Ruhun mahiyetini bilmek imkânsızdır!
16/04/2021 Cuma Köşe yazarı V.T
"Ruh hakkında soranlara de ki: Ruh Rabbimin işlerindendir, size az
bilgi verildi."
Âtıfzâde Hüsâmeddin Efendi 146. Osmanlı Şeyhülislâmıdır. 1213'te (m.
1799) İstanbul'da doğdu. Tahsilini tamamladıktan sonra Encümen-i Dâniş ve
Meclis-i Maârif üyeliği, Meclis-i İntihâb-ı Nüvvâb-ı Şer’ reisliği, nihayet
Şeyhülislâmlık makamına getirildi. 1288'de (m. 1871) vefat etti. Buyurdu ki:
Ruhun mahiyetini bilmek imkânsızdır. İsra sûresi 85. âyet-i kerimesinde
mealen şöyle buyuruluyor: (Ruh hakkında soranlara de ki: Ruh Rabbimin
işlerindendir, size az bilgi verildi.) Aklın erdiği bilgileri anlayan,
his organlarından beyne gelen duyguları alan, bedendeki bütün kuvvetleri,
hareketleri idare eden, kullanan ruhtur. Ruh, göz vasıtasıyla renkleri, kulakla
sesleri kavrar, sinirleri çalıştırır. Adaleleri hareket ettirir, böylece bedene
iş yaptırır. Böyle işlere ihtiyarî yani istekli işler denir. Aklı kullanmak,
düşünmek ve gülmek gibi şeyleri yapan ruhtur. Ruh, parçalanmadığı ve
parçalardan meydana gelmediği için, hiç değişmez, bozulmaz, yok olmaz. Ruh, bir
sanatkâra benzer. Beden, sanatkârın elindeki sanat aletleri gibidir. İnsanın
ölmesi, ruhun bedenden ayrılmasıdır. Bu da, sanatkârın sanat aletlerinin yok
olmasına benzer.
İmam-ı Gazali hazretleri buyurdu ki: Cesetten ayrılan ruh, ya azaba, ya
nimete kavuşur. İyilerinki yükselir, kötülerinki yedi kat yerin dibine iner.
Bedenden ayrılan ruh, aletsiz, vasıtasız olarak her şeyi bilir. Bunun için,
çeşitli nimet veya azapla karşılaşır. Ruh bedendeyken, bir uzuv, mesela insanın
bir ayağı felç olsa, ruh bu ayağa tesir edemez. Ölüm ise, bütün uzuvların felç
olmasına benzer; ancak ruh, bedenden ayrılınca, yine bilir, görür, anlar,
sevinir, üzülür, bu hâlleri yok olmaz. Uykuda da, ölünce olduğu gibi, ruh
bedenden ayrılır; fakat rüyada ayrılmasıyla ölüm esnasında ayrılması arasında,
çok fark vardır. Zümer sûresi 42. âyet-i kerimesinde mealen şöyle
buyuruluyor: (Allah, öleceklerin ölümleri anında, ölmeyeceklerin de,
uykuları esnasında ruhlarını alır. Ölmelerine hükmettiği kimselerinkini tutar,
diğerlerini bir süreye kadar salıverir. Elbette, düşünenler için, bunda,
alınacak ibretler vardır.)
Allahü teâlâ, insanın ruhunu bilinemez şekilde yarattı. Ruh, madde, cisim değildir, belli bir yeri yoktur. Ruh, bedenin ne içinde, ne dışındadır, ne bitişik, ne ayrıdır. Yalnız onu varlıkta durdurmaktadır. Bedenin her zerresini diri tutan ruhtur. Âlemi varlıkta durduran Allahü teâlâ, bedeni de ruh vasıtasıyla diri tutmaktadır.