Bâyezîd Han'ın 'baba' dediği mübarek zat...
15/10/2022 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Sivrihisârlı
Yûsuf Baba hazretleri Osmanlı evliyâsının büyüklerinden olup İzmir'in
Seferihisar da denilen Sivrihisar kasabasında doğdu. 1511 (H.917) senesinde
vefât etti. Evliyânın meşhûrlarından Hâcı Bayrâm-ı Velî tarîkatına mensûptu.
Sultan İkinci Bâyezîd Han, Yûsuf Baba'yı çok sever, sohbetinde
bulunurdu. O da Sultanı çok severdi. Baba ve oğulluk sözleşmesi yapmışlardı.
Bâyezîd Câmii'ni yaptırınca, bir Cumâ günü câminin açılışı için geldi ve Yûsuf
Baba'yı de dâvet etti. Baba Yûsuf Sivrihisârî, namazdan sonra kürsüye çıkıp
vaaz etmeye başladı. Tesirli vaazıyla, Pâdişâh ve câmide bulunan cemâat
ağlamaya başladı. Câminin açılışını seyretmek için gelip, dışarıda bekleyen üç
Hıristiyan, Yûsuf Baba'nın huzûrunda Müslüman oldular. Bu hâdiseyi gören Sultan
İkinci Bâyezîd Han, yaptırdığı Bâyezîd Câmii'nin ilk açılışında böyle bir
hâdisenin vukû bulmasından dolayı çok sevindi.
Bir sene hacca gitmek üzere hazırlanıp, Pâdişâh İkinci Bâyezîd
Hanı görmek üzere İstanbul'a gitti. Pâdişâh ona bir mikdâr altın verip;
"Bunlar helâldir. Kendi elimle kazandım. Bu altınları Resûl-i ekrem
sallallahü aleyhi ve sellemin türbe-i mutahharasının kandillerine harcarsın.
Mübârek türbesinin yanında dersin ki: "Yâ Resûlallah! Ümmetinin
koruyucusu, günahkâr kul Bâyezîd sana selâm söyledi ve bu helâl altınları
türbenin kandillerine yağ almak için gönderdi..." Sonra; "Bu
hediyenin kabûlü için yalvar, senin vâsıtanla kabûl olacağını ümid
ediyorum" dedi. O da bu isteğini yerine getirmek üzere altınları alıp,
vedâlaştı ve yola çıktı. Baba Yûsuf hazretleri, Mekke'ye varıp, hac ibâdetini
yaptıktan sonra, bir sene orada kaldı. Sonra da Medîne'ye gitti. Yere yatıp
yüzükoyun sürünerek ve şefâat dileyerek Resûlullah efendimizin mübârek
türbesine yaklaştı. Türbenin kubbesi dışında değerli bir âsâ vardı. Türbedâr
onu dikkatle korurdu. Resûlullah efendimiz rüyâda Baba Yûsuf'a bu âsâyı
almasını, üç parça edip, bir parçasını Bursa'da Seyyid Emîr Sultan türbesine,
bir parçasını Hâcı Bayrâm-ı Velî'nin türbesine, bir parçasını da bir başka
zâtın türbesine koymasını emir buyurmuştur. Bu emir üzerine âsâyı almak
istediğinde, türbedâr mâni olmak istemiş, ancak Peygamber efendimiz türbedâra
vermesini işâret buyurunca, âsâyı vermiştir...
Baba Yûsuf hazretleri, İkinci Bâyezîd'in isteğini arzu ettiği gibi yerine getirip, âsâyı da alarak İstanbul'a döndü ve âsâ husûsunda buyrulan emri aynen yerine getirdi...