Sabrın alâmeti nedir?
14/01/2019 Pazartesi Köşe yazarı A.U
Bir gün bir sevdiği, Hallâc-ı Mansur hazretlerine gelerek;
“Sabretmenin alâmeti nedir efendim?” diye sordu.
Büyük velî;
“Bir kimsenin elini ayağını kesip bir köprüde asarlar, hattâ türlü türlü eziyet ederler de, o kimse bütün bunlara sabredip hiç âh-u vâh etmezse, işte sabrın alâmeti budur” buyurdu.
‘Bir kimse’ dediği, bizzat kendisiydi.
Nitekim bu sözünün üzerinden fazla bir zaman geçmemiştı ki, elini ayağını kesip bir köprü başında astılar kendisini.
● ● ●
Bir gün de birine;
"Ne iş yapıyorsun?" diye sordu.
O kimse de;
"Hamdolsun huzur ve âfiyetteyim. Dünyâyı terk ederek bir köşeye çekildim, cenâb-ı Hakk'ın zikriyle meşgul oluyorum” dedi.
Büyük velî;
“Huzur ve âfiyet bu değildir” buyurdu.
Adam şaşırdı:
“Ya nedir efendim?” diye sordu.
Cevâben;
“Huzur ve âfiyet, nefsin itmînâna kavuşmasıdır. Nefsini tam îmâna getir de, ister bir köşede otur ibâdet yap, istersen insanların arasında bulun” buyurdu.