Din hırsızlarının kitapları insanın îmanını bozar!..
27/04/2021 Salı Köşe yazarı V.T
"Dine uymayan sözler söyleyerek, Müslümanların îmanını bozanlar, din
adamı değildir."
İsmail Necati Efendi Nakşibendî-Hâlîdî şeyhlerindendir. 1255 (m. 1840)’da
Safranbolu'nun Oğulveren köyünde doğdu. Tahsilini tamamladıktan sonra
İstanbul'da medreseye devam edip icazet alarak müderrisliğe tayin edildi.
Bu sırada Nakşibendî Hâlidî şeyhlerinden Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî'ye intisap
eden ve seyrü sülûkünü tamamlayıp icazet alan İsmail Necati Efendi, Hasan
Hilmi Efendi'nin vefatından sonra Gümüşhânevî Dergâhı'nda irşada başladı. 1337
(m. 1919)’da İstanbul'da vefat etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:
Muhammed Mâsum hazretleri, Mektubatının üçüncü cildin onaltıncı mektûbunda
buyuruyor ki: Îmanın kâmil olması için, nefsin arzularını da reddetmek
lâzımdır. (Lâ ilâhe) deyince, bu arzular da reddedilmektedir. (Câsiye)
sûresinin yirmiüçüncü âyetinde meâlen, (Nefsinin arzularını ilâh edinen kimseyi
gördün mü?) buyuruldu. Ehl-i sünnet âlimleri, insanın maksûdu, yani hep arzu
ettiği şeyler, onun mâbudu olur buyurdular. (Lâ ilâhe) demekle, bu arzular
reddedilmektedir. İnsan bu Kelime-i tevhîdi çok söyleyince, nefsin arzularından
ve şeytanın vesveselerinden kurtulup, yalnız Allahü teâlânın kulu olduğunu
bildirir. Allahü teâlânın ismini çok söylemek, insanı Allahü teâlâya
yaklaştırır. Yâni karşılıklı muhabbeti arttırır. İnsan fâni olur. Yâni
kalbinde Allah'tan başka hiçbir şeyin sevgisi kalmaz. Kelime-i tevhîdi çok
söylemek ise, mahlûklara bağlılığı büsbütün keser. Allahü teâlâ ile kul
arasında bulunan perdelerin hepsi kalkar.
Şâh-ı Nakşibend Muhammed Behâüddîn-i Buhârî, (Gördüklerinin ve
işittiklerinin ve bildiklerinin hiçbiri o değildir. Lâ derken, bunların hepsini
reddetmek lâzımdır) buyurdu.
Ebû İshak Kâzrûnî, Resûlullah efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem)
rüyâda görüp, tevhîd nedir, diye sordu. Cevabında, (Allah deyince, kalbine,
hâtırına ve hayâline gelen şeylerin hiçbirinin Allah olmadığını bilmektir)
buyurdu.
Kendine şeyh, mürşid deyip de, şeriate uymayan sözler söyleyerek, Müslümanların îmanını bozanlar, din adamı değildir. Din hırsızlarıdır. Bunların yanına yaklaşmamalıdır. Bunlarla konuşmak, kitaplarını okumak, insanın îmanını bozar. Ebedî felakete sürükler. Bunlardan ve bunların kitaplarını okumaktan arslandan kaçar gibi kaçmalıdır. Bunlara aldanmış olanın, hemen tevbe etmesi lâzımdır. Tevbe kapısı açıktır. Son nefese kadar tevbeler kabul edilir.