Söz, yayından çıkan bir oka benzer...
13/01/2025 Pazartesi Köşe yazarı V.T
“İnsandan, yerinde
olmayan bir söz çıkarsa, insan ona mahkûm, söz insana hâkim olur.”
Muhammed
Zeyneddîn-i Hâfî hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerinden olup tasavvufta
Halvetiyye yolunun kollarından Zeyniyye yolunun kurucusudur. 1356 (H.757)
târihinde Horasan’da Hâf beldesinde doğdu. Memleketi olan Horasan’dan başka
Mâverâünnehr, Irak, Âzerbaycan, Şam, Mısır, Hicaz ve başka yerlere gitti.
Oralarda bulunan büyük âlimlerin sohbetlerinde bulundu. Tasavvuf yolunda,
Nûreddîn Abdurrahmân Mısrî’den feyz aldı. Onun halîfesi oldu. 1435 (H.838)
târihinde Herât’ta vefât etti.
Bu
mübarek zat, sohbetlerinde buyurdu ki:
“İnsanı
Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeyleri aramakta, kişiler için zillet, âhireti
aramakta ise izzet vardır. Yok olacak şeylerin peşlerinde koşarak zillete
düşmek, ebedî olanı terk edip, kendisini izzete ulaştıracak şeyleri terk edene
ne kadar çok şaşılır.”
“Allahü
teâlânın dînine, O’nun kullarına hizmet etmekten zevk duyan bir kimsenin
hizmetinde bulunmaktan, bütün mahlûklar zevk alırlar.”
"İnsan,
Allahü teâlâya ibâdet etmediği müddetçe halîm, yumuşak olamaz." "Her
şey, önce küçük olarak ortaya çıkar, fakat sonra büyür. Musîbet ise, insana
önce büyük ve ağır gelir, sonra küçülür, hafifler." "Kendini
olduğundan fazla gösteren kimse, kendi durumunu inkâr etmiş olur."
"Başkasınınkinden önce kendi ayıbına bakanlara, gerçekten tevâzu gösterenlere
ne mutlu! Helâl olan malından fakirlere sadaka ver. İlim, hilm, yumuşaklık ve
hikmet ehli ile otur ve sohbet et."
"Mümin,
günahlarını düşünür, onlar için üzülür. Amellerini küçük görür, yaptıklarından
dolayı gururlanmaz."
“Hayâ
iki çeşittir: Dînî hayâ, Allahü teâlânın yapılmasını yasakladığı şeyleri
yapmaktan duyulan hayâ utançtır. Tabiî veya nefsî hayâ ise, yapılıp
yapılmamasında kişinin kendi reyine bırakılan hususlardır. Meselâ kişinin
kendisine yakışmayan elbise ile sokağa çıkması, şahsî ve nefsî arzûlara dayanan
hayâ, bir çeşit utanç duygusudur.”
“Kelimenin
yerini hakkıyla vermeden, o kelimeyi kullanmamalısınız. Zîrâ söz, yayından
çıkan bir oka benzer. İnsandan yerinde olmayan bir söz çıkarsa, insan ona
mahkûm, söz insana hâkim olur.”
“Ey insan! Dilini tut ve ona kement vur. Seni sokmasın. Çünkü
o bir yılandır. Kabir, kendi dillerinin kurbanlarıyla doludur. Bu kurbanlar
öyle kimselerdi ki, babayiğitler bile kendileriyle karşılaşmaktan
çekinirlerdi.”