinci âyeti bildirmektedir. Çocuk, (İdrâk) âletleri
ile âlemleri anlamaya başlar. Mahlûkların her cinsine bir (Âlem) diyoruz.
İnsanda ilk yaratılan idrâk âleti (Lems), dokunma hâssasıdır. İnsan, bu hâssası
ile, soğuğu, sıcağı, yaşı, kuruyu, yumuşağı, katıyı ve benzerlerini idrâk eder,
anlar.
Lems hâssası renkleri, sesleri anlayamaz. Bunları yok sanır. Sonra görme
hâssası yaratılır. Bununla, renkler, şekiller anlaşılır. Bu âlem, yanî görmekle
anlaşılan şeyler, lems âleminden, dahâ geniş, dahâ çoktur. Sonra, işitme
hâssası açılır. Bu his organı ile sesler, nağmeler anlaşılır. Sonra (Zevk),
yanî tat duyma hâssası yaratılır. Sonra, koku alma hâssası yaratılır. Böylece
(His âlemi)ni tanıtan beş duygu kuvveti tamâmlanır.
Yedi yaşına doğru (Temyîz) kuvveti yaratılır. Bununla, his kuvvetleri ile
anlaşılamayan şeyler anlaşılır. Bu kuvvet, his kuvvetleri ile idrâk olunan,
anlaşılan şeyleri birbirlerinden ayırır. Dahâ sonra akıl yaratılır. Akıl,
temyîz kuvveti ile ayrılmış, başka başka oldukları, faydalı, zararlı, iyi, fenâ
oldukları anlaşılan şeylerden, lâzım, câiz, mümkün, muhal yanî imkânsız
olanları ayırır.
Akıl, temyîz ve his kuvvetlerinin anlayamadığı şeyleri anlar. Allahü teâlâ,
bazı seçtiği kullarında, akıldan sonra başka bir kuvvet dahâ yaratır. Bununla,
aklın bilemediği, bulamadığı şeyler ve ilerde olacak şeyler anlaşılır. Buna
(Nübüvvet) yanî peygamberlik kuvveti denir. Temyîz kuvveti, akıl ile anlaşılan
şeyleri anlayamadığı için, bunlara inanmıyor. Akıl da, peygamberlik kuvveti ile
anlaşılan şeyleri anlayamadığı için, bunların var olduklarına inanmıyor, inkâr
ediyor. Anlamadığını inkâr etmek, anlamamanın, bilmemenin ifâdesi oluyor. Bunun
gibi, kör olarak dünyâya gelen kimse, renkleri, şekilleri hiç işitmese, bunları
bilmez. Varlıklarına inanmaz.
Allahü teâlâ, Nübüvvet kuvvetinin de bulunduğunu kullarına bildirmek için,
bu kuvvetin benzeri olarak, insanlarda rüyâyı yarattı. İnsan ileride olacak
şeyi, açıkça veyâ (Âlem-i misâl)deki şekli ile bazı rüyâda görmektedir.